Paylaş
Kaçmasın diye bileğimize bağlarlardı. O yıllarda, daha “elden uçurulan fırsatların sembolü” olacağını bilmezdik. “Uçan Halı” ise 1001 Gece Masalları’nın, varlığına “hayret saklanmış” vazgeçilmeziydi. “Uçan Araba”ya gelince... Fantastik bir müzikaldi, “Chitty Chitty Bang Bang”. 1968’de vizyona girmişti ve bu filmde hikâye, kanatlanan ve uçan bir arabanın etrafında dönüyordu. Arabanı şarkısı hâlâ kulaklarımızdadır. (https://www.youtube.com/watch?v=yBizWE31R78&list=PLB6CD19EEFC449960)
Opera kütüphanesindeki “Uçan Hollandalı”, liberetto ve bestesi Richard Wagner’e ait üç perdelik bir operaydı. Heinrich Heine’nin 1834 tarihli eski bir efsaneyi, hiciv diliyle yeniden söylemesinden uyarlanmıştı ve ilâhi güçler tarafından, kıyamet gününe kadar denizlerde yelkenli kullanmaya mahkûm edilmiş olan Hollandalı bir gemi kaptanını anlatıyordu. (Uvertürünü paylaşalım; https://www.youtube.com/watch?v=HqezCR_XzaI)
“Uçan Süpürge”, önce bir “Kadın ve İletişim Derneği” olarak kuruldu. Giderek, “-Uçan Kalem- Kadınları ve Kadın Filmleri Festivali’ne kadar evrildi bu fikir... Hepsinden bağımsız bakıldığında, “Uçan Kuş”u vurmak”, yaptığınız işte ustalığı tanımlayan bir deyimdi.
Bazı kuşaklar ise bu kadar “uçan şey” arasından, (aynı kadîm öğretilerin felsefesini de bir yana bırakıp, sadece) uzak doğu sporlarına tutunarak, “Uçan Tekme”yi seçtiler. Onun da değişik toplumsal kazanımları oldu. Bugün bile parlamentoda hâlâ kullanılıyor meselâ...
Ama “Uçan Piyano”yu ilk kez, 24. İZMİR AVRUPA CAZ FESTİVALİ’nin afişinde gördük. (En azından ben onlardan biriyim...) Suzan Kıryaman’ın, 15. ödülle onurlandırılmış tasarımı olan bu “siyah kuş”, herkese farklı şeyler çağrıştıracak kuşkusuz... Kimi düpedüz “karga” diyecek, kimi ona, “Savarona – Kara Kuğu” muamelesi yapacak. Kimi bakınca “Hitchcock”u görecek. Kimi, bir balerinin repertuvarındaki en zor rollerden biri olan, “Kuğu Gölü”nün “Odette / Odile” ikilemi ile yüzleşecek ya da “hiçbiri”... İşte sanatın tartışılmaz ve büyülü raksı! Sanatçımız, afiş çalışması için bir manifesto yazmışsa eğer, bir şekilde, onu da ilerleyen günlerde sanatseverlerle paylaşmayı isterim elbet.
Dolayısıyla, “ödül almış bir afiş”in spekülasyonuna ayrılmış bu yazıda, Festivalin açıklanmış programını, uzun uzun tekrarlamanın bir anlamı yok. 11 konser, 1 sergi, 1 seminer, 1 film gösterisi, atölyeler ve yan etkinliklerin yer aldığı programıyla İKSEV, yine İzmirlilere muhteşem bir caz şenliği yaşatacak. Üstelik “Uçan bir piyano”nun sırtında...
Dünyanın hangi köşesinde, 30 TL’ye, (indirimli grupların 15 TL’ye) konser dinlenebildiğini sormak ve sadece, siz bu satırları okurken, biletlerin “biletix gişeleri”nde satışa çıktığını hatırlatmak yeterli sanırım. Ama yine de derseniz ki, “hangisi?”
Almanya’nın kültürlerarası öncü müzik grubu “Masaa”nın, Arap Şiirselliğini çağdaş caz ile buluşturdukları özel projeleri ile 10 Mart 2017 Cuma günü AASSM küçük salonda olacağını, “Rabih Lahoud (vokal), Marcus Rust (trompet), Clemens Pötzsch (piyano) ve Demian Kappenstein’dan (davul) oluşan Grubun”, caz, yeni klasik, dünya müziği ve pop yelpazesinde seyreden, oryantal seslerle ve Arap şiiriyle bütünleşen sıra dışı bir müzik sunacağını söyleyelim.
Bir de “Polonya Cazının Büyükelçisi” olarak nitelenen piyanist Artur Dutkiewicz’in 11 Mart 2017 Cumartesi günü yine küçük salondaki performansının altı çizilmeli...
Paylaş