Dinlenilen şey: Muse’dan ’cant take my eyes off of you’*
Dinlenilen yer: Dünya
Üzünülen şey: Platonun gezegenlikten kovulması
Sevinilen şey: dinlenilen şeyin bilgisayarda tekrarda olması
Tavsiye edilen kitap: Küçük Prens
Kitapta tavsiye edilen duygu: Evcilleşmek
Duyulan sesler: ’Kendimden başka hiçbir şeyle ilgilenmek istemiyorum’ dedi küçük nil, ’ama büyüyorum.’
’Ve büyüdükçe, gezegenime birsürü şey konuyor. Uzayda uçuşmaktan bıkmış, benim dünyamda uygun atmosferi yakalamış, her türlü insan, hayvan ve bitki. Ben, onlardan sorumlu hale geliyorum. Tanımadığım her türlü insan, hayvan ve bitkiden. Çünkü ben büyürken, gerekli gazları öyle bir ayarladım ki, yeşermek ve nefes almak mümkün olmuş oldu burda. Şimdi, sık sık güneş vermek, arada yağmurla sulamak ve rüzgarla serinletmek durumunda kaldığım ’heye’canlılarım var. Bu arada daha yavaş ve emin adımlarla dönmem lazım ki, gecemle gündüzüm düzgün olsun. Yörüngelerden ister istemez koptum. Halbuki yörüngeden kopmayı kim ister, birşey seni, sen topaç gibi yuvarlanırken tatlı bir çekimle tutar. Tutar ve bırakmaz. Gecen gündüzün, yazın kışın belli olur. Sana gülen bir ışık kümesine doğru bakman yeter. Parlarsın. Ama büyüyünce, fizik kanunlarının bilmemkaçıncı maddesine göre, kopup gitmem gerekti. Halbuki, eşek kadar olmama rağmen, yeterince büyümediğimi iddia ederek davayı erteliyordum. Fakat karar bile çıkamadan, kendimi uzay boşluğunda buldum. Hem de üzerime yerleşmiş bir sürü şeyle. Bir görseniz gülersiniz, çaktırmamak için giydiğim pembe pijamalarım, ayak ve kol bileklerimden öyle yukarıda kalmışki.
Şimdi yapılması gerekenler diye bir listem var. İşte listem:
l güçlü bir çekirdek oluşturulacak
l etrafında dönülecek bir güneş bulunacak
l diğerlerinden ayrı bir yörünge tutturulacak
Nasıl insanın karın bölgesi, gücünün olduğu yerse, bir gezegenin de gücü çekirdeğinde. O magma tabakası, o ateş çok yoğun olmalı. Artı, üzerindeki canlıların kendilerini yürütebilmesi için gereken büyük çekim de, bu çekirdeğin gücüne bağlı.
Etrafında dönülecek büyük bir ışık kaynağı lazım. Büyüme sürecimde, kendini yıldız sanıp, komik yörünge hareketleriyle uzayda kaybolanları gördüğümden, bu yanlışa düşmemeliyim. Ben bir yıldız bulmalıyım. Ve insanlar yıldız olamazlar, olsalar olsalar güzel ışıklar yansıtan gezegenler olabilirler. Ben de bir yıldızın çekim gücüne kendimi bırakırım. Bana geceyle gündüzü ve mevsimleri verdiği sürece de, oralarda olurum.
Diğerlerinden farklı bir yörünge tutturmaya gelince, bunu biraz yapabiliyorum. Küçük nilin, kulağıma yapıştırdığı kulaklıklardan bangır bangır bir iç ses dinliyorum. Beni büyüten de, bu sesleri dinlememdi. Bu hesapta yoktu ama, insanın içi, kendini dışına çevirmesini söyleyebiliyor. Benimkinin söyleyip durduğu şey bu mesela. Benim yörüngem, böyle yol tarifleriyle farklı olmuş oldu. Bugün kendi başına buyruk bir gezegen olabilmem de, bu sayede oldu.’
Dedi büyüyen Nil, daha önce birşey demiş olan küçük nile.
’küçük prens kadar güzel olmadı’ dedi küçük nil.
’olsun’ diyen, büyüyen nile.
Dinlenilen şey: Muse’dan ’House of the rising sun’*
(* sırasıyla, ’gözlerimi senden alamıyorum’ ve ’yükselen güneşin evinde’)