Tek hatalı o memur mu

Brüksel’de 32 kişinin öldüğü havalimanı ve metro saldırılarının ardından Dünya Ticaret Merkezi, Brandenburg kapısı, Eyfel kulesi ve dünyanın birçok yerinde kule ya da anıtlar Belçika bayrağının renklerinde aydınlatıldı.

 

Bu renkler, 1830 yılında Hollandalılara karşı verilen bağımsızlık savaşında halkın elinde taşıdığı siyah, sarı ve kırmızı renkteki bez parçalarını sembolize ediyordu.

 

Dünya Belçika’nın renklerine bürünürken kurbanların anıldığı Brüksel’in Borsa Meydanı’nda ise o renkler neredeyse yok denecek kadar azdı.

 

Diğer ülkelerin bayraklarıyla donatılmış anma bölgesinde Belçika’nın tonları karışıp gitmişti.

 

Belçika, en özgün ürünü olan ‘Herge’ diye tanınan Georges Prosper’in Tenten çizgi karakterinin gözyaşlarıyla kurbanların yasını tutmuştu.

 

Çünkü Belçika’da bayrağın yarattığı bir bütünleşme ve dayanışma ruhu söz konusu değil.

 

Ve bu ayrışmanın da ülkede yaşanan ihmal ve sonrasındaki terör saldırılarına zemin hazırladığı iddiaları sözkonusu.

 

*

 

BELÇİKA Krallığı bugün üç bölgeden oluşan federal bir ülke.

 

Kuzeyindeki kısım Flaman bölgesi.

 

Dilleri Flemenkçe’nin bir lehçesi.

 

Güneydeki Valon bölgesinde resmi dil Fransızca.

 

Başkent Brüksel’de ise her iki dil de resmi dil.

 

İşte ülkeyi bölen bu etnik, kültürel ve ideolojik fay hatları anlaşılan işbirliği gerektiren konuları ihmal ve hatalara açık hale getirebiliyor.

 

Şimdi güvenlik sistemi reformdan geçirilerek daha etkin bir yapıya ulaştırılmaya çalışılıyor.

 

Mesela sadece Brüksel’de 19 ayrı polis yapılanması sözkonusuydu.

 

Şimdi bunlar birleştirilerek altıya kadar düşürüldü.

 

Polisin tek çatı altında toplanmasının işbirliğini, hızını ve etkisini arttıracağı yorumları yapılıyor.

 

Ayrıca Belçika’da polis akşam saat 21.00’den sabah 05.00’e kadar baskın düzenleyemiyor.

 

Bu durum da yeniden gözden geçiriliyor.

 

Avrupa Birliği ve NATO gibi kurumların olduğu çok sayıda ülkeden diplomatik temsilcilerin ve ailelerinin yaşadığı Brüksel sokaklarında kapalı devre güvenlik kameralarının sayısı da yeterli değil.

 

Ayrıca bu dataları işleyecek güvenlik ve istihbarat personelinin sayısının da az olduğu konuşuluyor.

 

*

 

ÇEŞİTLİ analizlere göre yoğun kuzey Afrikalı göçmen nüfusu ve gettoları olan Belçika; Irak ve Suriye’deki IŞİD bölgelerine Avrupa’dan nüfusa vurduğunuzda en çok militan gönderen ülkelerin başında geliyor.

 

İçişleri Bakanı Jan Jambon, şubat ayında IŞİD’e katılıp Belçika’ya geri dönenlerin sayısının en az 117 olduğunu açıklamıştı.

 

Görülen o ki, Belçika polisinin bölünmüş yapısı, Flaman ve Valonlar arasında yaşanan siyasi ayrışma, göçmen gençlerin gettolarda kendi haline bırakılmış olması da radikal örgütlere eleman devşirilmesi için mükemmel bir zemin hazırlıyor.

 

Kasım ayında Paris terör saldırılarına katıldıktan sonra Salih Abdeslam’ın Belçika’ya kaçıp Brüksel’in varoşlarında yakalanmadan aylarca kalabilmesi de bu ortama bağlanıyor.

 

*

 

BRÜKSEL saldırısı öncesi ve sonrasında bile polise atfedilen suçlamalar söz konusu.

 

Salih Abdeslam, Brüksel’deki saldırıdan önceki cuma günü yaralı yakalanıyor.

 

22 Mart salı günü saldırılar düzenlenene kadar sadece bir saat sorgulanıyor.

 

Sorular ise olası terör saldırıları yerine daha önce katıldığı Paris saldırıları üzerine yoğunlaşıyor.

 

Birçok kişi ‘Abdeslam daha iyi sorgulansa, Brüksel katliamları engellenebilir miydi’ diye sorguluyor şimdi.

 

Ayrıca havalimanı saldırısı sonrasında kameralara yakalanan üç kişiyle ilgili görüntüler de tartışılan konular arasında.

 

Fotoğrafta koyu renkli giysilerle görülen iki kişinin intihar bombacısı olduğu ve öldüğü kesinleşirken, şapkalı ve açık renkli giysili kişiyle ilgili bir ilerleme söz konusu değil.

 

Geçen haftasonu yakalanan Faycal C.’nin üçüncü kişi olduğu iddia edildi, ancak birkaç gün sonra DNA’sı uymadığı gerekçesiyle salıverildi.

 

*

 

TÜRKİYE’nin Zaventem Havalimanı’nda saldırı düzenleyen Brahim El Bakraoui’yi 2015’in temmuz ayında şüpheli bulduğu için Hollanda’ya sınır dışı ettiği, Belçika’yı da bilgilendirdiği iddiası ise hâlâ tartışılıyor.

 

İçişleri Bakanı Jambon, parlamentoda yaptığı açıklamada Belçika’nın İstanbul’daki irtibat memurunun e-posta’yı geç gördüğünü söyleyerek tek ihmalin şimdilik burada olduğunu söylüyor.

 

Hollanda da Türkiye’nin mesajını geç gördüğünü itiraf etti.

 

Ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor.

 

Yabancı savaşçılar, Türkiye’yi terörist IŞİD’e geçmek için bir geçiş noktası olarak görmeye devam ediyor.

 

Türkiye önlemlerini attırırken, bu defa da Batı’nın ihmal ve açıkları olduğu anlaşılıyor.

 

Önümüzdeki günlerde şöyle bir durumla karşı karşıya kalmamız muhtemel.

 

ABD, IŞİD’den dünyaya açılan tek bölge olan Azez-Cerablus hattının Suriye tarafından kapanması için bastırabilir.

 

İngiliz Times Gazetesi’nde her ne kadar Türkiye karşı çıksa da ABD’nin buraya Suriyeli Kürtleri yerleştirmeye hazırlandığı yolunda haberler vardı.

 

Bölgede savaş kızışırken IŞİD’den kaçışlar, hem Türkiye’ye hem de Avrupa’ya yönelik riskleri arttırabilir.

 

ABD ve Avrupa, Suriye ve Irak’ta düzeni sağlamaya çalışırken Türkiye’yi denklem dışında bırakmamalıdır.