Her insan kalbinde bir hasretle doğar

Bu cümleyi duyar duymaz birisi sanki elime ipekten bir kumaş bıraktı havadan.

Haberin Devamı

Kumaş ellerimde durduğu kadar, uçuyordu da.
Kalbime baktım. Hasretime baktım.
Şanslıyım, hasretimi hiçbir yerde unutmadım.
Onu başka bir hasretle karıştırmadım.
En önemlisi de, hasret duymayı hiç bırakmadım. Bu mutluluktan da önemli geldi bana.
Bu kalpteki hasret.
Artık neyse o.
Sanki içimde bir bulmaca vardı. Cevabı kalpteki hasretti. Yukarıdan aşağı onu yazdım.
Bir sürü kelime tamamlandı ardından.
Hani olur ya bazen, birdenbire otururlar içinde yer bulamayanlar.
Küçük bir çocuk bana hayatı soracak olursa, ‘kalbindeki hasrete hasret duymayı unutma’ derim artık ona.
Diğer peşinden koşulacak şeylerin hükmü yok benim için.
Simli şeyler gördüm, şekerli şeyler gördüm, bir anda doyuruveren şeyler gördüm.
Hiçbiri aradığım değildi. Bulduğumdu.
İnsanın her bulduğu da aradığı olmuyor malum.
Ha, bulduğunu aradığı sananlardan da olmadım.
Kendime hiç o kadar sağırlaşmadım.
Kalbindeki hasreti kaybedenler, onu bulabilirler.
Yeter ki, sadece onlara söylenmiş bir şifre olduğuna inansınlar.
Herkese doğduğunda söylenmiş bir şifre, bir mantra var bence.
Sen hayat kararlarını verirken, hep hatırlatıyor kendini aslında da, işte insan büyüdükçe, boy aldıkça, kalbinden de uzaklaşıveriyor kulakları ve duymaz oluyor o sesi.
O ses, o şifre fısıldayan bir şey.
Sadece sükûneti bilenler, ona sabredebilenler duyuyor onu.
İşte kaybedenlere tavsiye bu nedenle sükûnet.
Kendini başkalarında kaybetme zamanlarında yaşasak da bugün, hatırlamamız gereken bir şey var hakkımızda. Hasretimiz.
Kendinize bir köşe bulunuz.
Kendinizi elinizden tutup bir yere götürünüz.
Kendinizle bir bulaşma ayarlayınız.
Ne yapıp ediniz de, şu hasretinize bir kavuşunuz.
İnsan en çok onun sesini kaybettiğinde, o hasretten başka yere saptığında yalnız hissediyor.
Onunla birse, ondan haberdarsa, onunla yoldaşsa kimse onu yıkamıyor.
Pusulamız o.
Kuzeyimiz o. İbre onu gösteriyorsa, yol hep doğru.
O sırada yalnızsak da doğru, umutsuzsak da doğru.
Onu kaybedenler, başkalarının hasretlerinde aramasınlar onu, tek söyleyeceğim bu.
Herkesinki biriciktir çünkü.
Seninki tuhaftır, sapadır başkasına. Büyüktür, imkansızdır birine.
Çocukça ve cılızdır dışarıdan belki.
Sana kanattır ama. Yoldur. Güçtür. Ateştir. Yakıttır sana.
Sen onu doldurunca yoluna girecek hayatın.
Bu hafta, hasretini unutanların onunla buluşma haftası olsun.
Gerisi kolay.

 

Yazarın Tüm Yazıları