Paylaş
RİSKLİDİR. Çünkü en kanlı cerrahi müdahalelerden biridir. Bebek anestezi almasın diye ameliyathanede son ana kadar anne uyanık tutulur.
Ayıldığınızda ise kendinizi tuhaf bir sahnenin içinde bulursunuz. Bir yanda yeni doğana sevinen aile efradı, öte yanda acılar içinde sanrılar gören bir anne. Kendi hayatınızın figüranı oluverirsiniz. Doğru dürüst sevinemezsiniz bile.
Bebeği koklayıp sevemeden, hemşireler gelip ayağa kalkmaya zorlar. Vücut hareketsizlikten pıhtı atmasın diye iki büklüm yürürsünüz koridorda.
***
NORMAL doğum yapmış yan oda komşusu ise birkaç saat sonra çantasını toplar, bebeğini alır gider. Üstelik doğum sırasında çok fazla ter attığından şişkinliğinin bir kısmını da çoktan atmıştır. Kilolarınız, ağrılarınız ve ikilemlerinizle baka kalırsınız.
Sezaryen kapanır, çocuk büyür, ama tartışması bitmez. “Sezaryenle doğan bebeğin bağışıklığı zayıf olur, alerjik bünyelidir, hem bak göreceksin gelecekte obez de olur” v.s.
***
ŞİMDİ. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2010 verilerine göre her yıl sezaryenle dünyaya gelen bebek sayısı 18.5 milyon. 1985’te sezaryenin toplam doğumlardaki oranının en fazla yüzde 15 olmasını öneren WHO, son dönemde bu rakamın sorumluluğunu ülkelere bırakmış durumda.
Gereksiz sezaryen oranlarında dünya şampiyonu Çin ve Brezilya. İkisi tüm keyfi sezaryenlerin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Bir de akademisyenler şöyle bir araştırma yapmış. Tüm dünyada sezaryen oranları yüzde 15’e çekilebilse yılda toplam 2.3 milyar dolarlık bir tasarruf sağlanabilir.
***
TÜRKİYE. Sezaryen oranının yüksek olduğu ülkelerden biri. ABD’de bu oran yüzde 32.8 iken Türkiye’de telaffuz edilen rakam yüzde 45’lere dayanmış durumda. Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin Sağlık Bakanlığı ile yaptığı çalışmalara göre hedef 2013 Haziran’ında ilk aşamada bu rakamı yüzde 35’e çekmek.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın gereksiz sezaryen yapan hastanelere yaptırım getirileceğinin yanı sıra doktorların eğitimden geçirileceğini söylemesi vahim bir itiraftır.
***
HASSAS. Başta da söylediğim gibi sezaryen dikkatli davranılması gereken bir konu. Çünkü hekimin üzerinde yapılacak orantısız bir baskı, zorunlu sezaryen hallerinde de karar alma stresini ağırlaştırıp anne ve bebek sağlığında istenmeyen sonuçlar yaratabilir.
“Kürtaj”a gelince sezaryenden daha derin bir konu.
Ancak eminim ne sezaryen, ne kürtaj, aklı başında bir kadının doğum kontrol yöntemi olarak başvuracağı bir durumdur.
Ve, ve, ve. Sezaryen ve kürtaj, unutulmamalı ki, kadına dair meselelerdir. Dolayısıyla tartışmanın odağında erkekler değil, kadınlar olmalıdır.
Beyaz kurdele kampanyası
31 Mayıs, Mavi Marmara saldırısının ikinci yılı olacak… İsrail askerleri tarafından öldürülen 9 kurban Türkiye’de çeşitli etkinliklerle anılacak.
Türkiye’de 31 Mayıs’ta başka bir kampanya daha yürütülecek. 1992 yılında Bosna’nın Priyedor kentinde öldürülen yaklaşık 4 bin Boşnak için kollara beyaz kurdele takılacak.
Kampanyanın öncüsü Genç Boşnaklar Derneği. Babası ve ağabeyini Priyedor’daki bir esir kampında kaybeden Emir Hociç, 23 Mayıs’ta Bosna’nın Sırp tarafında kalan bu kampı ziyaret etmek istemiş, ancak izin alamayınca meydanda kolunda beyaz kurdeleyle tek kişilik eylem yapmış. Boşnak gazeteci Emine Şeçeroviç, “Şimdi amaç ona destek olmak ve Bosna’da yaşanan mezalimi hatırlatmak” diyor.
Paylaş