Paylaş
KARŞIYAKA Opera ve Tiyatro Sahnesi özel bir misafir ağırlayacak haftaya bugün... 25 Şubat Pazartesi akşamı saat 20.00’de, Ödüllü Genç Piyanistler Resital Dizisi kapsamında, “Başar Can Kıvrak Piyano Resitali” var.
Bu genç piyanisti “özel” yapan, müzikteki “ruh genetiği”nin birkaç kuşak sonra dorukla buluşması belki de... Bu “ince ayrıntı”dan başka bir yazıda bahsedebilmeyi umuyorum. Gecenin repertuvarı, “âşina lezzetler” sunmak üzere hazırlanmış; “Beethoven Piyano Sonatı Op. 81a, Brahms 4 Piyano Parçası Op. 119, Schumann Piyano Sonatı No. 3 ve Szymanowski Çeşitlemeler’den oluşan gösterişli bir fener alayı...”
Sanatçıyı “atipik bir biyografi” ile anlatabilmek için kendisiyle önceki yıllarda (örneğin soprano Pervin Çakar tarafından) yapılmış mülâkatlardan da yararlandım. Kıvrak’ı anlatan satırlara göz atınca anlıyoruz ki, tahmin edilebileceği gibi bugünlere kolay gelinmemiş. “Ben piyano çalacağım... Bana piyano çalmayı öğret” dediği zamanlar da olmuş, evdeki piyanonun kapağını bantlayıp, “Bu piyanoya asla elimi sürmeyeceğim” diye akışı reddettiği günler de... Ama “yol”a saygı duyan bütün gerçek sanatçılar gibi onun da hayatında kırılma anları var. “Takıntı”larını hep kazanca çevirmeyi başarmış. Bir gün, (idmansız geçen uzun bir dönemden sonra) Chopin’in Op.10 No.12 do minör, nâm-ı diğer “İhtilal” etüdüne takmış kafasını... “Çalacağım ben bunu” diye inatlaşmış eserle. Dönülen ilk “mental kavşak” bu galiba...
Yine yıllar öncesine gidiyoruz... 2002’de İstanbul’da düzenlenen 1. Uluslararası Ferdi Statzer Piyano Yarışması’ndayız. Kendi deyişiyle, “Bir şekilde final. Hem de 29 Ekim günü. Birinci 30 yaşında, ikinci 28, üçüncü olan ben de 16... Finalde yarışan tek Türk piyanisttim...” O gün üçüncü olan Başar Can Kıvrak adını yarışma izleyicileri belki ilk kez duyuyordu ama gösterdiği performans, dinleyenler arasındaki “usta”lara yetecekti ve içlerinden biri hiç sakınmadan şunları söyleyecekti: “Beethoven’in ‘Do Minör Üçüncü Piyano Konçertosu’nu dinlerken, teknik gösteriden çok, ne çaldığını iyi anlamış, nüansları öne çıkaran, müzikal fikir değişimlerini iyi vurgulayan bir yorum izledik. Beethoven’in kişiliğindeki gerilimleri en iyi yansıttığı kabul edilen konçertonun ilk bölümündeki kadansta ortaya koyduğu dramatik etkiyi, ikinci bölümdeki arp tınısına yaklaşan arpejler ve sonrasındaki piyanonun o günkü imkânlarını ortaya koyan süslemelerde çok başarılıydı.”
“Peki ya gelecek?” diye sorulduğunda, “Küçük olan dünya değil aslında! Dünyayı nasıl daralttığına bağlı” diyor... Verdiği mütevazı görünen iddialı yanıt, aslında güçlü bir farkındalık içeriyor. Bu bilinç ve ideali önemsiyorum. Çünkü cümlesini şöyle tamamlıyor genç sanatçı: “İyi bir müzisyen olmaya çalışıyorum. Çok fazla vasfın birleşiminden oluşuyor bu kavram. İşte ben de bu vasıflara sahip olmaya çalışıyorum, umarım gerçekleşir...”
Çok değil birkaç yıl sonra, böyle yetenekli bir piyanistin ismini daha büyük salonlarda, daha büyük manşetlerde gördüğünüzde şaşırmamak, hayıflanmamak ve “Ben İzmir’de dinlemiştim” deme ayrıcalığını kimseye kaptırmamak için salonda yer bulmaya çalışmanızı öneriyorum...
KİMDİR?
2008 yılında girdiği Moskova Çaykovski Devlet Konservatuvarı’nı 2012 Mayıs’ta Elisso Virsaladze’nin sınıfında en yüksek dereceyle (kırmızı diploma) bitiren Başar Can Kıvrak, eğitim hayatı boyunca çeşitli ulusal ve uluslararası yarışmalarda ödüller kazanan bir piyanisttir. Kıvrak, orta öğrenimini Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde tamamladı. 10 yaşından itibaren iki yıl Ozan Bilen ile piyano çalıştı. 2000-2001 yıllarında Emre Şen’le çalışmalarının ardından 2001-2002 Öğretim yılında Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Lisesi’nin sınavını kazanarak Namık Sultanov’un piyano sınıfına kabul edildi. Bir dönem sonra Gülnara Aziz’in öğrencisi oldu. 2004’te girdiği Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Piyano Bölümü’nden Gülnara Aziz’in öğrencisi olarak 2008’de mezun oldu. 2002 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen 1. Uluslararası Ferdi Statzer Piyano Yarışması’nda üçüncülük ödülü, 2004 Aralık’ta “Yamaha Bursu” ve 2005 Nisan’da Sofya’da düzenlenen 2. Uluslararası Genç Virtüözler Piyano Yarışması’nda “Grand Prix” (Büyük ödül) kazandı. 2005 Ağustos’ta Devlet Sanatçısı Gülsin Onay’la çalıştı ve Bodrum-Gümüşlük Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nde konser verdi. Hacettepe, Cumhurbaşkanlığı, Çukurova Devlet, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Bilkent Gençlik ve Bilkent senfoni orkestralarıyla solist olarak konserler verdi. 2012 Mayıs’ta Ruşen Güneş’le beraber bir oda müziği topluluğu kurdu. Yurtiçi ve yurtdışında solo ve oda müziği alanlarında konserler veren Başar Can Kıvrak halen Elisso Virsaladze ile Moskova Çaykovski Konservatuvarı’nda doktora eğitimini sürdürüyor.
Paylaş