Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Türkiye bu dengenin neresinde?

Dünya halkı koronavirüs salgını ve yarattığı ekonomik zorluklara odaklanmışken arka planda uluslararası dengeler yeniden şekilleniyor.

Haberin Devamı

ABD’de Joe Biden yönetiminin iktidara gelmesi, Çin ve Rusya’ya sert çıkması, Çin’in İran ile 400 milyar dolarlık devasa bir anlaşma yapması, Çin-Rusya flörtü, geçtiğimiz günlerde havada Rusya ile NATO arasında yaşanan en büyük it dalaşı hep bu nüfuz kavgasının iz düşümleri.

Biden, Rusya’yı en büyük tehdit, Çin’i ise en büyük rakip olarak değerlendiriyor. Biden yönetimi aynı zamanda kendini otokratik yönetimlere karşı demokrasinin savunucusu olarak konumlandırıyor. Ve dünyanın önümüzdeki yıllarda bu eksenler üzerinden bir çekişmeye sahne olacağına dair işaretler artıyor.

ÇİN’İN DEV ADIMI

Türkiye ziyareti sonrasında İran’a geçen Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, cumartesi günü İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile 25 yıl süreli 400 milyar dolar anlaşma imzaladı. İki ülke dünyaya ‘stratejik ortak’ olduklarını ilan etti. İran’ın petrol satışına karşılık Çin, bu ülkeye yatırım yapacak. Malûm, Çin yürüttüğü ‘Kuşak ve Yol’ isimli altyapı projesiyle ülkeyi bir süredir dünyaya entegre edip etki alanını arttırmaya çalışıyor.

Haberin Devamı

Yaptırımlar nedeniyle köşeye sıkışan İran ise Çin ile yaptığı bu anlaşmayla nefes alma fırsatı buluyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde İran’a yönelik yaptırımlar geri gelmiş, Biden döneminde de nükleer anlaşmaya geri dönülmesi konusunda somut bir adım atılmamıştı.

Anlaşma, bölgedeki varlığını terör örgütü PKK/YPG ile işbirliğine indirgeyen ABD için önemli bir uyarı aslında. Batı’nın çözüm üretememesi, tıpkı Suriye’de Rusya’ya yer açması gibi bu defa İran üzerinden Çin’e Ortadoğu’da güçlenme fırsatı aralanmış oluyor.

RUSYA İLE DALAŞ

ABD Başkanı Biden’ın Rus mevkidaşı Vladimir Putin’i ‘katil’ diye nitelendirmesinin ardından Rusya bir yandan Çin ile ortak strateji geliştirme imkanını değerlendirirken bir yandan da Batı’nın savunma örgütü NATO’yu rahatsız edecek adımlar atmaktan çekinmiyor.

Kırım’ı ilhak ettiği 2014 yılından bu yana NATO ile ilişkileri askıda olan Rusya, iki taraf arasındaki ilişkilerin Ukrayna şartına bağlanmasına karşı olduğunu ifade ediyor. 29 Mart tarihinde, iki kanat arasında havada yaşanan Türkiye’nin de dahil olduğu bu it dalaşı da aslında bu güç oyunlarının bir uzantısı.

Haberin Devamı

ABD’NİN PLANI NE?

Biden yönetimi Rusya ve Çin ile ilişkilerde elini yüksek tutacağı mesajı veriyor. Biden yönetimi belli ki, Çin’i askeri ve ekonomik anlamda rakip olarak ele alacak, Rusya’yı ise en büyük tehdit olarak değerlendirecek.

ABD’nin Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi almasına karşı çıkması aslında bu yaklaşımla da bağlantılı. Başta Türkiye’ye istediği silahı satmayan ABD, şimdi NATO ülkesi Türkiye’nin Rus silahları almasına karşı çıkıyor.

Ancak, ABD’nin Türkiye ile ilişkileri S-400’lere kilitlemesi, Ankara’ya mesafe koyması, Washington’ın hasım gördüğü güçlere daha fazla yer açma potansiyeli oluşturuyor.

AB’DEN ÖNEMLİ ZİYARET

Haberin Devamı

Peki Avrupa Birliği bu güç savaşlarında nerede? İngiltere’nin AB’den ayrılması üstüne gelen koronavirüs salgını ve aşılamada geç kalınması topluluğu olumsuz etkiledi. AB-Türkiye ilişkilerine gelince 6 Nisan’da AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Türkiye’ye önemli bir ziyaret gerçekleştirecekler.

Geçen haftaki zirvede AB, Türkiye lehine adım atmadan önce haziran zirvesine kadar beklemede olunacağı mesajı vermişti. ABD’nin S-400’ler odaklı yaklaşımı gibi AB de ilişkilerde Türkiye’nin göçü önlemedeki rolünü öne çıkaran bir perspektife sahip. Elbette AB’nin Türkiye’nin attığı, hoşuna gitmeyen adımlar da var. Ancak bunların bir kısmında AB’nin Türkiye’ye mesafe koyan politikalarının da payı bulunuyor.

*

Haberin Devamı

Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in blogunda verdiği mesaj çok önemliydi. Özetle stratejik kutuplaşmanın olduğu bir dönemde AB’ye Türkiye ile birlikte hareket etmeyi  salık veriyordu.

AB ve Türkiye’nin yakınlaştığı bir formül, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs gibi meselelerin çözümünü kolaylaştırıcı, aynı zamanda nüfuz savaşlarında karşı denge oluşturmak açısından önemli bir adım olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları