Paylaş
Hemen ardından PKK’nın siyasi kolu HDP devreye girdi ve TBMM’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın cevaplaması isteğiyle konuyla ilgili soru önergesi verdi.
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı da PKK’nın yayın organına bağlanarak kimyasal silah kullanıldığı iftirasına ortak oldu. Sözlerinden dolayı da tutuklandı.
PKK sözcüsü Selahattin Demirtaş da hapishaneden avukatları aracılığıyla, konunun araştırılmasını ve TBMM’deki muhalefetin buna sessiz kalmaması gerektiği mesajını paylaştı. Daha da ileri giderek, buna sessiz kalınmasının suça ortak olmak anlamına geldiğini yazdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu iftiraları atanlar için şu ifadeleri kullandı: “Silahlı Kuvvetlerimizin bugüne kadar kimyasal silah kullanmak gibi bir taksiratı yoktur. Attığı bütün adımları uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu çerçevede atmıştır ve bu çerçevede atmaya da devam edecektir. Bu, bunların namussuzluklarındandır, ahlaksızlıklarındandır. Bunlar ilk defa da bu iftiraları atıyor değiller. Bunlar densizdir, bunlar ahlaksızdır. Ordumuza hep attıkları çamur budur. Çamur at, tutmazsa iz bırakır diye düşünüyorlar.”
TALİMAT PKK’DAN, EYLEM HDP’DEN
PKK’nın ürettiği yalanı Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’ne taşımaya çalışanlar da var.
Kimyasal yalanın ortaya atılmasından sonra terör örgütü PKK’nın elebaşlarından Murat Karasu, bir çağrı yaparak, “Demokratik güçlerin ayağa kalkması, tepki koyması gerekir. Türkiye’de demokrasi güçlerinin bu yönlü ses çıkarması gerekir” demişti. PKK’nın sözcüsü HDP de aldığı talimat gereği, uluslararası alana taşınan yalanı ülke içinde eylemlerle sürdürme çabasında. Dün Silopi ve İstanbul’daki eylem girişimi bunun yansıması.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni PKK’nın yayın organına bağlantı merkezi haline getiren HDP milletvekillerinden Dersim Dağ, 6 Kasım günü kimyasal yalanı için Silopi’de ve Taksim’de yapacakları yürüyüş ve basın açıklaması konusunda açıklama yapmıştı. Daha önce de HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir Meclis’teki odasından aynı televizyon kanalına bağlanarak terör operasyonları için ayrılan bütçenin savaş için kullanılacağını iddia etmiş, PKK’lılardan Kürt sivillermiş gibi bahsetmişti.
HALEPÇE FOTOĞRAFI
HDP, sosyal medya hesaplarından PKK’nın kimyasal yalanları için yapacakları açıklamaların duyurusunu paylaşırken, Saddam Hüseyin’in Halepçe’de kimyasal silah kullanarak sebep olduğu sivil katliamına ait fotoğrafı kullandı.
Yaymaya çalıştığı yalanı, Halepçe’de torununa sarılarak hayatını kaybetmiş bir dedenin fotoğrafını kullanarak desteklemeye girişti. Altına da “Kimyasal silah insanlığa karşı suçtur” yazdılar.
Daha bir ay önce PKK elebaşı, bebek katili Öcalan için yürüyüş yapan, PKK’nın kimyasal yalanını yaymak için sokak eylemlerine girişen HDP ile girilecek her türlü ilişki insanlık suçudur.
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMASINA TERS
Çünkü HDP’nin, siyasetle, demokrasiyle, hukukla, insanlıkla uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Onlarla ilişkisi olan tek kavram terördür, teröristlerin propagandasıdır.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP’yi PKK’nın siyasi uzantısı olarak gördüklerini belirtirken, “PKK terör örgütünün uzantılarını parlamentomuzda görmek istemiyoruz. Bu teröristlerden oluşan parlamento, demokratik bir parlamento olamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerine rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi’nden bir heyetin anayasa değişikliği konusunu görüşmek üzere HDP’lileri ziyaret etmesi tam bir tezat oluşturuyor. Bir Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili de eleştirilere, “HDP’ye gidilmesi değil, gidilmemesi abestir. Meclis’te grubu bulunan legal bir parti. Ve anayasa değişikliği için desteğine ihtiyacımız var” diye yanıt verdi.
YEMİNİNİ TUTMAYANLA ANAYASA DEĞİŞTİRİLMEZ
TBMM’ye geldikleri ilk gün “vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü” konusunda namus ve şeref üzerine yemin eden, ardından da PKK elebaşını öven ve terör örgütünün propagandasını yapan HDP ile anayasa değişikliği konuşmak, bundan bir sonuç beklemek boşuna.
Bazı yorumlarda olduğu gibi bu girişimler seçime yönelik bir işbirliğine yönelik adım olsa da gerçeğe gözünü kapatmaktır. Çünkü, PKK terör örgütü AKP-MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nı can düşmanı olarak görüyor. HDP’nin de başka türlü davranmasına izin vermez.
Nitekim, “legal” dedikleri HDP, anayasa değişikliği için gerçekleşen ziyaretin hemen ardından PKK’nın ortaya attığı “kimyasal yalanını” sokaklara taşıdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin HDP ile girdiği ilişkiyi şöyle tarif etmişti: “HDP’yi meşrulaştırma ve iktidara ortak etme peşinde koşanların ellerinde, yapılan her terör saldırısında dökülen kanların izi vardır.”
HDP’nin PKK’nın siyasi ayağı olduğu herkesin bildiği bir gerçek. Bunun değişme imkânı da yok. O yüzden ister iktidar ister muhalefet olsun HDP ile girilecek her türlü ilişki kendi deyimleriyle “insanlık suçudur”.
Paylaş