Paylaş
Ankara’dan gelen açıklamalara göre Türk tarafında terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’nin bölgeden çekileceğine dair olumlu bir beklenti söz konusu.
Bu konuda bir uzlaşmaya varılıp varılmayacağı ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Haziran’da Washington’da ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo ile yapacağı görüşmede belli olacak.
SÖZ TUTULMADI
MENBİÇ, Fırat Kalkanı operasyonu ile Türkiye’nin desteklediği Suriyeli grupların kontrol altına aldığı Gaziantep’e komşu Cerablus’un yaklaşık 40 km güneyinde yer alıyor. Fırat Nehri’nin 30 km kadar batısında. Arapların çoğunluk olduğu Menbiç, 2011’de başlayan savaş öncesinde kendi halinde bir yerleşimdi.
Kent 2012 ortalarında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), 2014 başında terör örgütü DEAŞ’ın kontrolüne geçti.
2016 yılının ortalarında ise ABD’nin desteğiyle YPG’nin ana unsur olduğu SDG, Menbiç’te hakimiyeti sağladı.
Türkiye’nin yoğun itirazlarına rağmen ABD’de iktidar olan Obama yönetimi, kontrol sağlandıktan sonra YPG’nin çekileceği, yönetimin yerel unsurlara devredileceği sözü verdi. Lakin bu sözü ne Obama yönetimi, ne de şimdiye kadar Trump yönetimi tuttu.
ÜÇ AŞAMALI PLAN
FIRAT Kalkanı harekâtının ardından Zeytin Dalı harekâtı ile mart ayında YPG’yi Afrin’den çıkaran Türkiye, bir sonraki hedef olarak Menbiç’i gösterirken ABD hem bölgede olası çatışma riskine karşı önlem alırken bir yandan da krizin aşılabilmesi için diplomatik temasları arttırdı. Şubat ayında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Ankara’da yapılan görüşmelerde olumlu ilerleme sağlanırken onu teknik temaslar takip etti. Şimdi ise 4 Haziran’da da bir yol haritasının kabul edilmesi beklentisi hakim.
Türk tarafına göre üç aşamalı bir planla YPG, Türkiye ve ABD’nin denetimi altında Menbiç’ten çekilecek, 60 gün içinde etnik dağılıma göre bir askeri ve yerel yönetim oluşturulacak. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, burada başarı sağlanırsa Rakka ve Kobani’de de bu modelin uygulanabileceğini söylüyor.
KENTTEKİ DURUM
ABD Dışişleri Bakanlığı ise Menbiç görüşmelerinin sürdüğü, ancak henüz bir anlaşma olmadığını belirtiyor. Hali hazırda Menbiç’te SDG’nin güdümünde bir yönetim söz konusu. Afrin’i YPG’den alan Türkiye ise Akdeniz’e açılan olası bir terör koridorunun engellenmesi için YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesini şart koşuyor. Dün New York Times gazetesinde Menbiç ile ilgili bir makale vardı. Bazı dikkat çekici noktalar şöyle:
-Menbiç’in batısındaki Arima yerleşiminde, SDG, Amerikalılar, Türkler, muhalifler, Suriye Ordusu, Ruslar ve İranlılar bir km2’lik bir alana sıkışmış durumda... Resmi olarak Amerikalı ve Türkler NATO müttefiki, ama Amerikan üssünün bahçesinde havan toplarının Türk ordusuna doğru çevrildiği Dadat’ta değil.
-Menbiç’teki Arap nüfusu epey muhafazakâr. Arap nüfusun bir kısmı kenti Türk ordusu ve Suriyeli muhaliflerin almasını tercih ediyor. Diğerleri ise Türkiye ile işbirliğini riskli görüyor ve Suriye ordusunun almasını istediklerini söylüyor.
-Menbiç’te SDG, Türkiye’den ani bir saldırı olasılığı nedeniyle bir dakika bile gözünü yumamıyor. Menbiç Askeri Konseyi’nden Muhammed Abdu Adil’e göre korku sadece ölüm ya da yıkımdan değil, Amerikalıların sonuna kadar Kürtleri destekleyip desteklemeyeceğine dair belirsizlikten de kaynaklanıyor.
ABD NE YAPAR
ABD, yılların müttefiki Türkiye ile Suriye’de kara gücü olarak kullandığı YPG arasında kalmışa benziyor. ABD sözünü tutmazsa S-400 ve F-35 tartışmasının ardından seçimler öncesinde Menbiç tansiyonu yeniden yükselebilir.
Öte yandan Washington, Türkiye’nin Menbiç planını kabul etmesi halinde, YPG’yi de ikna edebilecek formül arayışına girebilir. Fırat’ın batısında Türkiye nüfuz alanını genişletirken ABD de doğusunda kontrol alanını korumayı isteyebilir.
Sonuçta, Suriye; ABD-YPG, Esad-Rusya, Esad-İran ve Türkiye-muhalifler olmak üzere etki alanlarına bölünmüş durumda. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın SDG’ye yönelik dünkü ‘önce müzakere, gerekirse şiddet kullanırız’ çıkışı da ilginçti. Bu nedenle diğer aktörlerin, sonraki olası adımlarını da öngörerek müzakere etmekte fayda var.
Paylaş