Paylaş
Çünkü bir süre sonra buna karşı tavır almak da gerekecek.
Kaçırdıkları savunmasız 13 insanımızı başlarından vurarak infaz eden terörist PKK’nın bu katliamından sonra, onlara bu silahı veren Amerika Birleşik Devletleri’nin rolü de her yönüyle tartışılıyor. Yıllardır, “Amerika gibi bir müttefikiniz varsa düşmana gerek yok” dememin nedeni bu. Amerika, “demokrasi, hukuk, insan hakları” lafları ağzından düşmeyen, “terör destekçisi ülke” konumundadır.
Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün, “eğer PKK yaptıysa” şeklindeki açıklamasından sonra, Dışişleri Bakanı Blinken’ın katliamda PKK’nın rolünü kabul etmesi izledikleri ikiyüzlü politikayı göstermesi açısından önemliydi.
İKİYÜZLÜ VE KAYPAK
Amerika’nın bir yandan binlerce TIR dolusu silah vermesi, bir yandan kaypak açıklamalar yapması ikiyüzlülüğünün yanında suç ortaklığını da gösteriyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu en üst düzeyde şöyle dile getirdi: “İşte Amerika’nın yaptığı bir açıklama var, evlere şenlik. Hani siz teröristlerin yanında durmuyordunuz, hani siz PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin yanında değildiniz? Bal gibi de yanındasınız ve arkasındasınız. Şimdi artık yağma yok. Eğer biz sizinle NATO’da berabersek, eğer biz sizinle dünyada, NATO’da bu birlikteliğimizi sürdüreceksek bize samimi davranacaksınız. Teröristlerin yanında yer almayacaksınız. Eğer yer alacaksanız, bizim yanımızda yer alacaksınız. Gara’da öldürülen 13 Türk vatandaşımızın kanı, terör örgütüne sahip çıkan, destek veren, sempati sergileyen herkesin eline bulaşmıştır.”
Amerika’nın terör örgütüne verdiği destek bundan açık ifade edilemezdi.
MÜTTEFİK Mİ SÖZDE MÜTTEFİK Mİ?
Ayrıca Erdoğan’ın “Terör örgütünün başını tamamen ezmek boynumuzun borcu haline gelmiştir. Gara’da yaşanan bu katliamdan sonra artık hiçbir ülke, kuruluş, yapı ve kişi, Türkiye’nin Irak ve Suriye harekâtlarını sorgulayamaz” sözleri, Türkiye’nin terörle mücadelede izleyeceği stratejiyi ortaya koyuyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin terör örgütü PKK/YPG’ye desteği bu kadar açıkken, kaçınılmaz olan Türkiye’nin terörle mücadelede Amerika ile karşı karşıya gelmesidir.
Türkiye, terörle mücadelesini uluslararası hukuka göre sınır ötesinde Irak ve Suriye topraklarında veriyor. Burada da Amerika fiilen PKK’nın yanında; öyleyse günün birinde ve çok uzun olmayan bir süre içerisinde Türkiye ile karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz.
Yalnızca bu alanda değil, Amerika Türkiye’ye her cepheden saldırıyor ve saldıracak.
Bir süre önce Türkiye için “sözde müttefik” ifadesini kullanan ABD Dışişleri Bakanı Blinken dahil yetkililer, sıkıştıkça Türkiye’ye NATO üyesi ve “müttefik ve stratejik ortak” olduğu hatırlatması yapıyor. Ama kendileri bu kavramlara uygun davranmıyor.
Kısa süre önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin olduğunu söylemişti. Halen FETÖ’yü topraklarında koruyan ABD, Patriot satmadığı Türkiye’nin, ulusal savunması için Rusya’dan satın aldığı S-400 füzelerinin gündemden çıkarılmasını şart olarak koşuyor. O da yetmiyor, ortağı olduğu F-35 uçak projesinden de çıkarabiliyor.
Lafı uzatmaya gerek yok: Bir yandan Türkiye’yi savunmasız bırakıp, diğer yandan Türkiye düşmanı PKK ve FETÖ terör örgütlerine destek veren Amerika ile yalnızca diplomatik alanda değil, askeri alanda da çatışma kaçınılmaz görünüyor.
PKK’NIN ‘ESİRİ’ HDP, HDP’NİN ‘ESİRİ’ CHP
SON yazımda, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu başta olmak üzere parti yöneticilerinin, terör örgütü PKK’nın 13 insanımızı katletmesinden sonra yaptıkları açıklamalarda “PKK” adını geçirmemesine değinmiştim. Bunun da PKK’nın siyasi kolu HDP ile işbirliği sonucu olduğunu yazmıştım.
İşin aslı, mesajların biraz “kopyala/yapıştır” şeklinde ve arkasında belli bir düşünce olmadığını zannetmiştim. Meğer varmış, hem de bir değil iki tane...
Birincisini CHP Sözcüsü Faik Öztrak basın toplantısında açıkladı. Kınama mesajlarında “PKK” adının kullanılmamasının, “terör örgütünün propagandasını yapmamak” olarak gerekçelendirdi.
“Unuttuk” dese, “İhmal ettik” demiş olsa anlaşılır da “terör örgütünün propagandasını yapmamak” gerekçesinin hiçbir mantıkla izahı yok.
Çünkü PKK’nın adını kullanarak kınama yapan CHP’liler, milletvekilleri var. Mesela Veli Ağbaba, “Eli kanlı PKK’lı teröristleri kınıyorum” dedi.
Ne yani? Şimdi onlar da propaganda mı yapıyorlar?
HDP’LİLERDEN FARKI YOK
İkinci gerekçeyi de dün Kemal Kılıçdaroğlu’ndan dinledik. Kılıçdaroğlu, 13 kişinin şehit edilmesinden, onları kaçıran ve kafalarına kurşun sıkarak katleden PKK’lı teröristleri değil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu tuttu.
Bu sözlerin PKK’nın siyasi kolu HDP’lilerin yaptığı açıklamalardan farkı yoktu. Yakında PKK’nın kaçırdığı insanlarımızı kurtarmak için şehitler veren Türk ordusunu da suçlarsa şaşırmam. Ne Türkiye, ne CHP bunları hiç yaşamamıştı.
Son yazımın başlığı, ‘Terörist PKK’nın esiri HDP’ idi.
Öyle anlaşılıyor ki 6 milyon oya sahip HDP ile seçim işbirliği, Kılıçdaroğlu ve etrafındaki küçük bir azınlığın gözünü öyle karartmış ki CHP yönetimi de HDP’nin esiri olmuş.
Paylaş