KSK'de kabahat, sadece su atanda mı?

Haberin Devamı

DÖRTLÜ finalde, ikinciliğe son anda razı olan KSK’ye gönül verenlerin ağzını bıçak açmıyor. Bunun yanında bir de “ağzı olan konuşuyor” grubu var. Ayağa gelen fırsatı tepme halini, sadece bir “kendini bilmezin sahaya attığı su şişesine bağlayanlar”ı kastediyorum. Kopartılan gürültüden, kendi sesini bile duyamaz halde koca camia... Kızanlar olacak ama gelin, eğri oturup doğru konuşalım.

Ufuk Sarıca ve oyuncuları, (her şeye rağmen ve kim ne derse desin...) yeşil-kırmızı renklere, eşsiz bir armağan verdi. “İkinciyi kimse hatırlamaz” kuralını görmezden gelirsek, “az zamanda çok büyük işler” yapılmıştır; ben kendi adıma, “varolun” diyorum. Öte yandan, 17 sayılık farkın kapanmasını, sadece konsantrasyon bozulması ile açıklamak, spor bilimi ile ne ölçüde bağdaşır onu bilemem, ama talihsiz yenilginin perde arkasını gizlemek için, iyi bir vitrin süsü olarak kullanıldığı kesin. Hedef saptırıp, gerçek sebeplerin konuşulması engelleniyor.

Haberin Devamı

Birincisi; “bu şişeyi atan Karşıyakalı olamaz” kandırmacası, farkındalık bahsinden sınıfta kalmak anlamına gelir ki, bu kıvırma huyundan artık vazgeçmek gerekiyor. Çünkü, bu rezilliğin baş aktörü, içimizden biri... İkincisi; bu “gerizekâlı”yı, bulup ortaya çıkartmamak, teşhir etmemek, cezalandırmamak, dolaylı olarak, kıvırmayı da aşıp kabullenmek, saklamak ve arka çıkmak oluyor ki, bu tavır KSK’ye, faciayı görmezden gelerek, “fair play” adına tarihe geçebileceği önemli bir fırsatı da ıskalatmıştır.

Nihayet sonuncusu, bu kayıptan en az sorumlu olanların basketbol şubesi, basketbolcular ve hocaları olduğunu söylemeye kimsenin yanaşmaması talihsizliğidir. Neden böyledir? Çünkü, “karadelik halindeki futbol şubesi”, sonu belli olmayan bir macera uğruna, başta basketbol ve voleybol takımlarının, gelecek 1-2 yıllık ödenekleri olmak üzere, kulübün bütün mali kaynaklarını tüketmiştir; tüketmeye de devam etmektedir. Bunlar, fısıltı gazetesinde konuşulanlar, hattâ basketbolcuların primlerine varıncaya kadar hatırı sayılır bir paranın futbol takımı için çar-çur edildiği yönünde. Kimsenin ağzı torba değil ki, büzesin... Kulüpten, resmi, sorumlu, şeffaf ve doyurucu bir açıklama yapılmazsa, boş kalan zemini anında dedikodu doldurur elbet. Birkaç transfer, basketbol takımını hem içeride hem de dışarıda uçurmaya yetecekti oysa...

Haberin Devamı

Bu nasıl bir “yönetememe resmi”dir ki, bir yanda, (tek sezonda ulaşılmış) Avrupa çapında, kucağımıza kadar gelmiş hak edilmiş bir başarı öyküsü ve gurur fırsatına sırtını döner. Öbür yanda, geçmişinde hatırı sayılır bir sportif başarı bulunmayan ve senelerdir her sezona şampiyonluk parolasıyla başlayıp, Play-Off’a kalmayı başarı sayan bir kabak tadı bıkkınlığını aynı yüzle pazarlar. Şimdi söyler misiniz, kabahat sadece suyu atanda mı?

Bu işe Kerem Görsev ne derdi acaba?

30 Nisan ‘Dünya Caz Günü’ydü... Efsane müzisyenler ile İstanbul’da kutlandı. Üzerinden sadece 1 gün geçti... 1 Mayıs caz’lı değil gaz’lıydı ne yazık ki... Bütün dünya ikisini de naklen izledi.

Haberin Devamı

Sosyal medyadan bir isyan

Kırmızı ışıkta ikinci araç olarak beklerken, yanan sarı ışığı korna çalınması için komut sanan... Kırmızı ışıkta ilk araç olarak beklerken yanan sarı ışığa, yeşil ışığa ve devamındaki 20’den aşağı sayan sayılara görmeden bakan kişi; Allah seni bildiği gibi yapsın; E mi?”

 

Yazarın Tüm Yazıları