Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Misafirperverliğin faturası

BATI. Yabancı basını ve kamuoylarını yakından takip edenler satır aralarında sık sık rastlanan ‘vergi mükellefleri’ (taxpayers) vurgusunu iyi bilir.

Haberin Devamı

ABD Başkanı Barack Obama tatile mi çıkıyor, bunun vergi mükelleflerine kaça patlayacağı tartışılır. Mesela vergi yükümlüsünü üzmemek için Almanya Başbakanı Angela Merkel’in özel gezilerinde uçağına binmek paralıdır. Bu kural first koca için bile geçerlidir.
İngiltere’de Başbakan David Cameron’ın eşi Samantha, rezidansta tadilat yaptırdığında basın bunun vergi mükellefine kaça mal olduğunu yazar.
Fransa’da first lady olmaya en yakın kişi görülen gazeteci Valerie Trierweiler, hayat arkadaşı Sosyalist Partili François Hollande’ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, “Öyle ya da böyle çalışmaya devam edeceğim. Üç çocuk yetiştiriyorum, özel bir gelirim yok. Devlete yük olmak istemem” der.

SEÇMEN. Batı’da oy veren aynı zamanda eşittir vergi mükellefi. Siyaset geliştirirken, küçük, büyük demeden vergi mükelleflerinin haklarının nasıl korunacağı parti programlarında esaslı bir şekilde halka açıklanmaya çalışılır.
ABD’de bu nedenle her yıl başkanlar, hem devletten hem de özel yatırımlarından sağladıkları gelirlerin dökümünü yayınlar, kime ne kadar bağış yaptıklarını, gelir vergisi ödediklerini beyan ederler. Kamuoyunda sıkça kullanılan ‘vergi mükellefleri’ tabiri Demokles’in kılıcı gibidir.

Haberin Devamı

MİSAFİRPERVER. Yabancıların Türk insanını tanımlamak için kullandığı en özel niteliklerimizden biridir. 2+1, 3+1 evlerde otururuz, salonumuzu, en güzel kaşık çatalımızı, dantel masa örtülerimizi misafirlerimize saklarız.
Cömertizdir; konuk geldiğinde en lezzetli yemeklerimizi onlarla paylaşırız. Yüce gönüllüyüzdür; kendimizde çok olmasa bile ezilene, garibana yardım etmeyi, dayanışmayı severiz. Gösteriş yapma merakını bir yana bırakırsak bunlar hoş insani erdemlerimizdir.

SURİYE. Sınıra Kilis, Öncüpınar’a inşa edilen 12 bin kişiyi ağırlayabilecek kapasitedeki konteyner kent, tam da Türk konukseverliğine örnek olabilecek bir girişimdir.
Ancak Suriyeli mülteciler için harcanan para şimdiden 150 milyon doları aşmıştır; Hatay’daki çadırkentler ve konteyner kentte yaşayanlar için ayda 2 milyon dolarlık harcama yapılacağı hesaplanmaktadır. Mülteci sayısı daha da artabilir.
Öncüpınar kampına 64 derslikli 3 okul, mavi minareli 2 cami, sağlık ve ticaret merkezleri inşa edilirken, anlaşılıyor ki konukların uzun süreli kalacağı hesabı yapılıyor. Annan’ın ateşkes planı çerçevesinde ufak tefek adımlar atılsa da Suriye kriziyle ilgili beklenti de maalesef devam edeceği yönündedir.

Haberin Devamı

BÜTÇE. Bir yandan Suriye ile bozulan ilişkiler yüzünden bir gelir kaybı yaşayan Türkiye, öte yanda vergi ve zamlarla bütçesini denklemeye çalışırken ekmeğini Suriyeli mültecilerle paylaşıyor. Şiddetten, çatışmadan kaçana kötü gün dostu oluyor.
Lakin, Suriyeli mülteci sorunu tek başına Türkiye’nin ya da benzer bir akımla karşı karşıya olan Ürdün’ün meselesi değildir. Arap Baharı için teşvik veren Batı, aynı şekilde bu dalganın yarattığı insani dramın sorumluluğuna da ortak olmalıdır. Bu birkaç battaniye ve çadırla çözülecek iş değildir.

Rüyalar bizim için ölmüştür

Burada Türk yetkililerin, “Rüya kent” diye tabir ettiği konteyner kentte yaşayan Suriyelilerin yabancı ve Türk basınına yaptığı bazı açıklamaları aktaracağım.
m Riyad Cezar: Çocuğum Türkiye’de doğduğu için ona Erdoğan adını verdim. Tayyip Erdoğan isminin Suriye’de de yaşatılmasını istiyorum.
m Terkia Zarzureh (6 çocuk annesi): Esad’a kim inansın? Komşularımız 10 gün önce geldi, füzeler ve ölümü görmüşler. Şimdi tek endişemiz, sekiz kişilik bir aile olarak bu konteynere nasıl sığabileceğimiz. Bu hayalimdeki ev değil ama uzun bir süre kalmamız gerekebilir.
m Hamalı Mustafa: Bizim için saray inşa edebilirler, ama mülteci olduğumuzu unutmayacağız. Burada rüya görmek çok zor, burada olduğumuz sürece rüyalar bizim için ölmüştür.

Yazarın Tüm Yazıları