Paylaş
Mısır’da Selefi bir vaiz, Tahrir Meydanı’na çıkan kadınlara tecavüz etmenin sakıncası olmayacağını söyledi.
Suudi bir din adamı, cinsel tacizden korumak için bebek yaştaki kız çocuklara bile burka giydirilmesini önerdi.
Bunlar son günlerde Arap basınından çıkan tuhaf haberlerden sadece birkaçı.
Bunları niye derlediğime gelince; bugün Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ikinci yıl dönümü. Derdim Ortadoğu’nun devrik despotlarına ağıt yakmak falan değil. Niyetim Arap baharıyla özgürleşirken, cin fikirlerin daha rahat ortaya çıkabildiği o coğrafyada şöyle bir tur atmak.
*
GEÇTİĞİMİZ günlerde Kahire’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın zirvesi vardı. Toplantıda konuşanlardan biri de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dü. Arap Uyanışı’nın kıymetinin bilinmesi gerektiğini söyleyen Gül, “Maazallah, bu sürecin geriye gitmesinin vebalini, İslam âlemi olarak kaldıramayız. Dolayısıyla, bu süreçte, İslam âlemi olarak azami iş birliği ve dayanışmayı sergilemek mecburiyetindeyiz” dedi.
Oysa bölgeden gelen haberler iç karartıyor.
Arap dünyasının bazı baskıcı liderleri devrilip gitse de ortaya çıkan havanın şen şakrak, demokratik, insan hakları açısından umut verici olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü çoğunluğu sağlayan İslami kökenli grupların gerek Tunus’ta, gerek Mısır’da olsun devrimi çaldığı şüphesi hâkim.
*
ARAP baharının ilk kıvılcımının çaktığı yer olan Tunus’ta solcu Demokratik Yurtseverler Hareketi’nin laik lideri Şükrü Belayıd’ın ölüm tehditleri aldığından şikâyet ettikten birkaç gün sonra sokak ortasında öldürüldü. Arap baharının iktidara getirdiği İslamcı Ennahda’ya diş bileyen liberal, laik ve kadın örgütleri, sokaklara taştı. Ölümden Ennahda’yı sorumlu tuttular.
Mısır’da Tahrir’e dökülen liberal grupların gerçekleştirdiği sosyal medya destekli devrim sayesinde yıllardır hasret kaldıkları iktidarı ele geçiren Müslüman Kardeşler, şimdi meclisi ve yargıyı kontrol edip tek siyasi irade olma yolunda ilerliyorlar. Radikal Selefiler de onlara destek veriyor. Sivil toplum örgütü temsilcileri, liberaller, azınlık mensupları ve kadınlar ise tecavüz tehdidine rağmen yine Tahrir’deler.
*
SURİYE’de ise durum berbat. İkinci yılına yaklaşan iç savaşta can kaybı 60 bini geçti. İran, Irak ve Lübnan Hizbullah’ının desteğini alan Beşar Esad’ın yakında pes edeceğine dair de bir işaret yok. Barış girişimleri lafta kalıyor. Ufukta yine kan, barut ve gözyaşı var.
Kimine göre bu Arap baharı değil, düpedüz İslamcı kışı. Kimine göre ise Arap baharının ikinci dalgasının ayak sesleri ve belki üçüncüsü de gelecek.
Bu iddia Arap uyanışını önceden fark eden ender isimlerden biri olan zaman zaman ABD Kongresi, Avrupa Parlamentosu ve BM Güvenlik Konseyi’ne danışmanlık yapan Prof. Walid Phares’a ait. Voice of Russia’ya yaptığı açıklamaya göre, ilk devrimde seçilerek iktidara gelen Mursi iktidarı yerini sağlamlaştırmaya çalışırken, liberal ve azınlık grupları, haklarına sahip çıkmak için ayaklanarak Arap baharının ikinci dalgasını tetikliyor. Tunus’ta da durum benzer. Phares, Müslüman Kardeşlerin hedeflerine ulaşmada ne kadar başarılı olacağının ve İran’ın tutumunun coğrafyanın kaderinin belirlenmesinde etkili olacağı görüşünde.
Paylaş