Paylaş
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Yargıtay Başsavcılığı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne kapatılması için başvuru yapılan HDP milletvekillerinin bir gün olsun “namus ve şeref” üzerine ettikleri yemine sadık kaldıklarını gördünüz mü?
Ya da bu yemine uymayan milletvekillerini uyardıklarını duydunuz mu?
Terör örgütü PKK elebaşı Öcalan’a “sayın” deyip övdüler, terör örgütüne maddi yardımda bulundular, eleman temin ettiler, belediye araçlarını verdiler, silah taşıdılar, terörist cenazesine gidip heykellerini diktiler, bir gün olsun PKK’ya terörist diyemediler, katliamlarını kınayamadılar, özerklik diyerek ülkeyi bölmeye kalktılar ama bir gün olsun, namus ve şerefleri üzerine ettikleri yemine bağlı kalmadılar.
“O yemini zorla, göstermelik etmek zorundalardı” diyenlere cevabım: Ya ettiğin yemini tut ya da inanmadığın şey için yemin etme.
Bir insan namus ve şerefi üzerine yemini sadece milletvekili olmak için bir prosedürden ibaret görüyorsa, ona ne milletvekili ne de şerefli bir insan denir.
Kendi şerefini çiğneyen birisi kanunu çiğnemez mi?
‘HDP’NİN PKK İLE İLİŞKİSİ YOK’ DİYECEK 1 KİŞİ ARANIYOR!
Çok daha basit bir soru sorayım...
Yargıtay Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması talebini içeren dilekçesinde siyasi partiden çok terörist PKK’nın bir organı olduğu böyle anlatılıyor:
“Halkların Demokratik Partisi ile silahlı terör örgütü PKK-KCK arasında bir fark yoktur. HDP, silahlı terör örgütü PKK-KCK’nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü PKK-KCK’ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP; PKK’nın partisidir.”
Şimdi soruma geleyim, siz hiçbir HDP milletvekilinin ya da 6 milyon HDP seçmeninden birisinin, “HDP’nin PKK ile ilgisi yoktur, PKK bir terör örgütüdür, HDP ile adı yan yana gelemez, bu bir iftiradır” diyerek itiraz ettiğini duydunuz mu?
Duyamazsınız, çünkü herkes HDP’nin PKK’nın bir organı olduğunu biliyor. Kendileri bir yana, işin acısı bunları “hukuk, demokrasi” kelimeleriyle savunan siyasetçiler var bu ülkede.
Oysa HDP, terör örgütü PKK’nın siyasi organı olarak Anayasa’ya aykırı faaliyetler amacıyla kurulmuştur. Teröristlere verdikleri açık destek yanında yasalara karşı hile en basit yöntemleri.
Hep böyleydiler, hiç değişmeyecekler.
SANCAR’IN DBP İTİRAFI, DBP’NİN BÖLME PLANI
“HDP kapatılırsa ne olacak” sorusuna bizzat HDP’nin eşbaşkanı Mithat Sancar daha önce “A, B, C, D planlarımız hazır” diyordu.
Ne olduğunu Halk TV’de katıldığı bir programda açıkladı. “Kapatılacağımızı varsayarak çalışmalarımızı yürütüyoruz” derken, başka bir partiye geçmek konusunda, “Bir yedek parti var tabii, evet var” dedi.
Bu, başından beri ne yaptıklarını bilenlerin oynayacağı bir oyun. Yaptıkları demokrasiye, hukuka, topluma karşı hilekârlık, sahtekârlıktan başka bir şey değil.
Sancar’ın bahsettiği parti, 2014 yılında kurulan ve son seçimlerde Diyarbakır’dan milletvekili olan Saliha Aydeniz’in eşbaşkanı olduğu Demokratik Bölgeler Partisi.
DBP, HDP’den istifa eden Aydeniz’in katılımıyla şu anda TBMM’de temsil ediliyor. Peki, HDP’nin yedekte tuttuğu DBP’nin HDP’den bir farkı var mı?
Bunu anlamak için DBP milletvekili Saliha Aydeniz’in, 21 Mart’ta Van’da yaptığı konuşmasındaki şu satırlara bakalım; “Türkiye’de bugün mutlak bir tecrit var. Bu tecrit Sayın Abdullah Öcalan üzerinden bütün alanlarda devam ediyor. Bu tecrit savaş politikalarında ısrar demektir. Bu tecrit halkları saymamaktır, birlikte yaşam iradesine karşı çıkmaktır. Sayın Abdullah Öcalan 2013-2015 yılında ne zaman konuşup fikirleri yayıldıysa toplum nefes aldı. Barışa susadığını gördü... Barışın muhatabı İmralı’dadır.
Kürt halkı tarihi bir kavşaktan geçiyor. Bu kavşak Kürtlerin özgürlük kavşağıdır. Kürtlerin ulusal özgürlüğü için yan yana durmayan, kendi çıkarı yerine ulusal çıkarı dile getirmeyen kim olursa kaybetmeye mahkumdur. Ulusal birlik oluşturulmuştu 4 parçada. Sıra biz yöneticilere gelmiştir. Kürt halkının statüsünü her yerde tanıtmak için gün ulusal birlik oluşturma günüdür.”
Tek cümlede özetlersek, DBP de terörist Öcalan’ı lider olarak görüyor onu övüyor ve “4 parça” diyerek, PKK’nın Türkiye’yi de içine alan terör devleti yapılanmasını atıfta bulunuyor. Şimdi PKK-HDP-DBP birlikteliğine gözüne kapatanlar, HDP’lilerin DBP’ye geçmesiyle fotoğrafı daha net görecekler.
Paylaş