Kızımın uzun bir dilek listesi vardı. İşine gelenleri benimle paylaştı, gelmeyenleri paylaşmadı. Geçen yıl baba-kız açısından ilişkileri iç açıcı geçmediği için kızımın yeni yılda en çok istediği şey babasıyla ilişkisini yeniden organize etmek.
Geçmiş yılın bilançosunu yapıp, yeni yıldan beklentileri sıralamak adettendir. 2008’in ilk gününde Ayın Biri Kilisesi olarak bilinen, dileklerin gerçekleştiğine inanılan Meryem Ana Ayazması’na gitmeyi planlarken başka işler çıktı, gidemedik. Saatler 24’ü gösterdiğinde kızım ve annemle birlikte birbirimizi kucaklayarak, dileklerimizi sıraladık.
Kızımın uzun bir dilek listesi vardı. İşine gelenleri benimle paylaştı gelmeyenleri paylaşmadı. Yeni yılda en çok istediği şey babasıyla ilişkisini yeniden organize etmek. Geçen yıl baba-kız açısından hiç de iç açıcı geçmedi. Sürekli didiştiler. Ne koptular ne de tam bir araya geldiler. İkisinin de sevgisi büyük olmasına rağmen ilk adımı karşı taraftan beklediler, yaptıkları en ufak şeyde haftalar süren gönül kırıklığı yaşadılar.
Geçen yıl baba-kız ilişkisinin bir tarafında yer alan biri olarak benim de hatalarım oldu. Bu köşeyi okuyanlar Nehir’in babasıyla ilişkisinin iyi gitmesi için fedakarlıktan kaçınmadığımı iyi bilirler. Kızım ’gak’ dedi babasına götürdüm, ’guk’ dedi geri getirdim. Anlayacağınız servisçilik konusunda sağlam bir duruş sergiledim. Ancak son iki aydır servisçilik konusunda yan çizdiğimi söylemeliyim. Nedeni ise Prof. Dr. Mücahit Öztürk’dür. PEDAM’ın kurucuları arasında yer alan Prof. Dr. Mücahit Öztürk çocuk ve ergen konusunda uzman bir psikiyatr. Servisçilik konusunda çok net görüşleri var. Bana "Sakın kızını babasına taşıma. Bir baba çocuğunu görmek için emek vermeli, almalı, bırakmalı, gelmeli. Bugüne kadar hatalı davranmışsın. Bu hatanın neresinden dönersen kardır. Servisçiliği bırak" dedi. Ben de uzun süre direndim. Ancak babası da ben götürmediğim için gelmedi, Nehir de onu çok özledi. Son telefon konuşmasında "Annene ısrar et, bana bıraksın" sözlerini kızım gözyaşları içinde bana aktarınca yine dayanamadım, götürdüm. O geceyi babasında geçirecekti. Ancak üç saat sonra gözleri ağlamaktan şişmiş bir halde eve döndü. Koştura koştura gitti ve döndü.
Beklentileri yüksek
Nedenini sorunca "Seni çok özledim" dedi ama yemedim. Sonuçta yurtdışına gittiğimde anneannesiyle kalıyor, dayısına gittiğinde iki üç gün kaldığı oluyor. Babasını "Annemi çok özledim, eve gitmek istiyorum" diye ikna edebilir ama bu gerekçe beni kesmez.
Israr edince sevgili kızım döküldü ve babasının kendisine yeteri kadar ilgi göstermediğini, koltuğa uzanıp kabak çekirdeği yediğini anlattı. Ertesi gün telefonda bu gerekçeyle eve döndüğünü söyleyince babası da kızının ilgisizliğinden yakındı. İkisinin de beklentileri çok ama vermek yerine almak istiyorlar.
Geçen yıl araları bozulduğunda Nehir’i yumuşatma girişimlerim çok olmuştur. Bu konuda da zılgıtı Prof. Dr. Bengi Semerci’den yedim. Ona göre baba ile kızın arasına iyi niyetli olsam da girmemem gerekiyor. Nehir’i tanıyor. Nehir’in yaşına göre çok olgun bir çocuk olduğunu, zaman alsa da kendi doğrusunu bulacağını, aralarındaki gerilimi azaltmamın doğru olmadığını söyledi. Aslında haklı ama ben kızımın üzülmesine, gönlünün kırılmasına dayanamıyorum. Ne yapıyorsam kara gözlerindeki mahzun bakışı görmemek için yapıyorum.
Bütün bunları alt alta sıralayınca "Ben ne çok hata yapmışım meğer" diyebilirim. Ama "Olsun varsın pişman değilim, biraz üzüldüm hepsi bu" demek de istiyorum.
İşin içinde çocuk olunca genel kurallar çok geçerli olmuyor. Yeni yıl yeni beklentiler demekse, benim dileğim kızımın mutlu bir çocuk olarak büyümesi. Bazen okul başarısıydı, sosyal hayat derken istek sıramız alt üst olabiliyor. Geçen yıl geçirdiğimiz o talihsiz hastalıktan sonra benim Nehir’le ilgili beklenti sıralamam değişti. Bir anne olarak mutlu bir çocuk olmasını listenin birinci sırasına yazdım.
Yeni yılın bu ilk yazısı hem şikayet hem isteklerle dolu gibi oldu. Hata yapabiliriz ama hatayı hep karşı tarafta aramak da biraz insafsızlık oluyor. Durumumu en iyi özetleyen cümle Oğuz Atay’a ait: "Ekmek, suyla undan ibarettir; maruzatım bundan ibarettir."
Doğum ve bebek fotoğrafçınız
Hamilelik fotoğrafları, doğum öncesinden kareler, doğum, anne ve babaya bebeğin ilk verilişi, ilk emzirme, aile pozları, ilk yaş günü... Sizin için bir daha aynı şekilde yaşanmayacak anları yakalayarak sizlere güzel bir hatıra bırakmak istiyorsanız fotoğrafçı Arzu Ateş 24 saat hizmetinizde. Hiçbir doğum bir diğerine benzemiyor. Bu anı ölümsüzleştirmek artık elinizde. Yeni bir alan olan doğum ve bebek fotoğrafçılığı konusunda hizmet almak istiyorsanız Arzu Ateş doğum öncesinde, doğumda, doğum sonrasında fotoğraflama hizmeti verebilir. Ateş’e 0 532 660 55 15 nolu telefondan ya da www.arzuates.com web adresinden ulaşabilirsiniz.