“Abdesthâne Mermeri”ni ıskalayan, “copy-paste gazeteciliği…”

Haberin Devamı

Necip medyamız önce “balıklama” atladı konuya. İlk haberin dili şöyleydi: “…Dünyanın en önemli kültürel varlıklarından ve UNESCO Dünya Mirası geçici listesine kaydedilen Aspendos Antik Tiyatrosu’ndaki basamaklar ve oturaklar orijinal koyu gri yerine beyaz mermer kullanılarak restore edildi. Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, (Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından 7-8 ay kapalı tutularak gerçekleştirilen restorasyon sonrasında) ‘…Son zamanlarda ülkemizde restorasyon faciaları yaşandığını, hatta bunların birkaçının, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müdahalesiyle elden geçirildiğini’ kaydetti…. / …’Merdivenlerin beyaz, mutfak mermeri tarzında kaplandığını’ söyleyen ve ‘o basamaklar yokken tiyatronun görünümü çok daha iyiydi’ diyen Yavuz, ortaya çıkan manzarayı ‘çok zavallı bir görünüm’ diye niteledi..”

Haberin Devamı

Ardından Bakanlığın açıklaması geldi: “…Basamakların eksik taşlarının tamamlanması için numuneler alındığı ve laboratuvar sonuçları doğrultusunda, özgün taşlara en yakın özelliklere sahip, ‘Korkuteli beji‘ rengindeki kireç taşının kullanılması kararı alındığı ifade edildi. Ayrıca söz konusu tiyatronun orijinal taşlarının yaklaşık 2 bin yıllık olup, çevresel etmenlerle yıprandığının ve üzerlerinin grileştiğinin vurgulandığı açıklamada, restorasyonda kullanılan taşların renginin de iklim ve tabiat şartlarının etkisiyle zamanla değişerek, patina oluşturacağı ve orijinal taş malzemenin rengini alacağı” kaydedildi. Burada da kalmadı mesele… Haftalık mizah dergisi “Uykusuz”, restorasyonu kapağına taşıdı. Kapak karikatüründe, Nemrut Dağı’nda yer alan ve “Nemrut harabeleri” olarak bilinen tarihi heykeller, sıranın kendilerine de geleceği korkusuyla stresten çatlıyordu. Hemen ardından, Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Aspendos Antik Tiyatrosu’nun restorasyonuna yönelik eleştirilerin “ideolojik linç” niyeti taşıdığını belirterek, “Sabah eline kazmayı küreği alan bu işleri yapmıyor…./ …Cümle kurmaktan aciz insanlar bu işi siyasete alet ederse bu doğru olmaz” dedi.

Haberin Devamı

Ve ilk haberden sadece birkaç gün sonra da, (kimsenin yüzü kızarmadan) şu manşet atıldı: “-Aspendos’u gezen heyet restorasyonu beğendi !- Aspendos Antik Tiyatrosu’na gelen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar ile Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bakır, Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Myra Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik ve Alman Arkeoloji Enstitüsü üyesi restoratör Dr. Martin Beckmann, restorasyonu inceledi. Restorasyonun yapılış biçimini değerlendiren Bakır, ‘Burası 1800 yılı deviren yaşlı bir yapı. Buranın nasıl korunacağına yönelik ciddi analizler yapıldı. Tarihin her döneminde bu yapı kullanıldığı için farklı müdahaleler yapılmış. Bugün de müdahale ederek ömrünü gittikçe uzatmayı planlıyoruz’ dedi. ‘Sadece yok olan taşların yerine dünya çapında restorasyonun anayasası olarak kabul edilen Venedik Tüzüğü’nde de belirtildiği gibi ‘uyumlu ama farklı’ taşı seçmek için çalıştık. Prof. Dr. Nevzat Çevik ise ‘çıkan tartışmaların tarihe sahip çıkma ve duyarlılığı artırma adına önemli bir gelişme olduğunu’ kaydetti. Çevik, ‘restorasyonun yapıyı sağlam tutmak için de yapıldığını’ belirterek, ‘Eğer başka bir taş uygulansaydı o da tartışma konusu olurdu. … / Bu çalışmaları yapıyı korumak için yaparız. Diğer seçenekler sonuçtur bizim için. Esas olan yapının ruhuna en uygun şekilde onu yaşatmaktır’ diye konuştu. ‘Restorasyonda eleştirilen taşların mermer değil doğal taş olduğuna dikkati çeken’ Prof. Dr. Havva İşkan Işık ise, ‘her taşın kesimden çıktığı zaman bembeyaz bir renk alabileceğini’ söyledi. ‘Taşların orijinale uyum sağlayabilmesi için 1800 yıl beklenilmesine gerek olmadığını’ açıklayan Prof. Dr. Işık, ‘Gelecek yıl, kış yağmurları bunun üzerinden geçtikten sonra bu görüntünün orijinale daha yakın hale geldiğini göreceksiniz. Bu görülen gri ve siyah doku zaten bu taşın orijinali değil. O taşların da açıldığında renginin aynı olduğunu biliyoruz. Kimsenin endişesi olmasın’ dedi. İncelemelerde bulunan Restoratör Dr. Martin Beckmann da, ‘tiyatronun ilk kez 1930’lu yıllarda restorasyonla tanıştığını, o günden bugüne birçok tecrübe kazanıldığını belirtip, bu tecrübelerin Aspendos Antik Tiyatrosu’nda uygulandığını’ söyledi.

Haberin Devamı

Medya’nın neden “ağzını korkak alıştırdığı”nı anlamak mümkün değil ! Haber dilinin bu kadar kolaycı, bu kadar uyduruk, bu kadar içine fikir katılmadan ve bu kadar kişiliksiz olması, üstelik “araştırmacı gazetecilik”ten bu kadar uzağa düşülmesi, sadece “kopyala – yapıştır gazeteciliği” ile vitrine çıkılmasının sonucudur; doğru haberin (?!) “4 taksitte verilebilmesi…” Oysa, ilk bakışta göze batan çiğ rengiyle, kastedilen malzemenin asıl adı “abdesthane mermeri”dir; bari onu doğru yazabilselerdi !

Yazarın Tüm Yazıları