Paylaş
Perde burada açılacak ama, asıl hedef, davet edildikleri “İtalya’da Türk Kahvesi Günleri” kapsamındaki Roma performansı… Ulusal ve Uluslararası ölçeği bulunan yeni projelerinin, pek buğulu da bir adı var: “Hicazdır aslında Ferah Kahvesi…”
Topluluğun Genel Sanat Yönetmeni, Halûk Derinöz, Hürriyet EGE okuyucusuna şunları iletmemi istedi: “…Adını, ’ferah kahveleri olsun’ dileğimizden alan proje, birkaç alt başlıktan oluşuyor. Öncelikle, alaturka musiki ile Türk Kahvesi arasında, müzikal-edebî bir bağ kurmaya çalışıyoruz. Çıkış ve sentez noktamız, kahve kültürünün sivrilmiş-içimize işlemiş deyimleri ile makamların anlam ve seyir özelliklerini birleştirmek… Aruzun müziğiyle, ama hece ölçüsüyle yazılmış dörtlükler, hem konserlerimizdeki alışılmış ‘hasbihâl’in içinde değerlendirilecek, hem de güfteyi bestelenmiş olarak seslendireceğiz. Muhtelemen, 13 ayrı makam geçkisi yorumlanacak...”
“…’Kahveci Konserleri’ ile başlıyoruz… / …Kahveci’nin, o kentte seçeceği şubesinde, tıpkı bir konser salonu performansı gibi, ‘Geleneksel Türk Oda Müziği’nin seçkin örneklerini sunacağız. Sınırlı bir dinleyici kitlesine haliyle… Dinletiler, 40-45 dakikalık… Aynı mekânın bir köşesinde, ‘Kahveci Sergileri’ açacağız. Mevsime göre açık veya kapalı alanlarda, öncelikle ‘kahve, çekirdek, cezve, fincan, telve, fal, ocakçı, tespih… vb’ objelerin siyah-beyaz olarak çekilmiş sanat fotoğrafları sergilenecek. Bu fotoğraflar, sınırlı sayıda basılacak; geliri bir ‘bna geleneği’ olarak, sosyal sorumluluk projelerine aktarılacak… Konseptin çarpıcı yönlerinden biri, ‘Kahveci Tiyatrosu…’ Hemen tamamı müzikli tablolar halinde, kukla ve oyuncunun iç içe geçtiği bir tiyatro-performans anlayışıyla, (zaman zaman geleneksel Türk Tiyatrosunun kukla, meddah, Karagöz, orta oyunu gibi renklerinden de esinlenilen) kısa, tadımlık gösteriler bunlar… Bornova’daki son ‘Sada-ı Aşk’ konserinde olduğu gibi, ‘Sahne Konserleri’miz devam edecek elbette …”
Derinöz, son olarak şu cümleyi özellikle ekledi: “Dizelerde hiçbir sözcük tesadüfen seçilmemiştir. Kullanılan semboller, hep anlamlı göndermeler içerir”. Yazının sonunda, köşedeki yerimiz elverdiğince, Projenin “püf noktası” olan şiirden bazı bölümler paylaşmak istiyorum:
• “FERAHFEZÂ değil, fincan faslında / HİCAZ’dır aslında, ferah kahvesi / Zemîni olsa da, ‘dinlendi başım…’ / ‘İltifât et bana’, son kafiyesi…
• Hatırı kırk yıldır, vâde üç vakit / Bulunur içmeye, bir bahanesi / Hâdise canânla, ‘cân arasında…’ / HİSARBUSELİK’tir, zira şarkısı.
• ‘Hânene ay doğmuş’, demekten maksat / Taze elden taze, mızrap darbesi / Çiğ iken kavrulup, pişen misâli, / SEGÂH’ta istikbâl, olur telvesi…
• Keyfini tazeler, ya ehl-i keyfin, / Şekerlisi, orta, veya sâdesi… / Bazen de teselli, olur ki siyâh / Müjgânı ağlatır, MAHÛR bestesi…
• Dibekte dövülüp, helâk olunca / Görülür nihayet, bütün cezbesi / UŞŞÂK’a meyleder, sonra haliyle / Kadifeden diye, yârin kesesi.
• Râyiha SABÂ’dır, köpüğü EVİÇ / NİHAVEND taşırır, gönül neş’esi / Dilinin ucuna, gelir insanın / ‘Kötü günüm geçti, gelin’ diyesi.
• Tanburî Cemil Bey, ŞEDARABAN’dır / Yegâhdır sevdânın, karar perdesi / Demlenir her biri, kısık ateşte / Peşrevi, taksimi, saz semaisi.
• HİCAZKÂR mânidir, takrire hâli / Bu yüzden mahcuptur, onun cezvesi / Gönüller yakıcı, BESTENİGÂR’ın, / ‘Yüreğin kabarmış’, der hikâyesi.
• KÜRDÎLİHİCAZKÂR, gurûb ederken, / Dudak payı olur, akşam gölgesi / Şairin şevkine, yakışmaz amma… / Çaresiz HİCAZ’dır, gönül yâresi…”
“Meraklısı olan İzmirliler”in, bu “Ferah Kahvesi”ni de repertuvarı da beğeneceğini sanıyorum. Projeye destek olan markanın ismi, mekân ve ilk etkinliğin tarihine ait ayrıntılar, “şimdilik” bende saklı…
Paylaş