Paylaş
Derginin Porsche iddiası ne kadar doğru, ne kadar abartı bilmem ama aktardığı şöyle.
Hamas 2006 seçimlerinde çoğunluğu sağlayıp militan şovuyla yönetime el koyduğu ilk dönemlerde parlamentonun otoparkı külüstür araçtan geçilmiyordu.
Şimdi park yeri çoğu Mısır’ın Refah kentinden Gazze’ye açılan tünellerden kaçak olarak getirilen yeni araçlarla dolu. Hatta sokaklarda iki adet Hummer H3 ve altın bir Porsche görüldüğüne dair rivayetler bile var.
Economist der ki, şartlar Hamas’ı pragmatik olmaya zorluyor. İslami yöneticiler, Gazze ekonomisini canlandırabilecek bir yöntem bulabilmiş değil. Bölge siyaseten ve fiziksel olarak kapana kısılmış durumda.
Hamas’ın El-Risale Gazetesi’nin editörü Vesam Afifa, “Eskiden abluka için dış güçleri suçlardık, ancak 5 yıl sonra hükümetin de suçu olduğunu hissediyoruz” diyor.
İsrail varlığını kabul etmeyen, ülkesine yönelik füze saldırılarını durdurmayan Hamas iktidarını cezalandırmak için 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi’ne denizden, karadan abluka uyguluyor.
Netanyahu hükümeti, 31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara baskını sonrasında mal ve insan geçişini bir nebze hafifletmiş olsa da günde geçmesine izin verilen 150 kamyonluk gıda ve inşaat malzemesi, bölgenin ihtiyacını karşılamaya yetmiyor.
Gazze'nin can damarı, Mısır’ın Refah sınır kentine açılan onlarca kaçakçılık tüneli. İsrail’in olası hava bombardımanına karşı çeşitli uzunluk ve derinlikte, havalandırmalı, aydınlatmalı bu tünellerden canlı hayvan da, lüks araç da geçirmek mümkün. Yeter ki, Hamas Yönetimi’nden gerekli izin alınsın, gerekli gümrük ödensin. Öyle ki, tünel ekonomisinin yılda 700 milyon dolarlık hacim yarattığına dair iddialar bulunuyor.
1.6 milyon nüfuslu Gazze Şeridi’nde sıradan halk işsizlik ve yoksullukla kırılırken, abluka Hamas’a yakın olduğu söylenen kendi yeni zenginlerini yaratmış durumda.
Şimdi tüm bunları niye anlattığıma geliyorum. Geçen hafta İsrail’de Netanyahu hükümetinin, 9 Türk’ün öldüğü Mavi Marmara operasyonunu yüzüne gözüne bulaştırdığına dair 153 sayfalık bir rapor yayınlandı.
Türk yetkililer, bu rapor sonrasında İsrail ile ilişkilerin iyileştirilmesi için şartları bir kez daha sıraladılar; özür, tazminat ve Gazze ablukasının kaldırılması.
Özür ve tazminat talebinde sonsuz haklı olan Türkiye’nin Gazze ablukası yerine, İsrail-Filistin barışı, bir Filistin devletinin kurulması için baskı yapması hem Gazze, hem de Batı Şeria halkı için de daha hayırlı olacaktır.
‘Abluka kaldırılsın’ ısrarı bölgede statükoyu güçlendirmekten başka işe yaramamaktadır.
Oysa artık Türkiye ile İsrail’in buzları eritmenin yolunu bulma vaktidir.
Netanyahu Yönetimi’ne gelince her ne kadar yok saysa, görmezden gelse de Hamas, öyle ya da böyle sorunun aktörlerinden biridir.
Tıpkı Suriye krizi İransız çözülemeyeceği gibi, Ortadoğu sorunu da Hamas’sız aşılamaz.
Bu nedenle çözümün de bir parçası olmalıdır.
Tunus’tan Suriye’ye kadar geniş bir coğrafya Arap Yazı ile kavrulurken İsrail ve Filistin arasında barış umudunun yeşermesi hiç kuşkusuz bölgede olumlu bir serinlik estirecektir.
Paylaş