Yaz sıcağında İzmir için ne söylediler

HEPSİNİ Çeşme’de güneşlenirken yakaladık. “Gönlünüzden ne koparsa” dedik.

Haberin Devamı

“Bazı İzmirliler” hakkında, “hale münasip” bir şeyler söylediler; paylaşıyoruz:
“Neden bazı İzmirliler, işini İstanbul’a taşımadığı için pişman?” diye sorduk: “Ben genç olmanın ne olduğunu biliyorum; fakat sen yaşlılığın ne olduğunu bilmiyorsun. Bir gün, sen de aynı şeyleri söylüyor olacaksın. Zaman geçip gidiyor ve bu hikâye anlatılıyor. Birçok soru sordum Karşılaştığım akıllı adamlara. Bütün cevapları henüz kimse bulamamış. Hatırlanacak günler olacak. Gözyaşı ve kahkahalarla dolu...” dedi Orson WELLES.  

                  
“Bazı İzmirlilerin bilgiye bedel ödemeyi sevmediği doğru mu?” diye sorduk: “Bilmediğini bilmeyen, sormayı bilmez aslında. İnsanı insan eden merakıdır. Noktanın üstündeki çengel, merakın markası, düşüncenin çilingiridir. Ve düşünce denen emek, sorularla yanıtların sevişmesidir... Noktanın üstündeki çengel, nâmı diğer soru işareti, işaretlerin Keloğlan’ı. Anladıkça seviyorum hınzırlığını ve korkuyorum. Ya bir dogmanın küçük kızına sevdalanıp, kayıplara karışırsa(n)?” dedi Prof. Dr. Murat TUNCAY.

Haberin Devamı

“Neden bazı İzmirliler yatırım yapmaktan kaçınıyor?” diye sorduk: “Yavaş yavaş ölürler. Aşkta veya işinde bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler. Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar. Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar. Yavaş yavaş ölürler” dedi Pablo NERUDA.


“Bunun yanında, bazı gençlerimizin de hiç zora gelemedikleri ve İstanbul’a kaçtıkları fikrine katılır mısınız?” diye sorduk: “Denizlerden / Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin. / Bilsen/Melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan / Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! / Ne sen, / Ne ben, / Ne de hüsnünde toplanan bu mesa, / Ne de alam-ı fikre bir mersa / Olan bu mai deniz, / Melâli anlamayan nesle aşina değiliz” dedi Ahmet HÂŞİM.


“Bazı İzmirlileri, siyasi dengeler açısından değerlendirir misiniz?” diye sorduk: “Hiçbir şeyde aşırıya yönelmeyin, ölçülü kalın. Çabuk dost edinmeyin, edindiklerinizi de çabuk gözden düşürmeyin. Hükmetmeyi, hükmedilmeyi inceleyerek öğrenebilirsiniz. Yurttaşlarınıza en hoşlarına gideni değil, en iyi olanı söylemelisiniz. Görünmeyenler, görünenlerden çıkar. Ölçülü ol, kendini bil ve hiçbir şeyde aşırı kaçma” dedi Atinalı  SOLON.

Haberin Devamı


“Bazı İzmirlilerin vefâsını nasıl buluyorsunuz?” diye sorduk: “İzmir’de benim ismimi verdiğiniz bir mektep var biliyorsunuz. Hani Karataş’ı geçince... Caddenin orta yerine de ismimle müsemma bir büst koymuşlar; Altında da bir sürü mehdiye... Yahu harflerin kısm-ı azâmı dökülmüş; Ne yazdığı okunmuyor; Kimi, neyi tarif ettiği belli değil! Her gün önünden valisi geçer, paşalar geçer, gazeteciler geçer, mektebin talebeleri geçer; Hiç kimse görmez mi vaziyeti? Acaba fakirin büstünün tamiratı için birkaç akçe olsun ayrılamaz mı diyorum?” dedi Midhat Paşa.


“Bazı İzmirliler sizce parasını nasıl harcıyor?” diye sorduk: “Yarın yapılacak şeyler için, güzel bir söz bulunabilseydi, kutsal ve büyük bir buluş olurdu bu... Her şey üstünde düşünmeye alıştırın kendinizi; ama gerçekte olduğu gibi düşünün, söylendiği gibi değil! Zamana karşı koymanın tek yolu vardır; o da her zaman taze ve canlı anlatımlara olanak veren genç düşünceler bulmaktır. Çocuklarınıza ders vermek istiyorsanız –bu aslında hiç de gerekli değildir- kendinizi örnek gösterin; ama sizin gibi olmaları değil, olmamaları için... Bugünün centilmeni bol parası bulunduğu için, paralı her budalanın yaptığını yapar: Üretmeden tüketir. Kazanmadıkları parayı dağıtanlar, başkalarının emeğiyle cömertlik yapanlardır...” dedi Bernard SHAW.


 

Yazarın Tüm Yazıları