Paylaş
Yıllar önce köşemden, Sayın Kocaoğlu’na bir “açık mektup” yazmıştım. Özünde, hâlâ yazdıklarımın arkasındayım: “... Ben İzmir’li bir seçmenim. Yani bildiğiniz ‘sokaktaki adam’. Bornva’da oturuyor olmamın getirdiği ‘kalp yakınlığımız’ı saymazsak, sizin için de kuşkusuz ‘herhangi biri’ olmalıyım. Gazeteci filân da sayılmam. Nezaketle davet edildiğim bir köşede, hasb el kader senelerdir yazı yazıyorum. Beğendirebildiklerimiz okuyor; diğerleri de üzerinde ayakkabı boyuyordur muhakkak... / ... Sizin öncelikle ‘beyefendi’ tarafınızdan etkilenmişimdir. Politikacılığın, ‘külhanbeyi zanaatı’ olmadığını resimliyorsunuz...”
Bu arada, medyadan öğrendiğimize göre; Başkan Aziz Kocaoğlu, “toplu açılış ziyareti”nde, ev sahipliğini hayli ciddiye almış olmalı ki, beklenen nezaket dairesinde kürsüye çıkıp, “... İyi günler, sağlıklar ve esenlikler diliyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız, seçildikten sonra ilk defa bugün kentimizi ziyaret ediyor. Sayın Cumhurbaşkanım hoş geldiniz, şeref verdiniz. Kentimize yaptığınız bu ilk ziyarette, ‘şahsım ve dört milyon İzmirli adına, onur verdiniz’ diyorum. Şahsınızı ve hanımefendiyi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum...” buyurmuşlar.
İster istemez, yine birkaç yıl önce, dostlar için kaleme aldığım “İzmir Manifestosu” düştü aklıma:
İzmir gibi... (demek);
Güneş gibi demek; ışıklı, “Gölgesiz...”
Yakmak için değil, Isıtmak için donanmış!
Ay gibi, parlak, bulutsuz...
Aymaz değil, “Aydın”.
Karanlığı sevmez, gerekirse mehtap...
Fazladan, “Aydınlık...”
Çünkü “Şeffaf”, içi-dışı bir;
Ve belki de onun için, güne “Günaydın”la başlamasını bilir...
Deniz gibi, kâh sütliman, kâh dalgalı...
Sakınan değil, bereketli.
“Paylaşımcı”, üretkenlik faslında...
Ve bilen bilir; lâciverdin koynunda,
bir “Sakin Güç”tür aslında...
Gökyüzü gibi; kapalı değil, örtüsü filân yok!
Gizli–saklı bilmez; ve belki de onun için, hatayı görmez de “Hoşgörmeye bakar” gözleri...
İmbat gibi; ferahtır, tazeler.
Gelenekten akla doğru eser…
Ve belki de onun için, durduğu yerde, “Demokrat” yapraklar bırakır.
Ve nihayet... Zemberek gibi; dolar boşalır...
“Mişli geçmiş”ten uzak, “Geleceği kurmaya tâlip...”
“Keşke dört milyonu telâffuz ederken, benim adıma konuşmasaydınız...” demek istiyorum.
Paylaş