Paylaş
Sonra harita üzerinde bütün kritik kavşaklar işaretlenir. Ardından can alıcı caddeler, dar sokaklar, zor dönüşler, birer birer trafiğin biriktiği noktalar keşfedilir. Yoğunluğun yaşandığı saatler özellikle kollanır. Meteoroloji’nin, “Yağmur yağacak” dediği günlere kadar beklenir. Çöp toplama faaliyetleri sıklaştırılır. Güzergâh üzerine anlamsız tabelalar, ne yaptığını bilmeyen işaret ve işaretçiler yerleştirilir.
Yetmez! Belediye otobüslerine, “Duraklara yanaşmadan yolcu alın” talimâtı verilir. Bütün bunlardan sonra 2 şeritli geliş-gidişe açık bir yol kaldıysa eğer ve varsa (ki, mutlaka vardır) daralmış yollara park eden ehl-i keyf sürücülere, hattâ bu kargaşada “ekmek almak için ikinci sıraya geçici olarak park edebilen” edepsizlere hiç ilişilmemesi için trafik ekiplerine ricada bulunulur. Hazırlıklar tamamdır ve bir parmak şıklatmasıyla yukarıda bahsettiğim bütün noktalarda “eşzamanlı olarak “kazı çalışması” başlatılır. Baş köşeye de bir tabela yerleştirilir: “İZSU çalışmasıdır, verdiğimiz rahatsızlık için özür dileriz.”
Açıkcası ben sistemin tümüyle böyle işlediğini düşünüyorum. Kimse ayıplamasın! Bir kentin, bir semtin sokakları, o mahallenin sakinlerine başka türlü “zehir edilemez” çünkü... Bu ancak ve ancak çok ince ve emek verilmiş bir plânlamayla mümkün olabilir. Ancak kalabalık bir ekip tarafından başarılabilir. Son haftalarda (?!) Bornova, İzyuva, Profesörler Sitesi ve EVKA 3’te yapıldığı gibi...
TDK “etken” için, “etki eden, müessir, faktör”; “edilgen” için, “pasif, yapılan işten etkilenen” karşılığını vermiş. Evlerin, lokantaların, ibadethanelerin, sağlık kurumlarının, aldığınız balığı (temizleyip de) yıkayamadan veren marketlerin, bin–bin 500 kişilik okulların “3-4 gün susuz kalması” çizdiğim resmin içinde yok bile... Vatandaşın hali bundan ibaret!
Paylaş