Paylaş
Dünya yine ülke ülke kapıları, pencereleri kapatmaya, sokakları boşaltmaya başladı.
Ne kadar daha sürecek bu önlemli hayat bilmiyoruz.
Dokuz aydır kör topal yaşadık onunla.
Şimdi kışı zor olacak diyorlar.
Zor olacak çünkü kış zaten evlere ve kapalı mekanlara kapanma zamanı.
Kış zaten grip olduğumuz, üşüdüğümüz ve üşüttüğümüz bir zaman. Bir tünele gireceğiz.
“İnsan ilişkide iyileşir” diye bir cümle duydum geçenlerde.
Mutluluk da, dertler de paylaşılmalı.
Yüz yüze, göz göze bakmak gibisi yok.
Maskeli de olsak, mesafeli de olsak, yan yana.
Bir kere şurası kesin, artık görüntüsüne bile dayanamadığım çenede maske, ağızda maske laubaliliğine son verme zamanı geldi.
Sen maskeni indiriyorsun, yanındaki ölüyor. Bu kadar basit.
Maskeleri burun dahil- burundanmış asıl bulaşma- takacağız, birbirimizden üç adım uzak duracağız.
Elleri de yıkayacağız. Son bir yılda bunları öğrendik. Öğrendik ama uygulamadık.
Yazın zaten, yaz geldi. Güneşte, denizde, bahçelerde kimse bizi durduramadı.
Şimdi, bu kışı, güvenle ve az kayıpla geçirmek istiyorsak, kurallara uyacağız.
Peki biz konu komşuya eve girme, arkadaşımıza gelme, anne babamıza uzak dur diyecek toplum muyuz, değiliz.
Biz ayıplar kültüründe yaşıyoruz. Hayır diyemiyoruz.
Evimiz dağınık diye bin bir kere özür diliyoruz. Sürekli bir kusura bakmayın halindeyiz.
Bu kış ‘hayır’ı öğrenme kışımız olacak.
Komşu kahveye mi gelmek istiyor? Paltoyu giyelim, balkonda içelim.
Açık havada uzak durarak. Arkadaşımız mı uğrayacak? Dışarıda maskeyle yürüyelim, göz göze sesimizi duymuş oluruz.
Anne babamız da öyle. Çok mu özledik, torun hasreti mi var? Artık balkonlarda, kapı önlerinde, parklarda kavuşacağız.
İsveçliler ‘kötü hava yoktur, yanlış kıyafet vardır’ der.
Bu kış, doğru kıyafetleri giyip, kötü havanın hakkından gelme kışı.
Kimse yoksa, kendimiz için, atkıları bereleri giyip sokağa çıkacağız.
Covid iç mekanları süpürmüş, hayatımızdan almış olabilir.
Deniz kenarları, ormanlar, parklar, sokaklar soğuk da olsalar bizimdir.
Kış da olsa, yağmur da yağsa çıkıp birbirimizin sesini duymalıyız.
Araştırmalar, insan görmemenin, eve kapanmanın depresyon sebebi olduğunu söylüyor.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım.
Birbirimizi mesafeli, açık havada görebileceğimiz yerleri düşünüp, bulalım.
Sen çayı getir, arkadaşın poğaçayı getirsin, oturup iki laf edelim.
Hangi dizileri izlediğimizi, çocukların neler yaptığını yüz yüze konuşalım.
Yarım saat bile yeter bize.
Ekran dışında insan görmeliyiz.
Tabii ki kurallar çerçevesinde.
Kurallara uymazsak, maske takmazsak, daha uzun süre çıkamayız bu sarmaldan.
Geçen Ebru, kahvemi alıp biraz erken geleceğim dedi. Bu tarafta işi varmış. Öyle sevindim ki.
Evde işlere güçlere, kitaplara, düşüncelere gömülmüştüm.
Hemen en sıkı kıyafetlerimi giydim, kahvemi aldım. Çıktım dışarı.
O bahçedeki masanın bir ucunda ben bir ucunda konuştuk.
Bir dertleştik, bir şakalaştık, bir paylaştık hafifledik. Bir çorba tarifi bile can veriyor insana bu fırtınada.
Bu hafta kışlık kalın şeyleri koyalım önümüze ve kış havasından korkmamayı öğretelim kendimize.
Hareket için de, doğayı hatırlamak için de, ucundan da olsa sosyalleşmek için de bu lazım bize.
Paylaş