Azalt, tekrar kullan ve dönüştür!

Yapabilirsin. Yapabiliriz. En önemlisi de yapmalıyız.

Haberin Devamı


Dünya denen bu harikalar diyarında yaşamak istiyorsak, yavrularımız da derin nefesler alsın, denizlere dalsın, ağaçlara çıksın istiyorsak, biz azalmayı öğreneceğiz.
Dünya artık bize açık açık, hayvanları bu kadar yemeyin, arabalara bu kadar binmeyin, plastikleri oraya buraya atmayın, plastiğe alternatif arayın diyor.
Ben kendi payıma düşeni yapmaya başladım bile.
Geçen hafta elektrikli küçük tuk tuk’umuza binip, evimizden sahile olan yolda çöp topladık.
Kızlarla bu sene yılbaşında birbirimize hediye almıyoruz, olan şeylerimizi değiş tokuş yapıyoruz.
Sahip olduğumuz şeyleri takas edeceğiz.
Hediye olarak yeni bir şey almayacağız.
Ayda 5 gün vegan besleneceğim.
Kırmızı eti zaten çok az yiyorum. Hem bağırsaklar, hem de dünya dinlensin. Sonrasına bakacağım.
Yeni bir şey ‘alacağıma’, yeni bir şey ‘yapıyorum’, daha eğlenceli oluyor.
Ruh, beden gibi bir kenara atmıyor yeni güzel şeyleri, içine işliyor.
Her tür alışverişi azaltınca, kendinle daha fazla zamanın oluyor.
Zaferi başka yerde arıyorsun.
Belki bir sayfa daha okuyorsun, belki biraz daha yürüyorsun, sohbet ediyorsun, oturup okul çıkışı yağmur altında çocuklarla futbol oynuyorsun. Vaktin çoğalıyor.
Aslında her şey tek bir soruyu değiştirmekle başlıyor.
‘Ne alabilirim?’ sorusunu ‘ne verebilirim?’le takas ettin mi, işin yarısı halloluyor zaten.
Biz sorularla, cevaplarla, cümlelerle hareket eden canlılarız. İçimizde dolaşan cümleleri değiştirdik mi, hayatı yaşayış şeklimiz de değişiyor.
Bir ormanda yarım saat yürümenin, bir AVM’de yarım saat yürüyüp bir şey satın almaktan daha iyi gelen bir şey olduğunu söylesem size?
Meğer bitkiler, zararlı böcekleri kovmak için bir kimyasal salıyorlarmış, biz onu nefesle içimize çektiğimizde, bağışıklık sistemimiz güçleniyormuş.
Yeşile bakmak, ruha pansumanmış.
Deniz kenarına gitmek, orada durmak bile şifaymış.
Dünya güzelliğiyle göz kamaştırıyor.
Bizi iyileştirmek, sakinleştirmek, güzelleştirmek istiyor.
Bizse, güzel bir kadının resmini karalar gibi onu çirkinleştirmeye çalışıyoruz.
Acele etmezsek ve dikkat etmezsek, çocuklar deniz kenarına gittiğinde dev plastik dalgalar vuracak üstlerine.
Dışarıda nefes almaları tehlikeli olacak. Dünya yaşanmaz bir gezegen haline gelecek.
Dün oğluma uzayla ilgili bir kitap okurken, bir satırda kalakaldım.
O çoktan uyumuştu, ben 10 kere daha okudum.
Güneş de yaşlanıyormuş ve bir gün ölecekmiş.
Hesaplamışlar, 5 milyar yıl sonra gücü çok azalınca, zaten etrafındaki o sayıp durduğumuz gezegenler (biz dahil) yok olacakmış.
10 milyar yıl sonra da kendisi sönecekmiş tümden.
Güneşin de öleceğini hiç düşünmemiştim.
Bir çılgın galakside, bir yıldız bulmuş etrafında delice dans eden güzel bir kadın dünya.
Biz üzerinde yaşama şansına erişmiş seçilmişleriz.
Dünümüz yarınımız belli.
Neden bu vakti ondan koparıp aldığımız şeylerle övünerek geçirelim?
Onu derin derin içimize çeksek ve bir sonraki yavruya mis gibi teslim etsek daha iyi
değil mi?
Başlangıç için, küçük çözümlerle okşayın dünyayı. Az tüketerek.
Hediye yerine değiş tokuşu koyarak.
Alışverişe bez çantayla giderek.
Ayda 5 gün vücudu vegan besleyip dinlendirerek.
Gördüğüm çöp benim çöpümdür deyip, dünya evinin içiymiş gibi çöp toplayarak.
Uzayın boşluğunda, tozdan da küçük birisi işkillenip duruyordu. Yiyip içip, satın aldığı şeylere bakıyordu.
Daha fazlasını istiyordu. Ve bunlar ona iyi gelmiyordu...

 

Yazarın Tüm Yazıları