Paylaş
Merdivenlerde kanatsız uçuşlar sıradan sayılıyor. Arabaları, (bırakın yokuşları) düz yolda bile zaptedemiyor İzmirli sürücüler. Ama, çok da yüklenmemek lâzım. Çünkü aslına bakarsanız, bu “şakulî hareket”in kendini bilmezliğinde, tek muhatap İzmir değil ! Sadece İzmir ile sınırlı değil, başımızdaki “Yerçekimi Kanunu” sıkıntısı !
Aliağa’da da, minibüslerin kalktığı alandaki tente çöktü; kardan… / Kardan… Manisa’da okul kantininin çatısı çöktü… / Bakın İstanbul Ataköy’de, “üzerindeki karın, yerçekimi ile olan flörtüne dayanamayan tente”, cenaze namazı kılanların üzerine çöktü; Sarıyer’de, pazarın çatısı çöktü… / Konya’nın Seydişehir ilçesinde bir kursun ve iş yerlerinin önünde bulunan tente çöktü, karın ağırlığına dayanamayarak… / Isparta’nın Yalvaç ilçesinde seraların çatısı çöktü; biriken kar yığınının ağırlığını taşıyamayarak… / Sakarya’da, Erenler İlçe Stadı’ndaki tribünlerinin çatısı, Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı Küçük Fındık Yaylası’nda ise bakkal dükkanı olarak kullanılan bir barakanın çatısı çöktü; aynı sebepten… / Bartın’da 2 katlı ahşap binanın bir bölümü kardan çöktü… / Bolu Çakmaklar Çamlığı üzerindeki bir Düğün Salonu, çatısındaki kar yüküne dayanamadı; çöktü… / Bursa’nın Karacabey ilçesinde, kar sebebiyle bir damın çatısı çökerken, 15 büyük baş hayvan telef oldu… / “Cenaze namazı”ndaki çöküşün “uhrevî utancı”nı saymazsak, bu çöküş haberlerinin belki de en tuhafı, en teknik ve en “dünyevî” olanı, yine İstanbul’dan geldi: İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Maslak Kampüsü’nde yer alan 4 bin kişilik İTÜ stadyumunun çatısı da, tribünlerin bir bölümüyle birlikte, yoğun kar yağışı sebebiyle biriken karın ağırlığını taşıyamadığı için çöktü… Bunların hepsi son 1 hafta içinde yaşandı. Sadece Konya’da, kar sebebiyle son 4 günde 19 fabrikanın çatısı çöktü. Arşivler taransa, geçen kışlardan ne haberler çıkar. Çıplak gözle hatırladığım, iki sene evvel de Beylik pazarının çatısı çökmüştü meselâ… Aynı yıl, Hakkâri’de yeni hizmete giren buz pistinin çatısı biriken kar nedeniyle çökmüştü… Aklınıza bir şey gelmesin; “Memleketin çatısı çöküyor” derken bunları kastediyorum işte !
Bütün bunlar neden oluyor ? Neden olacak ? “Yerçekimi Kanunu” yüzünden ! Bu kanunu vakt-i zamanında kim çıkarttı acaba ? Ben şahsen, (sadece hukuk değil, tarih de bilmeyen bazı parlamenterlerimiz, tek parti döneminin, partili Cumhurbaşkanı ile, teklifteki, ‘siyasi kimliği de olan, seçim kazanmış ve aslında -partiler üstü- olması gereken çok partili dönemin -partili- Cumhurbaşkanı’na ait yetkilerin eşdeğerliğini yutturmaya çalışıyor olsalar bile…) CHP’den şüpheleniyorum !
Göz ucuyla TV’ye bakarken, dedim ki; “bir mektup yazsam… Şemsi Belli’nin yıllar önce söylediği, ‘…Şavata’tan Angara’ya ses getmiir / Biz getmeğe guvvatımız hiç yetmiir / …Yerin, yurdun adresesin bilmirem / …Angara’da: Anayasso! / Ellerinden öpiy Hasso / Yap bize de iltimaso / Bu işin mümkini yoh mi hooy baboov?” şiirinden esin alarak, hazır fırsat, memleketin ayağına kadar gelmişken, Anayasa’ya bir madde eklenmesini istesem…”
Açıkça anlaşılıyor ki, bu yerçekimi kanunu her zaman faydalı değil ! Başına buyruk ! Tuttuğunu indiriyor yere... Her kış böyle. Huylu huyundan vazgeçecek gibi de değil. Mülkiyeli ve Mümtaz Hoca’nın talebesi fıtratımla, diğer değişikliklere aklım ermez. “Ama asıl ihtiyaçtan Ankara’yı haberdar edebilirim” diye düşündüm. Yeni Anayasa’da, Cumhurbaşkanına, “yerçekimi kanununu, gerekçesiz lağvetme yetkisi verilse…” nasıl olur ? Bu maddeye gerekçe yazmak da kolay: “…Kürek ve süpürge sapı henüz icat edilmediğine göre; Allah’ın verdiği aklı ve ilmi yok saymakta, bu cihetle, takdiri karşısında sadece sessiz ve suskun kalmakta ve dahi mühendislik hesaplarına kulak asmayarak kendimizi sakınmamakta ısrar edeceğimiz anlaşıldığından…” diyeceğiz kısaca.
Paylaş