Paylaş
Eğer aynı hafta içinde bir mezuniyet, bir cenaze, bir düğün ve bir doğum günü varsa, bu rüyayı görürsün.
Geçen iki haftam, bir duygular lunaparkı gibiydi.
Birinden inip, diğerine bindim.
Arada pamuk şeker aldım, hedefi vurup boyumdan büyük tavşanlar kazandım, sonra hızla aşağı çakıldım bir trenle.
Susadım su yoktu.
Kendimi, bir takside aldığım mesajla, adını duyup hiç görmediğim Kerim’in ölümüne ağlarken buldum.
Kendimi, topuğu ben dans ettikçe çimleri delen bir ayakkabıyla, ‘yoksa bahçemin eski şanı/ sebebi koparılan çiçekler’ şarkısını söylerken buldum.
Kendimi, ay ışığında, pullu elbisemle denizde yüzerken buldum.
Kendimi, oğlumun ayak tabanındaki kesiği yapıştırmaya çalışan doktorun odasında, ‘kaç gün sonra basabilir’ diye sorarken buldum.
Sonra onu kucağıma almış, bir avm’de hızlı hızlı yürürken, tek boynuzlu at balonu gördüm ve ‘işte’ dedim ‘Çağla’nın 45. yaş gününde bayılacağı hediye’.
Her olduğumuz yere kendimiz gitmiş olmuyoruz.
Kendimizi bir yerlerde buluyoruz bazen.
İşte o bulduğumuz yerde olabilmek büyük mesele.
Ben gelmedim, burada buldum kendimi ve o halde buradayım.
Bunu başardım bu haziran ben.
Gerçekten başardım bunu.
Kendimi bulduğum her yerde olabildim.
Ağlarken de sus demedim, dans ederken de dur demedim, gece denizdeyken de çık demedim.
Duyguları durdurmadan, yağmur gibi üzerime yağdırdım.
Çünkü insanlar motosikletle yoldan çıkıp ölür.
Çünkü insanlar üstün yeteneklerle mezun olur ve ne yapacaklarını bilemezler.
Çünkü insanlar evlenir ve o törende hayatları boyunca unutmayacakları bir konuşma duyarlar.
Çünkü insanlar 50 yaşında olur ve bu yaşlarını kutlarken, ‘hâlâ kendimi 18 gibi hissediyorum’ demek isterler.
Çünkü insanlar dans eder, sarhoş olur ve şarkı söyler.
Çünkü insanlar dostları olmasa sıkılır. Sohbetleri uzatmak, aslında ilgilenmedikleri başka insanların hayatlarını duymak ister.
Çünkü insanlar yanlarında insan sesi ister.
Nasıl bir insan uyandığında, hafızasından hızla silinen rüyasını anlatamıyorsa, bazen geçen iki haftayı da anlatmak böyle kopuk olabilir.
Çok şey oldu bu günlerde. Önemli olan ne olduğu da değil.
Önemli olan, olanlar olurken sen orada mıydın?
Aslında bütün yazıyı, oradaydım, hem de hep oradaydım demek için yazdım.
Önemli olan nerede olduğun değil nasıl olduğun.
Bazen cennettesindir, cehennem ateşiyle yanarsın,
Bazen de cehennemdesindir yüzündeki gülüşü tutamazsın.
Paylaş