Paylaş
20-21 ve 22 Haziran günleri, yani yarın, çarşamba ve perşembe akşamları saatler 21.00’i gösterdiğinde 29’undaki “Ruh İçin Bir Parti” ve 4 Temmuz’daki kapanışa takvimlenen “Kontrbasla Dans”ın arefesi gibi bir zirve yaşayacak İzmirli sanatseverler.
Viyana’dan antik tiyatroya
Yarın Efes Büyük Tiyatro’da (aslında yüksek profilli bir kemancı olan ve önemli opera şeflerinden biri sayılan) İsveçli (madalyalı) şef Ola Rudner yönetimindeki (71 yaşındaki) Viyana Oda Orkestrası, piyanosu başındaki Fazıl Say’a eşlik edecek. Bu iz bırakacak buluşmada sanatçılar iki bölüm halinde Beethoven, Mozart ve Mendelssohn seslendirecekler. Pek çok kişi ünlü piyanisti kendisine Beethoven Academy tarafından 2016’da verilen Beethovenpreis Ödülü’nü aldıktan sonra İzmir’de belki de ilk kez Beethoven yorumlarken dinleyecek. 8 bin 500 yıllık bir kent olmasına rağmen 85 yıllık binası bulunmayan ve bir haftadır eli yüreğinde sallanıp duran İzmir’de Efes konserleri büyüklerimize ayrıca dil çıkartıyor sanki...
Kâr-ı Müştereki merak edenler
21 Haziran’da festival geleneksel mekânına Halil İbrahim Yüksel yönetimindeki “Fasl-ı Atîk’ten Fasl-ı Cedîd’e” (eski fasıldan yenisine) programıyla dönecek ve Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde Ege Üniversitesi Devlet Türk Mûsikîsi Konservatuvarı Klâsik Türk Müziği Korosu’nu ağırlayacak. Topluluk, Abdülkâdir Merâgi’den Rakım Elkutlu’ya uzanan zengin bir repertuvarla ve iki bölüm halinde mûsikîmizin en temel icra biçemlerinden bir olan fasıl geleneğinin 14 - 19’uncu Yüzyıl arasındaki yolculuğunu resmetmeye çalışacak. Meraklısının pek sık dinleyemedikleri için kaçırmayacaklarını düşündüğüm “Rast Nakış Beste, Rast Kâr-ı Müşterek” gibi butik eserler seslendirilecek. Gecenin günümüzde gerçekleştirilen icra ile aslında olması gereken arasındaki farkı örneklemesi bakımından tam bir festival konseri olmaya aday bulunduğunun altını çizmeliyim. Bu arada, repertuvar hazırlamanın nasıl zor ve ustalık isteyen bir iş olduğunu da görmeyi umuyorum (?!)
Başbakanın da bestesi çalınacak
22 Haziran’da AASSM, Polonyalı bir piyaniste ev sahipliği yapacak. Paweł Kowalski’den ilk bölümde Mozart, Paderewski ve Chopin, aradan sonra Beethoven ve Scriabin dinleyeceğiz. Sanatçı hakkında Yehudi Menuhin’in şu değerlendirmesini okuduktan sonra heyecanlanıp meraklanmamak elde değil:
“Bu harika piyanist ve harika müzisyenin klavyedeki ustalığı, müziğe derinlemesine olan bakış açısı ve engin anlayış ve iletişim yeteneğinden müthiş etkilendim. Bu muhteşem piyanist insani ve müzikal potansiyelini layıkıyla yerine getirmiş ve hafızası, elinin altında çok geniş bir repertuvara sahip olacak kadar mükemmel.” Bölüm başlığındaki gönderme, Polonyalı “Paderewski” içindi elbet!
Paylaş