Paylaş
Uluslararası siyasetin önemli aktörlerinden Almanya’nın aldığı kararla Ermeni tehciriyle ilgili olarak Türkiye’nin hanesine bir ‘eksi’ daha yazılmıştır.
1948 BM Soykırım Sözleşmesi, ‘bir ulusun, etnik, ırksal ya da dini bir grubun ortadan kaldırılması niyetiyle işlenen fiilleri’ soykırım olarak tanımlıyor. Ermeni tehcirinin 100’üncü yılı sebebiyle geçtiğimiz yıllarda ve özellikle geçen yıl birçok ülkede Ermenilere karşı işlenen suçların tanınmasıyla ilgili adımlar atıldı.
*
Aralık 2011’de Fransız Ulusal Meclisi 1915 olaylarını ‘soykırım’ olduğunu inkâr edenlerin cezalandırılmasına yönelik yasa teklifini kabul etti. Türkiye, Paris’teki Büyükelçisi’ni geçici bir süreliğine geri çekti. Fransa Anayasa Konseyi, yasayı ifade özgürlüğüne ve anayasaya aykırı bulunca ilişkiler yeniden normalleşmeye başladı.
Geçen yıl 12 Nisan’da ise bir ayinde Papa Françesko, Ermeni tehcirini, “20’nci yüzyılın ilk soykırımı” diye tanımlayınca ipler gerildi. Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi geri çekildi, tansiyon ta ki, Papa’nın Ankara’ya yönelik ılımlı açıklamalar yapmasına kadar sürdü. 10 ay sonra büyükelçi geri döndü.
Yaklaşık 20 ülke parlamentosu şimdiye kadar ‘Ermeni soykırımı’nı tanıdı. Bunlar arasında Fransa, Rusya, Hollanda, Belçika, İsviçre, Avusturya, Lüksemburg, Brezilya gibi ülkeler var. ABD Kongresi’ne sunulan ‘Ermeni soykırımı’ tasarıları şimdiye kadar nihai aşamaya ulaşamasa da ABD’nin 24 Nisan’da 1915 olaylarını anmak için yaptığı başkanlık açıklamaları geleneksel bir hal aldı.
Almanya’ya gelince... Geçen yıl 100’üncü yıl anma ayinine katılan Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, ‘soykırım’ diyerek tartışmayı harladı. Ancak aynı dönemde Alman Parlamentosu’ndaki tasarı girişimi, Gauck’un bu sözlerine Türkiye’nin büyük tepki göstermesi üzerine rafa kalktı.
NİYE ŞİMDİ GÜNDEME GELDİ
PEKİ Alman Parlamentosu niye yeniden harekete geçti? İster istemez pekçok kişinin aklında bu soru mevcut. Yanıtın kökeninde 101 yıl önce İstanbul’dan, Van’dan, Bitlis’ten sürülen Ermenilerle, günümüzde Suriye’deki savaş yüzünden yerinden yurdundan olan Halepli’nin İdlib’linin kader birliği var.
Şöyle ki, Almanya, Ege’den mülteci akınını durdurmak için Türkiye ile anlaşma yapmak zorunda kaldı. Türkiye, Ege’den Yunanistan’a geçen Suriyeliler dahil tüm mültecileri geri almayı vaat etti. Anlaşmanın yürürlüğe girdiği 20 Mart’tan bu yana Yunanistan’a geçişler bıçak gibi kesildi. Bu sırada Angela Merkel hükümetine, mülteci anlaşması yüzünden Türkiye’ye çok fazla taviz verildiği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefet ve medya üzerindeki baskılarının görmezden gelindiği, insan hakları ihlallerine aldırış edilmediği eleştirileri yöneltildi. Ve Türkiye’ye yönelik güncel öfke, bir asır önceki insanlık dramıyla ilişkilendirildi.
Ermeni soykırımı tasarısı bu yıl ilk olarak muhalefetteki Yeşillerin girişimiyle şubat ayında gündeme geldi. Tam da Türkiye ile mülteci anlaşması için pazarlık yapıldığı günlerdi. Bir tasarının kabul edilmesi Türkiye nezdinde ters tepebilirdi. Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, daha sonra ortak bir tasarı hazırlanması şartıyla tasarıyı geri çekmeyi kabul etti. Ve işte dün o ortak hazırlanan, 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak tanıyan ve Almanya’nın da ihmalini tanıyan tasarı Bundestag’ta kabul edildi.
MERKEL NE OY VERDİ
ALMAN hükümetinin ağır topları CDU’lu Almanya Başbakanı Angela Merkel, SPD’li Dışişleri Bakanı Steienmeier ve SPD lideri olan Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel dünkü oylamaya katılmadı. Merkel dijital eğitimle ilgili bir konferanstaydı, Steinmeier Arjantin’e gitmişti, Gabriel ise inşaat sektörünün bir toplantısındaydı.
Belli ki, Ankara’ya yönelik ‘Biz orada değildik’ mesajıyla olası bir tepkiyi yumuşatmaya yönelik bir tercihti bu. Ama Merkel, salı günü CDU’nun grup toplantısına katılmış, tasarıyla ilgili yapılan ön oylamada yer almış ve tasarıdan yana rey kullanmıştı.
Dünkü karar semboliktir, bağlayıcı değildir. Ermeni trajedisini anmaya yöneliktir. Ama aynı zamanda halihazırdaki Türkiye yönetimine karşı bir hoşnutsuzluk mesajıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimine bir tepkidir. Erdoğan’a hakaret eden Alman komedyene soruşturma açılmasına izin verilmesine kızan Alman kamuoyuna ‘Türkiye’ye taviz verilmiyor’ yönünde bir sakinleştiricidir.
Almanya Federal Parlamentosu, bu kararla kısa vadeli çıkarlar uğruna yakın bir müttefiki ile ilişkilerini riske atmıştır.
Elbette Türkiye’nin tepkisi olacaktır. Ama umalım ki, Alman Parlamentosu’nunki gibi öngörüsüz bir adım olmasın.
Ve bir şey daha var. Türkiye, 1915 olaylarıyla diğer ülkelere politika malzemesi olmanın önüne geçmek istiyorsa Ermenistan ile normalleşme sürecine geri dönmeyi gündemine almalıdır.
Paylaş