Paylaş
Yazdıkların okuyucu ile buluştuğunda dünya çoktan bir kere daha dönmüş olacak. Bu kadar bilinmezin içinde “suya sabuna dokunmadan” ne yazacaksın? İşte “alaturka” böyle zamanlar için de “derde devâ”dır. Çünkü şarkılardan da, dinleyen ancak “nasibi kadar” alır, senin fazladan bir kelâm etmen gerekmez.
O halde, “Pazartesinin Şarkısı” olarak herkes aşağıdakilerden beğendiğini seçsin.
***
Bazılarına Şekerci Cemil Bey’in Uşşâk eseri şifâ verecektir:
“Nâ-ümîd-i aşka doktor var mı tıbbın çâresi?
Neyle ârâm eyler uşşâkın dil-i âvâresi
Hançeremden çek cehennem taşını beyhûdedir
Hançer-i ebrûy-i dildârın ciğerde yâresi.”
***
Bazıları Muzaffer İlkar’ın, güftesi Rifat Ayaydın’a ait Sûznak’ı ile hallenecekler:
“Gülüp geçtin ben ağlarken, şimdi sitemin niye?
Yalvarırdım senelerce,dinle ruhumu diye
Beyhûdedir bu dönüşün, seni gömdüm mâziye
Yalvarırdım senelerce, dinle ruhumu diye.”
***
Kimileri muhakkak Bîmen Şen’in...
“Yüzüm şen hatıram şen meclisim şen mevkiim gülşen
Dilim şen hemrevim şen hem serim şen hemdemim ruşen
Nasıl şen olmasın gönlüm bu bezm-i iyş-u işrette?
İçen şen, söyleyen şen dinleyen şen, yar-ü ağyar şen” diye seslenen Kürdîlihicazkâr şâheseri ile güne başlayacak.
***
Tanburî Faize Ergin’in Acemaşîrân şarkısı ise dertli uyananlara münasip düşecektir:
“Kime hâlim diyeyim, kime feryâd edeyim?
Kime rüsvây olayım, kime şekvâ edeyim?
Kime bu dağ-ı derûnum kime ifhâm edeyim?
Gülerek gel güleyim kendim(i) handân bileyim.”
***
Öte yandan, Lavtacı Ovrik’in Hicazkâr’ının sahipsiz kalacağını hiç sanmıyorum:
“Mestim bu gece sen de bana mest olarak gel
Peymâne-i şevkim gibi sevda dolarak gel
Bilsen ne kadar döktü firakınla gözüm yaş
Ey şûh, şu solan rûyimi gör de solarak gel.”
***
Israrla “Acemkürdî” diyenler, Muallim İsmail Hakkı Bey’in...
“Gönlüm yine ol şûh-i sitemkâre mi kaldı?
Bî-çâre gönül sen gibi gaddâre mi kaldı?
Bin ye’s-ü meşakkatle benim geçmede ömrüm
Hep cevr-ü cefâ âşık-ı gam-hâre mi kaldı” diye isyan eden Yürük Semai ile yetinecek.
***
“Mâhûr” tutkunları ise Üstâd Münîr Nûrettin’in Câhit Sıtkı Tarancı’dan bestelediği şarkıyı mırıldanacaklardır herhalde...
“Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur
Âh! Aklımdan ölümüm geçer / Sonra bu bahçe, bu kuş, bu nûr
Ve gönül Tanrısına der ki; Pervâm yok verdiğin elemden
Her mîhnet kabulüm / Yeter ki gün eksilmesin penceremden.”
Yerim kalmadığı için, bugün bahsedemediğim bir-iki beste daha var. “Hicazkâr” mı, “Şehnâz” mı, tam bilemedim? Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldıysa eğer onu da 9 Temmuz sabahı yazarız.
Paylaş