Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Bir Denktaş hatırası

2004 yılının Mayıs ayıydı. Kıbrıslı Türklerin Annan planını kabul, Rumların da reddetmesinden yaklaşık bir ay sonraydı. Annan planı sonrasında nabız tutmak için Kıbrıs’a gitmiştik.

Haberin Devamı

Mor begonviller ağaçları, bahçe duvarlarını sarmış, taze, temkinli, belirsiz bir bahar havası vardı. Türkler, Kıbrıs’ta çözüm öneren BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adıyla anılan plana referandumda ‘Evet’ oyu vermişti. Oyunu bozan Rumlar olmuştu ama 1 Mayıs itibariyle Avrupa Birliği’ne üye kabul edilmişlerdi.
Türklerin üyeliği çözüme kadar askıya alınmış olmasına rağmen KKTC sokaklarında yine de iyimserlik hâkimdi. Koskoca uluslararası toplum bu iyi niyet jestini karşılıksız bırakmazdı herhalde? Esnafta da öğrencide de sendikacıda da beklenti buydu.

CUMHURBAŞKANI Rauf Denktaş, Lefkoşa Temsilcimiz Ömer Bilge ile beni, Cumhurbaşkanlığı konutunda kabul etmişti. Annan planı sonrasında görüşlerini paylaşmıştı bizimle.
Sokaktaki iyimser vatandaşlarla aynı kanaatte değildi. Belli ki, o dönemde planı desteklemediği için maruz kaldığı baskıdan ötürü biraz yorgun, biraz kırgın, biraz üzgündü. O nüktedan, neşeli halinden eser yoktu.
Ancak o da bu plana verilen desteğin bir yanıtı olması gerektiği görüşündeydi.
“Ambargolar hafifletilmesin, kaldırılsın. Limanlar, Ercan Havalimanı uluslararası trafiğe açılsın” diyen Denktaş’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da bir çift çözü vardı.
“Sayın Erdoğan son akşama kadar vatandaşlarımıza telkinde bulundu ‘Siz evet deyip, Rumlar hayır derse tanınacaksınız’ dedi. Biz bunu milli senet yaptık. Türkiye’nin tanınma için harekete geçmesini bekliyoruz” demişti.

Haberin Devamı

SÖZ dönüp dolaşıp Türkiye’nin AB üyeliğine gelmişti. O zamanlar Türk diplomasisi AB’den müzakere tarihi alıp almayacağıyla çalkalanıyordu.
Denktaş, yıllarını uluslararası pazarlıklara vermiş, tam bir diplomasi kurduydu. KKTC’ye yönelik yaptırımların kalkması için yılbaşına kadar süre olduğunu, aksi halde Türkiye’nin elinin zayıflayacağı görüşündeydi.
“Benim korkum yıl sonunda Türkiye’ye gün verip dizginleri ellerinde tutmak isteyecekler ve Türkiye’ye baskı yapmaya devam edecekler.”

TAM da tahmin ettiği gibi oldu. Kıbrıs’ta pek bir iyileşme olmadı. 17 Aralık 2004’te müzakere tarihini vererek Türkiye’nin ağzına bir kaşık bal çaldı Avrupa Birliği.
Kıbrıs sorunu ise halen AB yolunda önemli bir engel olmaya devam ediyor. Bu ay sonunda şimdiden sonu başarısız olacağı bilinen New York’ta BM’nin ev sahipliğinde bir zirve var, arkasından da Türkiye’nin tanımayacağını ilan ettiği, Temmuz ayında Kıbrıs’ın AB dönem başkanlığı başlıyor. Dolayısıyla her zaman 10-15 yıl uzaklıkta diye tarif edilen AB tam üyeliği yolunda bir yıl daha boşa gidiyor. Oyalama sürüyor yani.

Haberin Devamı

Meraklısına bir tavsiye

GEÇTİĞİMİZ günlerde Boğaziçi Üniversitesi, sansürün ve baskının yoğun olduğu Ortadoğu bölgesinde ifade özgürlüğü için tartışmalar düzenleyen Katar Vakfı’na bağlı Doha Debates isimli tartışma paneline ev sahipliği yaptı. İngiliz televizyoncu Tim Sebastian, “Bu kurum, Türkiye’nin yeni Arap devletlerine kötü bir örnek olduğuna inanıyor” önermesini münazaraya açtı.
Gazeteci Ece Temelkuran ve Alman Marshall Vakfı’ndan Hassan Mneimmeh, insan hakları ihlâlleri, basına ve muhaliflere yönelik baskılardan ötürü Türkiye’nin iyi bir model olamayacağını savundular. Akademisyen Sinan Ülgen ve Faslı gazete Aboubakr Jamai ise eksikleri olsa da coğrafi ve kültürel yakınlığı, İslami kökenli bir partinin bile iktidara gelebileceğini gösteren demokratik yapısı ve ekonomik başarılarından ötürü Türkiye’nin en azından başlangıç için Arap dünyasına model olabileceğini savundular.
Sonuçta salondaki izleyicilerin yaptığı oylamada yüzde 59, Türkiye’nin Arap dünyasına iyi bir model olamayacağını belirtti. Yüzde 41 ise ‘İyi model olabilir’ dedi. Derim ki, bu model tartışmalarına ilgi duyanlar haftaya cumartesi ve pazar günü BBC World’de yayınlanacak bu ateşli tartışmayı kaçırmasın.


 

Yazarın Tüm Yazıları