Paylaş
Aynı yazıda; “...Yaklaşık 1400 metrekare alana sahip Emir Sultan Türbesi, ‘Rıfaî Dervişleri’nin dergâhıydı... Merhum Râkım Elkutlu da Rıfaî Şeyhi... Yabancı seyyâhların seyahatnâmelerinde, ‘Ağlayan Dervişlerin Dergâhı’ diye geçer bu mekân...” diye, bir not da düşmüşüm.
Aralık 2015’te, “Aralık ayı ve Uşşâk bir vefâ…” başlığını atmış ve “...Vefâ hislerim, (Dario Moreno’nun sokağına bir selam, Abidin Dino’nun EMOT’un alınlığında yaşayan desenine bir bakış yolladıktan sonra…) paragrafın içinden İzmir’li Rakım Elkutlu’yu çekip çıkarttı nedense ? Klâsik Türk Mûsıkisi’nin ‘sessiz güç’ sayılan bestekârlarındandı kendisi… Dinî ve dindışı olmak üzere, âyin, ilâhi, semâi kâr, durak, beste ve şarkı formlarında dört yüz elliye yakın eseri ulaşmış durumda elimize .... / ...İster, ‘Ne bahar kaldı, ne gül, ne de bülbül sesi var / Ne o cânân, ne bir ümmîd, ne gönül neş'esi var…’ diyen Bayatî şarkının, ‘Çekecek bence hayatın daha bilmem nesi var ?’ diye isyan eden meyanına teslim olun… İster, Nihavend şarkısında sitem edin sevdiğinize; ‘Hayal içinde akıp geçti ömrü derbederim…’ Ya da başka bir Nihavend ile gönül alın: ‘Mümkün mü unutmak güzelim neydi o akşam ? / Hülya gibi, rüya gibi bir şeydi o akşam, bir şeydi o akşam…’ Babasının ölümü üzerine, İzmir Hisar Câmii imamlığına tayin edildiğini ve ölünceye kadar bu görevini sürdürdüğünü, aynı zamanda uzun yıllar, İzmir Mûsikî Cemiyeti'nin başkanlığını da yaptığını biliyoruz...” diye tamamlamışım yazıyı.
Eylül 2018’de ise, “Mümkün mü unutmak, Rakım Elkutlu’yu ?” diye tekrar sormuş ve Doğan Hızlan “Usta”mızın, “kültür ve sanat plânlaması” üstüne yazdığı yazıya bir göndermede bulunup; “...Diyorum ki, kentin farklı semtleri ‘Adnan Saygun, Hikmet Şimşek...’ isimleri ile onurlanmışken, Bornova’daki yeni kültür merkezi de İzmir’in yetiştirdiği en büyük Klâsik Türk Müziği bestekârı olan ‘Rakım Elkutlu’nun adıyla anılsa, fenâ mı olur? İleride, orada yaşanacak “sanat geceleri’nden bahsedenler, birbirlerine ‘Nihâvend bir hayranlıkla’ dönüp de, ‘Mümkün mü unutmak güzelim, neydi o akşam?’ diye sorsalar, fenâ mı olur ?” diye de gevezelik etmişim...
Ocak 2019’a da, şu notu düşelim o zaman: “...İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Yeni Emîni’nden, İzmir adına bir ‘vefâ adımı’ bekliyor olacağım. Bu konuda, payıma düşen her türlü görevi de, aklım erdiğince seve seve üstlenmeye hazırım. ‘İzmir Tasavvuf Araştırmaları Derneği, konuya zaten sıcak bakıyor; onları da davet ederiz (Ünal Şenel Hocam bizi kırmaz). ‘Türk Mûsıkîsi Konservatuvarı’ndan güç alırız (Halil İbrahim Yüksel Hocam desteğini esirgemez). Artık, İzmir’de, bütün Türkiye’de ses getirecek bir ‘Rakım Elkutlu Beste Yarışması’ düzenlemenin zamanı geldi de geçiyor...” Eski yazılardan bir paragraf ile ışık tutalım bu dileğimizin üstüne:
“...Biliyorum ki, burada hangi eseri seçsem, bir diğeri eksik kalmış olacak ! Hiç değilse, ısrar hakkımı, ‘teslimiyetin güftenin inceliğine gizlendiği’ bir Uşşâk (aşıklar) beste için kullanayım: ‘Bahçem yine sâyende serâb olmuş efendim / Çoktan gönül aşkınla harâb olmuş efendim / Cevr-ü sitemin gayrı kitâb olmuş efendim / Çoktan gönül aşkınla harâb olmuş efendim…’ Eseri, (1946-1948 yıllarında Rakım Elkutlu ile tanışmış ve bestekârın eserlerini kendisinden meşk etmiş ve uzun yıllar İzmir Radyosunda da görev yapmış olan) Bekir Sıdkı Sezgin’in yorumuyla dinlemenizi önersem, (www.youtube.com/watch?v=ULpAoqR5UFI) bilmem çok şey mi istemiş olurum ?
Dahası, bakalım bu (herşey bitti de bir o kaldı faslından) “icat çıkartan dileğimiz”e, ilk kimden yanıt gelecek ?
Paylaş