Yeni “Emîn”imize, “beşinci” açık mektup!

Bundan sonra,
yeni bir mektup yazmaya vaktim olur mu bilemem ?

“Memleket yangın yeri”ne döndü diyenleri gördükçe,
istedim ki,
Size seçimden önce (âşıklar makamında) bir “türkü” armağan edeyim.
“Uşşâk” bir İstanbul Türküsü...
Bilirsiniz canım;

“...Yangın olur biz yangına gideriz
Düz ovada keklik gibi sekeriz
Yokuşlarda şahin gibi uçarız

Sandık sandıklar içinde çok şânımız var
Hazreti Mevlâ’ya yalvarmamız var

Beyoğlu’ndan kalktık sandık selâmet
Galata’ya vardık koptu kıyamet
Hurşit Reis sandık sana emanet

Sandık sandıklar içinde çok şânımız var
Hazreti Mevlâ’ya yalvarmamız var...”

Bu türkünün içinde,
“seçilmiş” sözcükler var; “seçilmişler” için...
“Seçmen” profilini târif eden “sözcükler” de var.

“Yangın” meselâ...
“Şehirde, söndürmeniz gereken çok yangın olduğu gibi,
hemen seçim sonrasını bekleyen ‘kundakçı’lara da dikkat etmek lâzım” diyorum.
“Madem ki, ‘Mart’ın sonu bahar” dediniz...” takıntısıyla,
“keklik gibi” sekmenizi bekleyenler var.

“Düz ovada tanırız da...” diye başlayıp, ellerini oğuşturarak,
“yokuşlardaki” performansınızı merak edenler var.

“Şimdilik ‘şânımız var...’ ; ya sonrası ?” diye soran, kronik “istemezükçüler” var.

Seçim öncesindeki “yapay sükûnet ve selâmet”in,
parti geleneğine uygun olarak, seçim sonrasında,
türkünün “...vardık koptu kıyamet” dizesine fedâ edileceğini düşünenler bile var.

Ama diğer tarafta,
Sizin için samimi dualarını esirgemeyenler;
“Hazreti Mevlâ’ya yalvaranlar” da var.

“Sandık”, temsil ettikleri sebebiyle “mukaddes”;
içinde “ahlâk” var çünkü !
Hâl böyle olunca, sanki,
“öncesi de, sonrası da, ‘...sana emanet’ diye düşünüyor;
“sessiz çoğunluk...”