Pazartesinin şarkısı

SEÇİM yasakları varken oturacaksın bilgisayarın başına, oy vermenin başladığı saatlerde yazıyı gazeteye göndereceksin.

Haberin Devamı

Yazdıkların okuyucu ile buluştuğunda dünya çoktan bir kere daha dönmüş olacak. Bu kadar bilinmezin içinde “suya sabuna dokunmadan” ne yazacaksın? İşte “alaturka” böyle zamanlar için de “derde devâ”dır. Çünkü şarkılardan da, dinleyen ancak “nasibi kadar” alır, senin fazladan bir kelâm etmen gerekmez.

O halde, “Pazartesinin Şarkısı” olarak herkes aşağıdakilerden beğendiğini seçsin.

***

Bazılarına Şekerci Cemil Bey’in Uşşâk eseri şifâ verecektir:

“Nâ-ümîd-i aşka doktor var mı tıbbın çâresi?

Neyle ârâm eyler uşşâkın dil-i âvâresi

Hançeremden çek cehennem taşını beyhûdedir

Hançer-i ebrûy-i dildârın ciğerde yâresi.”

***

Bazıları Muzaffer İlkar’ın, güftesi Rifat Ayaydın’a ait Sûznak’ı ile hallenecekler:

“Gülüp geçtin ben ağlarken, şimdi sitemin niye?

Yalvarırdım senelerce,dinle ruhumu diye

Haberin Devamı

Beyhûdedir bu dönüşün, seni gömdüm mâziye

Yalvarırdım senelerce, dinle ruhumu diye.”

***

Kimileri muhakkak Bîmen Şen’in...

“Yüzüm şen hatıram şen meclisim şen mevkiim gülşen

Dilim şen hemrevim şen hem serim şen hemdemim ruşen

Nasıl şen olmasın gönlüm bu bezm-i iyş-u işrette?

İçen şen, söyleyen şen dinleyen şen, yar-ü ağyar şen” diye seslenen Kürdîlihicazkâr şâheseri ile güne başlayacak.

***

Tanburî Faize Ergin’in Acemaşîrân şarkısı ise dertli uyananlara münasip düşecektir:

“Kime hâlim diyeyim, kime feryâd edeyim?

Kime rüsvây olayım, kime şekvâ edeyim?

Kime bu dağ-ı derûnum kime ifhâm edeyim?

Gülerek gel güleyim kendim(i) handân bileyim.”

***

Öte yandan, Lavtacı Ovrik’in Hicazkâr’ının sahipsiz kalacağını hiç sanmıyorum:

“Mestim bu gece sen de bana mest olarak gel

Peymâne-i şevkim gibi sevda dolarak gel

Bilsen ne kadar döktü firakınla gözüm yaş

Ey şûh, şu solan rûyimi gör de solarak gel.”

***

Israrla “Acemkürdî” diyenler, Muallim İsmail Hakkı Bey’in...

“Gönlüm yine ol şûh-i sitemkâre mi kaldı?

Bî-çâre gönül sen gibi gaddâre mi kaldı?

Bin ye’s-ü meşakkatle benim geçmede ömrüm

Hep cevr-ü cefâ âşık-ı gam-hâre mi kaldı” diye isyan eden Yürük Semai ile yetinecek.

***

“Mâhûr” tutkunları ise Üstâd Münîr Nûrettin’in Câhit Sıtkı Tarancı’dan bestelediği şarkıyı mırıldanacaklardır herhalde...

Haberin Devamı

“Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur

Âh! Aklımdan ölümüm geçer / Sonra bu bahçe, bu kuş, bu nûr

Ve gönül Tanrısına der ki; Pervâm yok verdiğin elemden

Her mîhnet kabulüm / Yeter ki gün eksilmesin penceremden.”

Yerim kalmadığı için, bugün bahsedemediğim bir-iki beste daha var. “Hicazkâr” mı, “Şehnâz” mı, tam bilemedim? Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldıysa eğer onu da 9 Temmuz sabahı yazarız.

 

Yazarın Tüm Yazıları