Hayatın bedava biletleri

Geçen sabah bir kuş senfonisine uyandım.

Haberin Devamı

Merlin uygulamamı açıp, bu hangi kuşun şarkısıymış diye bakınca, ‘büyük baştankara, çıtkuşu ve kara başlı ötleğen’in beraber söylediği çıktı ortaya.

Nasıl güzel bir konserdi size anlatamam.

Dakikalarca dinledim. Bilet alıp da bir konsere gelmiş gibiydim.

İyi ki penceremde bir akçaağaç vardı da, gün doğuşu kuş konserleri dinleyebiliyordum.

Aklıma Besteci Olivier Messiaen geldi. Çok küçük yaşlarında kuşların sesleriyle büyülenmiş.

Ornitolog (kuş bilimci) olmuş ve seslerini kaydetmiş.

Sonra onları notalara dökerek besteler yapmış. Catalogue D’oiseaux, kuş şarkılarından oluşan, 13 piyanoyla çalınmış eserden oluşuyor. Ne güzel değil mi?

Dünyanın bir canlısı başka bir canlısının müziğini kendi dilinde çalıyor.

Balinaların şarkısını beğenip söylemeye başlayan kurtlar gibi mesela. Kuşların şarkısını piyanoyla çalmak!

Haberin Devamı

O sabah, sadece hayata gelerek, bir sürü şeye bilet aldığımızı düşündüm.

Doğduğumuz an, yüzlerce olağanüstü performansa bedava bilet kazanıyoruz.

Farkında mıyız?

10 Mayıs sabahı, pencerende kuş triosu konser verecek! Gibi.

9 Haziran bebeğin ilk kez gülümseyecek, 17 Temmuz güneş denizden tupturuncu batacak,

8 Ocak’ta bir kaşık dondurmalı tatlı dilinde eriyecek, 7 Mart’ta uzun yürüyüp yağmurda o tepeye varacaksınız,

26 Eylül’de Boğaz’da Tarabya açıklarında yunuslar sıçrayacak, 15 Temmuz’da gökyüzünde yıldız kayacak, 6 Şubat’ta Cihangir’de yürürken ilk kez elini tutacak, 19 Eylül’de balkonda kahveni yudumlarken buram buram hanımeli kokusu gelecek...

14 Nisan sabah saatlerinde kahvaltı tabağına kocaman bir kelebek konacak...

5 Temmuz’da geceyarısı eve dönerken, bir evden o şarkı çalacak, Anneler Günü oğlun sana kendi yazdığı bir kartla çiçek verecek gibi... Hayata alınmış bir sürü bilet var.

Muhteşem anlar, kokular, sesler, manzaralar, dokunuşlar, sözler var. Bedava bir tomar biletle doğuyoruz çoğumuz. O biletler çekmecelerde çürümesin.

Orada olalım bir sabah kuşlar söylerken. Orada olalım o rüzgar eserken. Orada olalım o söz söylenirken, el ele tutuşurken.

Orada olalım dalgalar sahile vurduğunda, ay erken çıktığında, leylekler göç ederken. Orada olalım o tat dağılırken, ağzımıza bir şarkı yapışırken.

Haberin Devamı

Orada olalım bir çocuk bisikletin arkasından tutulmadan ilk gittiğinde. Orada olalım o kitap bittiğinde. Orada olalım yaptığımız yemeği yerken sevdiklerimiz. Orada olalım bir kedi korkmadan ellerimizi koklarken.

Biletim vardı benim buna diyelim.

Ben buna bilet almışım, doğduğum gün diyelim.

 

Yazarın Tüm Yazıları