Paylaş
Mithatpaşa Caddesi’nde, kentin en prestijli yerlerinden birinde, yıllardır boş duran bir bina vardır. Tarihi Mithatpaşa Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin tam karşısında. Herkes, “Paşanın Evi” diye bilir. Ege Ordu Komutanı lojmanıdır bu bina. Yanında konuk evi de vardır. Ama uzun yıllardır komutanlar burayı kullanmıyor, Narlıdere’de kalıyor. Bir süre boş binanın nöbetçileri vardı.
Hemen yıkılsın
Sonunda onlar da kaldırıldı. Bina terk edilmiş, metruk halde kaldı. Bu bina, Vecdi Gönül’ün Milli Savunma Bakanı olduğunu dönemde, yanılmıyorsam Katip Çelebi Üniversiteesi’ne verildi. Üniversite bu binayı ne yapar? Konuk evi mi, lojman mı? Zaten yeri bile üniversiteyle alakasızdır. Bir önerim var. Bu bina yıkılsın, yanındaki parkla birleştirilsin. Sahilde çok güzel bir yeşil alan kazanılır, tarihi lisenin güzel binaları da görünür hale gelir. Bunu başaranlar da kent tarihine geçer. Haydi... Ne dersiniz?
Tevfik Fikret’ten gelen top sesleri
Ne kadar güzel bir konuya değinmişsiniz. Ancak eksik kalmış, lütfen okullardaki zil sesinin, bizim çektiğimiz gürültünün yanında hiç bir şey olduğunu da dile getirir misiniz?
Biz Alsancak 1382 Gül Sokak’ta oturuyoruz. Maalesef evimiz Tevfik Fikret Lisesi ile bitişik. Hafta içi okul saatlerinde hiç bir şikayetimiz yok. Ancak akşam yapılan özel basketbol çalışmaları, hafta sonu (cumartesi, pazar) basketbol gürültüsünden sinir hastası olmuş durumdayız.
Okula şikayetimizi bildirdiğimizde, gerçekten saygılı ve yardımcı olacakları hissini vererek, “komşularımızı asla rahatsız etmek istemeyiz, düzenleme yapacağız” diyerek bizi yolcu ediyorlar. Belediyeye şikayetimizde, okulun sadece kendi takım çalışmasını ve uygun saatlerde yaptıklarını bildiriyorlar.
Elbette spor yapılsın ama
Ama bizler, hafta sonu bile kafamıza vurulan top (genelde 08.30 civarı başlıyorlar), öğretmenin düdük sesi, bağrışma, kısacası gürültü siniriyle hafta sonu günlerine başlıyoruz. (Ben her hafa sonu erken de kalkmak istemiyorum.) Hafta içi evimizde akşam yemek yerken bile sinir içersinde, huzursuz olmamıza sebep olan bu gürültüye bir çare bulunmasını rica ediyoruz.
Elbette spor yapılsın, elbette sporcu, sporu seven, ama aynı zamanda da etrafına saygılı nesiller yetiştirilsin. Tabii ki bu da çevresine saygılı idarecilerin eğitimiyle olacaktır. Kısacası lutfen bize de yer verin. Belki çare bulunur, daha doğrusu düzenlemeler yapılır .
Pınar AMON
Amatör zeytinciden yağhanelere sitem
“Zeytin Bayramı” yazınızı okudum. Benim İzmir-Tire’de 184 zeytin ağacım var. Amatörce ilgileniyorum ve bu benim hobim. Bir şikayetim var. Zeytinlerimizi sıkıp, zeytinyağına dönüştüren yağhaneler üreticiye dürüst davranmıyor. Bunlar sözde yüzde 10 ile çalışıyor. Bana göre pek çoğu yüzde 20-30’lara varan pay alıyor. Belki de daha fazla... Üretici tamamen yağhanelerin insafına bırakılıyor.
Esas işim İzmir’de tekstil üretimi. Beni üzen köylü vatandaşlarım. Zeytinle ilgili bütün yazıları okuyorum. Bir tek yetkili bu konuya değinmiyor. Acaba Amerika’yı ben mi keşfediyorum? Öyle ise yağhanecilerden özür diliyorum.
Ahmet AYDIN
155’i arayana müzik dinletisi
Bayram dönüşü, yani 30 Ekim’de Şehitler Caddesi, gümrüğe girmek için bekleyen TIR’lar yüzünden öğlene kadar trafiğe adeta kapandı. İşe gelmek için saat 09.00 sıralarında Yaşar Üniversitesi önünde yarım saat bekledim. 155 Polis’i arayıp haber vermek, müdahale etmelerini söylemek istedim. Ne mümkün, arıyorsunuz sıraya alıyorlar ve bir güzel müzik dinletiyorlar. Kaç defa denedim, başarılı olamadım. U dönüşü yapıp Alsancak Garı yönünden gelmeye çalıştım. Orada da stadın önünde kaldım. Burada bir daha 155’i aradım ve düştü. İlgili arkadaşa yolun kapalı olduğunu, açılması için ekip yönlendirilmesi gerektiğini aktardım. 155 polis çok acil durumlarda, insanın başına bir şey geldiğinde, ihbarlarda kullanılması gereken servis. Başına bir şey geldi, telefona sarıldın, başladı bekleme müziği... Yorum, herkesin...
Murat GÖKERTİ
Paylaş