Paylaş
Livaneli aynı röportajda ise Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Erdal İnönü’nün “solcu” olmadığını anlatmaya çalışırken; Bülent Ecevit’in, İsmet İnönü’den sonra CHP genel başkanı seçilmesini, “Robert Kolej mezunu” olmasına vurgu yaparak “operasyon, darbe” kelimeleriyle tanımladı.
Oysa CHP’nin başına “operasyon” ile gelen tek bir kişi var o da yere göğe koyamadığı Kılıçdaroğlu’dur, hem de Fetullahçı Terör Örgütü’nün “kaset operasyonuyla”...
LİVANELİ’NİN GÖRÜŞLERİ!!!
Ben söyleşinin bu yönünü değerlendirmek istiyorum ama önce sabrınıza sığınarak, Livaneli’nin söylediklerini noktasına dokunmadan bir kez de ben aktarmak istiyorum.
“Sol olmayan ‘sol partilerle’. CHP, DSP, SHP gibi partiler sol partiler değil, gelenekleri de sola dayanmıyor, gelecek programları da. Fakat sol olarak sunulan bu partilerin başına, hiçbiri solcu olmayan birtakım liderler getirildi. İsmet İnönü, Bülent Ecevit solcu muydu?
Ecevit gibi politikaya meraklı, hırslı, Robert Kolejli genç bir siyasetçinin önündeki bütün engelleri kaldırarak CHP’nin başına getirdiler. İsmet İnönü’nün yerine Ecevit’in getirilmesi bir operasyondu; darbe gibi bir şeydi.
Nitekim Ecevit’in de CHP’yi sol gibi gösterip bahsettiğim sınıfsal kesimlerin başını bağlamak isteyenler için ne kadar isabetli bir isim olduğunu zaman içinde gördük. Deniz Baykal bahsine geleceğiz ama; Baykal solcu muydu! Hiçbir alakası yok. Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır Baykal. Baykal pekâlâ DYP’de, ANAP’ta, DP’de görev yapabilirdi ve çok daha başarılı olurdu.
Deniz Baykal Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi de söyledi, basında çıktı. Bakın, Ecevit’i Robert Kolej’den bulup getirdikleri gibi, DYP’nin başına da yine Robert Kolejli Tansu Çiller’i getirdiler. Erdal İnönü; rahmetlinin solla ne ilgisi vardı? Erdal Bey devlete güvenen biridir. Çünkü babası İsmet Paşa’dır; devletin içinde, köşkte büyümüştür.”
HAYAL DÜNYASINDAN SİYASİ KOMPLOLAR
Zülfü Livaneli’nin hayal dünyasında ne tür “siyasi komplolar” yarattığı çok önemli değil, istediğini düşünüp söyleyebilir. Benim üzerinde durduğum tek bir kelime var o da “operasyon”.
Bülent Ecevit’in nasıl bir siyasi mücadeleden sonra İsmet İnönü’nün ardından CHP genel başkanı olduğunu Livaneli unutsa da bilgiler arşivde kayıtlı. “Robert Kolejli Ecevit” operasyonla CHP’nin başına geldiyse hangi Amerikan politikalarına hizmet etti peki?
Livaneli, “Amerika’nın elemanı” damgası vurduğu Ecevit’in 1973 seçimlerinden sonra, 26 Ocak 1974’te Necmettin Erbakan’ın genel başkanı olduğu Milli Selamet Partisi ile kurduğu hükümeti eleştirirken yaptığı analizler tam bir hayal ürünü. 12 Mart 1971 muhtırasından sonra Nihat Erim hükümetinin Amerika’nın baskısıyla koyduğu haşhaş ekim yasağını Ecevit-Erbakan hükümetinin kaldırdığını, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın bu hükümet döneminde gerçekleştirildiğini bu nedenlerle ambargo ve yaptırımlarla karşılaştığını atlayıp kafasından bir “senaryo” uyduruyor.
Televizyonlara bağlanıp söylediği gibi, “Bu benim düşüncem” diyebilir. Ama gerçekleri yok sayarak düşünce üretilmez, üretilirse ona da “senaryo” denir.
2014’TE CHP-FETÖ İŞBİRLİĞİNİ ANLATTIM
Livaneli ismini yanlış söylese de CHP’nin başına bir kişi operasyonla geldi. O isim Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Livaneli hatırlamıyor olabilir, 2010, Fetullahçıların 2002’den beri işbirliği yaptığı AKP ile mücadeleye başladığı dönemdir. FETÖ, AKP ile açıktan yapacağı savaşa girişmeden önce muhalefeti dizayn ederek işe başladı. 2010 Mayıs ayında CHP’ye, 2011 Mayıs ayında da MHP’ye kaset operasyonları çekti. 7 Şubat 2012’de MİT Başkanı Hakan Fidan’ı tutuklama girişimiyle düğmeye bastı. Onu 17/25 Aralık 2013 operasyonları takip etti. Bundan 7 yıl önce 6 Mart 2014’te CNN Türk kanalında Enver Aysever’in programında CHP-FETÖ işbirliği yaptığını söylemiş biri olarak bunları yazıyorum.
