Portakal kasasının siyaseten tercümesi

Pazar akşamı, Sayın Başbakanın “geleneksel balkon konuşması”nı saat 22.00’de yapacağı, kurumsal bir düzen içinde medyaya açıklandı.

Haberin Devamı

 CHP’nin çok bilmiş kurmayları ise (bir önceki sandıkta oy bile kullandıramadıkları) genel başkanlarını, saat 21.52’de kameraların önüne çıkarttılar ki, konuşması rahatça kesilebilsin. AKP’nin genel merkez binası, (bence de olması gerektiği şekilde) Kızıl Meydan ayarında, Beyaz Saray havasında donatılmıştı; ışıklar, müzik, bayraklar vs... Sanki Papa Hazretleri konuşacakmış, ya da Charles Diana’yı öpecekmiş gibi özenli bir hazırlık. Yaklaşık aynı dakikalarda, CHP Genel Başkanı da basamakların önündeki konuşma mahalline yanaştı. Heyhat, oraya sürüklenerek getirilmiş seyyar ve uyduruk kürsü epeyce yukarıdaydı ve (bencileyin fidan boylu olduğundan) yere düşmüş aşure kasesini andıran mikrofon kalabalığı arasından, sadece pırıl pırıl başı görünüyordu Kılıçdaroğlu’nun... Skandal, ana muhalefet liderinin ayağının altına bir portakal kasası konularak, “halkçı” bir çözümle önlendi. Üstüne bir de sormazlar mı, “İzmir’de (bile) neden kaybettik acaba?” diye... İlahi, bunu bilemeyecek ne var? Cevabı basit; “bütün ufkunuz portakal kasasından ibaret” olduğu için! 

Haberin Devamı

 Eski bir kına hikâyesi                

 2004’te yazdığım bir yazıdan alıntı yapmaktan utanıyorum, ama sebep olanlar utanmadığı için, yüzüm kızarmıyor bile... Özetle şöyle demişim:

Lythraceae familyasından çalımsı bir bitki olan “Lawsonia inermis” için çeşitli kaynaklar, “Ayrık dallı, beyazımsı kabuklu, karşıt yapraklı bir ağaççık” diyor ve devam ediyorlar; “Sivri uçlu ve esmer yeşil renkli yaprakları, zamanla yani yaşlandıkça dikenleşir. Güzel kömeç şeklindeki çiçekleri keskin kokuludur. Anayurdu Arabistan olan bu ağaç hemen hemen bütün Doğuda yetiştirilir. Kuzeydoğu Afrika kökenli olduğu da söylenen bu bitki, Kuzey Afrika, Hindistan ve Sri Lanka’da günümüzde de yaygın biçimde yetiştirilmektedir. Boyar maddeler ve tanen içeren yaprakları kurutulup öğütülerek toz haline getirilir; doğulular bununla saç, sakal ve tırnaklarını boyarlar. Toz kına hamur haline getirildikten sonra, parmaklara veya avuçlara konularak ince bezle sarılır, sabaha kadar beklenir. Bu suretle ellerde güzel, koyu kızıl bir renk oluşur. Ağarmış saçlara da sürülerek, kızıl kumral bir renk verilir. Pek bilinmemekle beraber, ağızdan ishal kesici ve solucan düşürücü olarak da yararlanılır. Bu vesileyle, mevcut siyasi haritanın oluşumunda emeği geçen herkese selam ederim. Unutmadan, kamuoyu, uygulama sonucunu göremeyecek olsa da en iyisi, “Halis Medine Kınası” yazan küçük paketlerde satılır...

Haberin Devamı

Kendini doğrulayan kehanet

 İzmir’deki etkinliklerde, mekân olarak hep Havagazı Fabrikasını seçti CHP. Basın toplantıları, tanıtımlar, buluşmalar ve gövde gösterileri için... Bizim “Kültür, Bilim, Yönetim Platformu” maskaralığı bile aynı adreste başlamıştı. Meğer, “adıyla müsemma”, kendini doğrulayan kehanete bir ev sahipliği yaparmış garibim; dört duvar işte nereden bilecek? Zaten lastik de aynı adreste patlamadı mı? Meşhur fıkradır: Almanlar, yıldırım harbiyle Polonya’ya girmişler. Nazi subayı, karargâh olarak yerleştikleri evin sahibine tuvaletin yerini sormuş. Adamcağız da bahçenin köşesinde duran barakayı işaret etmiş. Söylene söylene giden general, söylene söylene geri gelmiş: “Bu ne rezalet” demiş, Koca bir malikâne yapmışsınız, tuvalet neden binanın dışında? Bu ne pislik? Bu nasıl organizasyon becerisi?” Polonyalı gayet sakin cevap vermiş: “Bağıracak bir şey yok, Herr General. Senin memleketindeki organizasyon, benim memleketimde olsaydı, şimdi ben senin tuvaletine yapıyor olurdum...”

Haberin Devamı

Özetle, birilerinin artık şunu anlaması gerekiyor: Söz konusu “organizasyon becerisi” ise, gerisi CHP’nin “Havagazı Fabrikası”dır. Yazık, ama teferruat böyle...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları