Paylaş
Seçime daha çok var ama, sıradan bir arama motorunda, “tarihte bugün” sayfalarına gidin ve sadece “olaylar” başlığı altında, (doğumlara, ölümlere filân takılmadan...) bir bakın bakalım; 1 Kasım tarihinde dünyada neler olmuş? Ben her ihtimale karşı, aşağıda “uzun atlayarak bir özet” çıkarttım. Daha gerçekleşmediği için, elbette 2015 senesi ve “1 Kasım’da inşallah Türkiye tekrar seçimi yaşayacaktır / lâfı edildi” notu yok. Ama yazının sonuna kadar sabrederseniz, “neden 1 Kasım?” sorusunun yanıtına ilişkin ilginç bir “yakıştırma” bulacak ve “deli gönül neler istermiş?” anlayacaksınız.
644 - 2. Halife Hz. Ömer İbn Hattab, Medine’de sabah namazında hançerle saldırıya uğradı... / 1512 - Tavan resimleri Michelangelo tarafından 4 yılda yapılan Sistine Şapeli ilk kez halka gösterildi... / 1604 - Shakespeare’in Othello adlı eseri ilk kez Londra’da oynandı... / 1755 - Lizbon’da çok şiddetli bir deprem oldu. O deprem bir tsunami oluşturdu 90.000 kişi öldü... / 1896 - National Geographic dergisi ilk defa bir kadının çıplak göğüslerinin göründüğü fotoğraf yayımladı... / 1912 - İzmir’in ilk kulübü Karşıyaka Muaresei Bedeniye Kulübü, yani bugünkü adıyla Karşıyaka Spor Kulübü kuruldu... / 1922 - Son Osmanlı padişahı VI. Mehmet tahtını terk etti... / 1922 - 623 yıl süren Osmanlı saltanatı, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla sona erdi... / 1927 - Gazi Mustafa Kemal 2. kez cumhurbaşkanlığına seçildi... / 1928 - Lâtin Alfabesi’ne geçiş - Harf Devrimi - Arapça sayılar ve harfler kaldırıldı, Lâtin harflerinden oluşan yeni Türk Alfabesi kabul edildi... / 1939 - Yapay döllenme yoluyla dünyaya gelen ilk tavşan basına tanıtıldı... / 1956 - Macaristan, Varşova Paktı’ndan çekildiğini açıkladı... / 1959 - Kongo’da beyaz karşıtı ayaklanmalar sonrası milliyetçi lider Patrice Lumumba tutuklandı... / 1961 - Sovyetler Birliği Komünist Partisi 25. Kongresi’nde geçmişteki hataları nedeniyle suçlanan Josef Stalin’in naaşı Moskova Kızıl Meydan’daki mozoleden çıkarıldı... / 1962 - Sovyetler, Mars’a ilk roketi fırlattı... / 1967 - Rum polisi, Kıbrıs Türk toplumu liderlerinden Rauf Denktaş’ı adaya gizlice girerken yakaladı ve tutukladı... / 1982 - Ataol Behramoğlu, Asya-Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus Edebiyat Ödülü’nü kazandı... / 1990 - Halkın Emek Partisi (HEP) milletvekilleri Mehmet Ali Eren ve Mahmut Alınak, Kürtçe konuşma ve yazmanın serbest bırakılmasını istediler... / 1993 - Cumhuriyet tarihinin ilk Din Şûrası toplandı... / 1993 - Maastricht Antlaşması yürürlüğe girdi, Avrupa Birliği resmen kurulmuş oldu... / 1998 - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kuruldu... / 2001 - Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ukrayna’dan satın aldığı Varyag gemisi İstanbul Boğazı’ndan geçti... / 2008 - TRT Çocuk yayına başladı... / 2014- IŞİD’e karşı, “Kobani ve insanlık için küresel seferberlik” çağrısıyla, 1 Kasım “Dünya Kobani Günü” olarak ilan edildi...”
Biliyorsunuz, (yukarıda da sözü edilen) saltanatın kaldırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922’de kabul ettiği “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair” 308 numaralı kararname ile gerçekleşmiştir. Mustafa Kemal Paşa, saltanatın kaldırılması müzakerelerinde şunları söyler: “...Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını 6 asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir...”
Geçenlerde, ajanslar aşağıdaki satırları geçti: “...Rize’den şunu söylemek istiyorum. Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. İster kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiilî durumun, hukuki çerçevenin, anayasal olarak kesinleştirilmesidir...”
Külâhıma, “Tarih tesadüfleri sever” dedim. Pek inanmış gibi bakmadı...
Paylaş