Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Şu vize mevzusu

TATİL. Haberciliğin zor yanlarından biri izin meselesidir. Cumartesi-pazar, bayram izinleri düzenli değildir pek. Kazara denk getirdiyseniz de tadına doyum olmaz.

Haberin Devamı

İşte geçen haftaki yazımın atlamış olmasının nedeni de bu. Yakın mesafeye minik bir kaçış fırsatı. Rota Çanakkale. Doğa yeni bir bahara uyanmış. Sevimsiz, boyası akmış yazlıkları ve yamalı bohça gibi yolları saymazsak mükemmel bir tablo.
Bir yanda yağmurda yıkanmış yeşilin her türlüsü, beri yanda tepeleri sarıya kesmiş kanola tarlaları, masmavi bir gökyüzü ve arada tek tük çıkan erguvan ağaçları. Özetlersek, tıpkı bir yol filminin içinde gibi.

***

SINIR. İpsala hududuna yaklaştığımıza dair tabelalar beliriyor. Korudağı ve Gelibolu Yarımadası’na doğru kıvrılıp devam edeceğiz yola. Rana, çocuk koltuğunda uyukluyor. Sezen Aksu çalıyor bir yandan. Çoktandır buralardan geçmemiştik. Yanımızdan turist taşıyan Yunan otobüsleri geçiyor. Yol boyunca Yunan turistleri selamlayan tabelalar. Ekonomik krize rağmen, belli ki, sınırda iki yanlı bir hareketlilik var.
Hudut, nedense psikolojik olarak bir duvar hissi veriyor insana. Oysa eşim dolayısıyla yeşil pasaportluyuz vize gerekmiyor. Benzer bir huzursuzluğu Edirne’ye gittiğimde de yaşamıştım. Bu tanıdık bir isyan aslında; “Vizesiz Avrupa istiyorum. Avrupa’nın Türklere en büyük haksızlıklarından biri bu.”

***

Haberin Devamı

ÇANAKKALE. Her zamanki gibi harika bir kent. Hem İstanbul gibi, hem İstanbul olmayan şehir.
Ama benim takıldığım mesele, şu vize mevzusu. Malum, geçen perşembe akşamı AB İçişleri ve Adalet Bakanları bir araya geldi. Gündemlerinde Türkiye’yle vize kolaylığı, muafiyetiyle ilgili pazarlıklar da vardı.
Türkiye, Avrupa mahkemelerinde çıkan kararlar ve AB’ye aday ülke olmasının getirdiği şartlar doğrultusunda kolaylıktan çok, vize muafiyeti sağlanmasıyla ilgili sürecin başlatılması talebini bir süredir Brüksel ile pazarlık ediyor.

***

ŞARTLAR. AB ise Türkiye’ye bir dizi koşul öne koşuyor. Bunlardan biri biyometrik pasaporta geçiş ki, Türkiye bu süreci hızla hayata geçirme konusunda üzerine düşeni yaptı ve yapıyor.
İkinci şart ise geri kabul anlaşmasının imzalanmasıydı. Bu da şu anlama geliyor; Türkiye, kendi toprakları üzerinden AB’ye geçecek üçüncü ülkelere mensup yasadışı göçmenleri geri almayı taahhüt edecek. Ankara Yönetimi ise ancak AB Komisyonu’na vize muafiyetinin görüşülmesi ve bir müzakereci atanması halinde geri kabul anlaşmasını parafe edeceğini iletti. Süreç tamamlandığında ise geri kabul anlaşması karşılıklı imzalanacaktı. Pazarlıkta şimdilik ilerleme olmadı.
Dışişleri Sözcüsü Selçuk Ünal’a sorduğumda, “Temel tutum bellidir. Ancak AB Komisyonu’na vize muafiyetini görüşmek için yetki verildiğinde, müzakereci atandığında geri kabul anlaşması parafe edilecektir, çerçeve oturacaktır” diyor.

***

Haberin Devamı

AB. Bakanlar Konseyi’nin açıklamasında “Konseyde AB’nin üçüncü ülkelerle özellikle de Türkiye’yle geri kabul anlaşması tartışıldı. Danimarka dönem başkanlığının niyeti, bu konuda konsey sonuçlarını ileri bir dönemde adapte etmektir” ifadesi yer aldı.
Danimarka’nın dönem başkanlığı 30 Haziran itibariyle sona erecek. Vakit dar. Sonrasında Türkiye’nin tanımayacağını ilan ettiği Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB başkanlığı başlıyor.
Bu nedenle 7 Haziran’da AB adalet ve içişleri bakanlarının Danimarka dönem başkanlığındaki son toplantısı dikkate değer. Yasak göç yüzünden Schengen anlaşmasını bile geçici olarak askıya almayı tartışan Almanya ve Fransa gibi ülkelerden siyasi destek çıkar mı hep birlikte göreceğiz. Hep Türkiye’den bir şeyler yapmasını talep eden AB, bu defa kendi sorumluluklarını hatırlasa fena mı olur?

Yazarın Tüm Yazıları