FETÖ OPERASYONU SONRASI CHP’DEKİ DEĞİŞİM
Kendisi hatırlamıyor olabilir ama anlatayım. Bugün Amerika tarafından korunup kullanılan, tüm kumpas davaları ile 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olan Fetullahçı Terör Örgütü, 2010 yılında Deniz Baykal’ın kasetlerini yayınladıktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı oldu.
Yani Livaneli’nin yaklaşımıyla; Amerika ve FETÖ’nün “operasyonuyla” CHP’nin başına gelen bir isim varsa o da Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olduktan sonra ABD’den gelen FETÖ mensupları rahatlıkla CHP Genel Merkezi’ne girmiş, Kılıçdaroğlu dahil milletvekilleri FETÖ’cülerin davetiyle ABD’ye ve başka ülkelere gitmiş, FETÖ’cü danışmanlar alınmış, FETÖ’nün el konulan bankasının önünde milletvekilleri kendilerini yerlere atmış, el konulan gazetesinin önünde nöbet tutmuş, bizzat Kılıçdaroğlu TV kanallarına destek ziyaretine gitmiştir.
FETÖ, 17/25 Aralık operasyonunda kimi sahte kimi gerçek belgelerini CHP eliyle servis etmiş, MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili haberlerde CHP’yi kullanmıştır. Önce FETÖ’cüler sonra bizzat Kılıçdaroğlu Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde televizyondan izlediği 15 Temmuz’a “kontrollü” darbe demiştir hatta rapor hazırlamıştır.
İşte “operasyon” işte “sonuç”; Deniz Baykal’ı götüren “operasyonun” Kılıçdaroğlu’nu getirdiğini, o geldikten sonra sonra CHP politikalarının hangi yönde değiştiğini hatırlarsanız, operasyonu da anlarsınız. Peki, “Robert Kolejli” Ecevit’in, hangi Amerikan politikasına hizmet ettiğine dair tek bir örnek verebilir mi, Livaneli ve benzerleri.
CHP’nin, S-400’den PKK/YPG’ye, Libya’dan Doğu Akdeniz politikasına tümünde Amerika ve Avrupa’nın itirazlarına benzer tutumlarına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
KIRGIZİSTAN BÜYÜKELÇİLİĞİ’NDEN AÇIKLAMA
FETÖ’nün Orta Asya imamı Orhan İnandı’nın Türkiye’ye getirilmesiyle ilgili yazım üzerine Büyükelçilik Müsteşarı Aibek Ataev bir açıklama gönderdi. İnandı’nın, Kırgız makamları ve MİT’in işbirliği içerisinde Türkiye’ye getirildiği iddiasını reddeden açıklamada; “...Orhan İnandı’nın kaybolduğu ilk günden beri K.C. Cumhurbaşkanı Sadır Caparov bu konuyu kontrol altına alarak, İçişleri Bakanlığı ile Devlet Ulusal Güvenlik Komitesi’ne soruşturma işlemlerinin güçlendirilmesi ve Orhan İnandı’yı bulma arayışına ek kuvvetlerin dahil edilmesine dair talimatlar vermiştir.” ifadeleri yer aldı. Açıklamada ayrıca “5 Temmuz 2021 tarihli Türk medyası haberlerine göre, ‘İnandı, MİT’in son olarak yürüttüğü özgün ve sabırlı çalışmaları neticesinde Türkiye’ye getirilerek adalete teslim edilmiştir’ denilmiştir” hatırlatması yapıldı.
Cevap hakkına saygı gereği ben de bunu yayınlıyorum. Ancak iki şeyi çok iyi biliyorum; MİT bugüne kadar 40’a yakın ülkeden 100’den fazla FETÖ mensubunu Türkiye’ye getirirken, hukukun dışına çıkmamış, karşı ülkenin egemenlik haklarını çiğnememiş ve işbirliği yapmıştır. İkincisi, İnandı’nın Türkiye’ye getirilmesiyle Kırgızistan’da ciddi darbe yiyen, Amerika’nın ajanı olan FETÖ’cüler, eğitimde, siyasette, bürokraside, poliste, orduda, iş dünyasında temizlenmezse ne ülke ne de Cumhurbaşkanı Caparov ve seçilmiş hükümeti güvende olmaz.
Paylaş