Şiddet değil canavarlık bu

Özgecan Aslan’ın (20) maruz kaldıklarını okudukça, duydukça içim acıyor, yüreğim burkuluyor, isyan ediyorum, lanet okuyorum.
Bir insana tecavüze yeltenmek, olmadı hunharca öldürmek, olmadı DNA izlerini ortadan kaldırmak için ellerini vücudundan ayırmak, olmadı yakmak. Bu nasıl bir canavarlıktır.

*

BİR kız çocuğu yetiştiren anne olarak öfkem de korkum da büyük. Çünkü kadına, çocuğa yönelik şiddet dur durak bilmiyor, sınır tanımıyor. Bir gün sizin ya da evladınızın başına gelmeyeceğinin bir garantisi yok.
Öyle bir salgın ki, az gelişmiş ülkelerin de gelişmiş ülkelerin de ortak paydası, ortak belası. Cahili de okumuşu da her an erkek egemen toplumun terörünün kurbanı olabiliyor.

*

O nedenle diyorum ki, Özgecan’ın başına gelenler kadın hakları konusunda uykuya yatırılmış toplum için bir ‘kalk’ çağrısıdır.
Acıyla biliyoruz ki, Özgecan ne ilk ne de son kurban olacak. Bu satırlar yazılırken bile birileri bir yerde tecavüze uğruyor, diğeri dayak yiyor, başka birileri tacize uğruyor.
Eminim ki, kadınlara yönelik şiddet haberleri karşısında hemcinslerinin eylemlerinden utanç duyan erkeklerin sayısı da azımsanamayacak kadar çok. Fakat istatistiklere göre kadın daha çok tanıdığı kişilerin, eşinin, partnerinin, sevgilisinin, hatta ailesinden diğer kadınların kurbanı oluyor.

*

BM Kadın bürosunun araştırmasına göre dünyada kadınların yüzde 35’i partnerlerinden fiziksel ya da cinsel şiddet görüyor.
Türkiye’de Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu’nun araştırmasına göre ülkemizde ailelerin yüzde 34’ünde fiziksel şiddet, yüzde 53’ünde sözlü şiddet ve ev içi şiddet yoğun şekilde uygulanıyor.
Mesela 28 AB ülkesinde 42 bin kadın üzerinde yapılan araştırmaya göre kadınların sadece yüzde 14’ü partnerlerinden gördükleri ağır şiddet vakalarını polise ihbar etmiş.
Bir başka araştırmaya göre, 2012 yılında öldürülen kadınların yarısının partnerleri ya da aile üyelerinin kurbanları olduğu tahmin ediliyor.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre ise kadınların yüzde 40 ile 50’si işyerinde istemediği bir şekilde cinsel, fiziksel temas ya da diğer formlarda cinsel istismara uğruyor.
ABD’de 12-16 yaş arasındaki kız çocuklarının yüzde 83’ü okulda herhangi bir formda cinsel tacize uğradığını söylüyor.

*

NİTEKİM ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz hafta yapılan Grammy ödül töreni için çekilen video ile sanatçılara seslenerek okul kampüslerinde tecavüzlerin, cinsel tacizlerin son bulması için hayran kitlelerine ulaşmaları çağrısında bulundu.
Obama, ABD’de her beş kadından birinin tecavüz ya da tecavüz girişimiyle karşı karşıya kaldığını, her dört kadından birinin ev içi şiddete hedef olduğunu belirtti.

*

BAŞKAN Obama’nın bu girişimi, sanatçılardan yardım istemesi dikkat çekiciydi. Çünkü farklı bir dönemden geçiyoruz.
Çocuklarımız bizim yetiştiğimiz gibi yetişmiyor. Anne, baba, ev, arkadaş, sosyal çevre dışında önemli bir yön verici var; sosyal medya... Yani takip edilenler, rol modeller. Milyonlarca takipçisi olan şarkıcılar, oyuncular, moda avcıları, haberciler, fotoğrafçılar... Kadına yönelik şiddetin son bulması yolunda toplumsal bilinçlendirmede onlara ciddi rol biçiliyor. O nedenle söylediklerini önceden tartmaları mühim.
Özgecan vakası maalesef aynı zamanda bir ‘uyan’ çağrısıydı. Muhafazakâr toplum adı altında ahlak bekçilerinin sayısı giderek artarken... Kadının toplumsal hayattaki rolünün ne olacağını çoğunlukla erkekler belirlerken... Evdeki şiddet, sokaktaki şiddeti beslerken... Gencecik bir kız çocuğu vahşete kurban giderken...
Bu suçları işleyenlere en ağır cezaların verilmesi için... Benzerlerinin bir daha yaşanmaması için. UYANALIM ARTIK.