Paylaş
Ama bu mücadelenin en sorunlu alanı da yargıdır. Sadece suçluyu masumdan ayırmakla kalmayacak, bir de kendi içindeki FETÖ‘cüleri de temizleyecek.
Yargı içinde 4 bini aşkın FETÖ mensubu 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası temizlenebildi. Ama bunun bir de öncesi var, FETÖ’cülerin bir kısmı 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı’nın tutuklanma girişimi, bir kısmı 17/25 Aralık 2013 operasyonları sonrası “Renklendirme” taktiği gereği farklı siyasi kimliklere, farklı tarikat ve cemaat üyesi görünümüne büründüler. Yargı camiasına göre, kimi sosyal demokrat, kimi muhafazakâr, kimi milliyetçi, kimi Hak-Yolcu, kimi İlim Yaymacı, kimi Menzilci gibi kimliklere bürünüp yargıdaki pozisyonlarını koruyorlar. Sızdıkları bu gruplar üzerinden verilen bazı kararlarda da etkili oluyorlar.
ANKESÖRCÜ HÂKİMDEN ANKESÖRE BERAAT
Ankesörlü hatlar üzerinden mahrem imam görüşme kaydı olan hâkimin, ankesör nedeniyle yargılanan FETÖ üyesine verdiği beraat kararını gazetelerden okumuşsunuzdur. Yine terör mahkemesi savcısı olan ve mahrem imamlarla görüşme kaydı olan bir kişinin örgüt üyeliğinden yargılanan bir kişi hakkında beraat talebini hatırlıyorsunuzdur.
ANAYASA MAHKEMESİ SON NOKTA
Hatalı bir kararı yargının her aşamasında düzeltme imkânı var ama Anayasa Mahkemesi kararları en son nokta. Gelinen bu nokta Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’yı bile isyan ettirdi, “Anayasa Mahkememizin yargısal aktivizm değil de bir yönlendirme yoluna başvurmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Eğer herkesin yerine geçerek savcının, ilk derece mahkemesinin, hâkimin, istinafın, Yargıtay’ın yerine geçerek bir karar oluşturursa bu yetki ve hukuki problemlerin daha da artmasına neden olur” dedi.
Yargıtay Başkanı Akarca’yı isyan noktasına getiren birçok karar var. Ama ben size, Yargıtay Başkanı’nı isyan ettiren FETÖ üyeliği konusunda verilen ve örgüt üyelerine ise bayram ettiren Anayasa Mahkemesi kararından söz edeyim.
YARGITAY’IN ONADIĞI AYM’NİN BOZDUĞU KARAR
Uşak’ta öğretmenlik yapan bir FETÖ üyesi, Uşak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasından 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yerel mahkeme, öğretmen sanığın 17-25 Aralık 2013 sürecinden önce örgütün sohbet toplantılarına katılmasını, Aktif Eğitim Sendikası’na üyesi olmasını ve bazı FETÖ şüphelileri telefon irtibatı olmasını cezalandırma nedeni saydı. Bu karar hem İstinaf hem de Yargıtay’ın onayından geçerek kesinleşti. Ardından FETÖ mensubu öğretmen Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi de yargı camiasını bile şok eden bir karar vererek, FETÖ’nün sendikasına üye olmanın ve örgütün sohbetlere katılmanın FETÖ üyeliği sayılmayacağına hükmetti.
FETÖ ÜYESİ, ÖRGÜTÜN AMACINI BİLMİYORMUŞ
Ancak örgüt üyelerinin çağrıldığı, örgüt yönetimine raporların verildiği, örgüt yönetiminden talimatlar alındığı sohbet toplantılarını FETÖ üyeliği için yeterli bulmayan Anayasa Mahkemesi, bu kişi için bir yandan, “... dini bir cemaat kisvesi altında olan yapıya mensup olduğu ya da en azından sempati duyduğu noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır” derken, bu kişinin örgütün nihai amacını ve yöntemlerini bilemediği gibi çelişkili bir hükme vardı.
FETÖ SENDİKASINA DA ÜYE
Anayasa Mahkemesi, FETÖ üyesi ve sempatizanı olduğundan şüphe duymadığı ve örgüt toplantılarına katılmasına rağmen, örgütün nihai amacını bilmediğini söylediği bu kişinin FETÖ’nün sendikasına üye olmasını da üyelik için yeterli görmedi. Bunu hem sendikal haklara hem de özel hayata müdahale değerlendirmesi yaptı.
ÜSTÜNE 30 BİN TAZMİNAT HÜKMETTİ
Keşke iş bu gülünç değerlendirmeyle bitse... Anayasa Mahkemesi FETÖ üyesi öğretmenin yeniden yargılanmasına hükmederken, üstüne bir de başvurucuya 30 bin TL tazminat ödenmesini de kararlaştırdı.
Bu karara doğrudan atıf yapan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi’ne şu eleştiriyi yaptı:
“Anayasa Mahkemesi’nin, bireysel başvuruyu incelerken kendi kararlarında dahi değindiği konularının dışına çıktığını zaman zaman görüyoruz. Aslında Yargıtay’ın kararlarında tek başına hiçbir zaman sendika üyeliği, gazete aboneliği, Bank Asya’ya para yatırma tek başına örgüt üyeliği olarak değerlendirilmedi. Bunların hepsini bir araya getiriyorsunuz, ‘10 yıldır sohbete gidiyorum diyor.’ 2016’ya kadar devam etmiş. 10 yılda örgütün amacını anlayamadın mı? Sohbetlerde sadece dinin esasları mı anlatılıyor? Örgüt liderinin talimatları veriliyor, aidatlar toplanıyor. Bunların hepsi bir bütün olarak değerlendiriliyor. Buna herkesin dikkat etmesi gerekiyor.”
Yargının tepesi bu halde ve maalesef gidiş de iyiye değil.
13 Ekim 2020’de Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım, kamuoyunda tartışma yaratan bir karar sonrası, 13 Ekim 2020’de Twitter hesabından mahkeme binasının fotoğrafını paylaşırken, “Işıklar Yanıyor” diye yazmıştı. Bunun ne anlama geldiği o dönemde devlet yöneticileri tarafından bolca dile getirildi, isteyen arşive bakar. Ben şu kadarını söyleyeyim, Anayasa Mahkemesi’nin FETÖ konusunda verdiği kararlara baktığımızda galiba “AYM’nin ışıkları hâlâ yanıyor”.
Paylaş