Paylaş
Etkinliğin “fikrî altyapısı”, en az “yöre, tür, ışık, desen ve müzik seçkisi”ndeki isabet ve “koreografi ustalığı” kadar önemsendiği için, (program kitapçığındaki) “perde arkasında kalanları anlatan satırlar”ı, kelimesine dokunmadan paylaşmakla yetineceğim... “Gönlü, yüreği rahatlatan, ferahlatan” bir geceydi diyeceğim.
“...’Yetişkinler Halk Oyunları Toplulukları’, geleneğe ve sanata tutunmanın gerekliliğine inanmış; ‘bir orman gibi kardeşçe yaşamak’ için, dansı kendine yol edinmiş bireylerden oluşmaktadır. Toplulukların ortak amacı; ‘deneyimlerle olgunlaşmış hayatı’ paylaşmaktır. Anadolu insanının toplumsal belleğinde taşıdığı, iyiliğe yönelik hayat görüşünü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan yüksek değerdeki geleneksel bilinci, dans yoluyla kitlelere duyurmaktır.
Yetişkinlik; sosyal statü ve ekonomik düzey beklentilerinin sonlandığı, öze dönük gerçeklerin öneminin farkına varıldığı bir dönemdir. Bu yaş döneminde sergilenecek sunularda, zamana direnen bedenin, her yaşta eğitilebileceğinin gösterilmesi hedeflenmiştir. Sahnede öncelik, birlikte dans etmenin keyfini göstermektir. Mutluluğun, dansın sunulmasında değil, dansın oynanmasında olduğu mesajı verilmeye çalışılacaktır.
Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikîsi Konservatuvarı Türk Halk Oyunları Bölümü ve Ege Üniversitesi Mezunlar Derneği, ulu önder Atatürk’ü örnek alarak, geleneksel dans çalışmalarını evrensel bir boyutta yürütürken, oluşturduğu sosyal sorumluluk projeleri ile halk kültürü çalışmalarının sivil toplum kuruluşlarında yaygınlaşmasına öncülük yapmaktadır.
Bu düşünce ile, 1992 yılından bu yana, ‘Yetişkinler Halk Oyunları Toplulukları’na liderlik yaparak, gösteriler düzenlemektedir. Bu yıl, EGE KÜLTÜR DERNEĞİ (2016) bünyesinde toplanarak güç birliği oluşturan, ANADOLU KADINLARI TOPLULUĞU (1993), EFE’NDİLER TOPLULUĞU (2008), HANIMEFE’NDİLER TOPLULUĞU (2012) ve EÜ PERSONELİ ÇALIŞANLARI TOPLULUĞU (2011) çalışmalarını sergileyecektir.
Yoğun çalışmalar, hem sabrımızı, hem dayanıklılığımızı zorlamıştır. Ancak, geçmişin deneyimlerini bilmeyen bir toplumun, geleceğe sağlam adımlarla yürümesinin mümkün olamayacağının bilincinde olan biz yetişkinlerin, halk oyunları altında birlik olmanın, dirlik olmanın, dik durmanın önemine dair edindiğimiz kazanımlarla, yetişenlere kültürel yol göstermemiz, aydınlık günlere çok daha kolay ulaşmamızı sağlayacaktır...”
“Kelimesine dokunmadım” ama, bu metnin içinden bazı cümleleri “cımbızlama hakkı”mı da kullanmak istiyorum:
“...Deneyimlerle olgunlaşmış hayatı paylaşmak”tan bahsetmek, işin püf noktası... “Anadolu insanının toplumsal belleğinde taşıdığı, iyiliğe yönelik hayat görüşü”nden dem vurmak ise, açıkça, neleri kaybettiğimizi vurgulamak elbette... “Geleneğe ve sanata tutunmanın gerekliliğine inanmış” olmayı; “bir orman gibi kardeşçe yaşamak” öngörüsüne bağlamak, bir “olmazsa olmaz”ın altını çizmek... “Öze dönük gerçeklerin öneminin farkına varabilen yetişkinleri”, yükselen madde dünyasına teslim olmamaya davet ederek tazelemek; işin iddiası... Nihayet, ilk Kültür Bakanımız Prof. Talat Halman’ın bir vakitler, “gözden kaçan bir ayrıntı” olarak hatırlattığı, “dünya üzerinde başka hiçbir lider”in sarf etmediği, "Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür" farkındalık ve idealini, geleneksel bilinç ile buluşturmak... Demem o ki, “sahnede sadece dans ettiler” sanıyorsanız; çok yanılırsınız...
Başta, Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Türk Halk Oyunları Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öcal Özbilgin olmak üzere, “geceye fikri değen, eli değen, gönül veren, omuz veren” herkese şükranlarımı sunuyorum.
Paylaş