Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’e açık bir mektubum var bugün.
Konu kesinlikle futbol değil. Hatta ’F’ si bile değil. Konu, Özgener’in yarattığı hayal kırıklığı. Neden mi? Sanırım kendisi hemen, ’Nedenini biliyorum’ diyecektir. Amacım azarlamak, ders vermek değil. İçimden geldiği için yazdım. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’e yeterince açık mektupSayın Özgener... Bugün size Türkiye Kupası finalinin mutlaka İzmir’e alınması gerektiğini vurgulamayacağım. Ege, İzmir futbolundan, Altay ve Karşıyaka’nın Süper Lig’e çıkamamasından da söz etmeyeceğim. "İki Ankara takımı birleşince belki de Karşıyaka’ya Süper Lig yolu görünür" tezine de değinmeyeceğim. Bugünkü konum futbolun ’F’si bile değil.*Hasan Doğan’ın yaşama veda etmesinden sonra federasyon başkanlığına, hem de her kesimin onayıyla, seçilmeniz, bir İzmirli olarak beni de gururlandırdı. Bu önemli görevi taşıyacağınıza, başarılı olacağınıza, herkes gibi, ben de yürekten inanıyorum. (İnancım sürüyor.) Kendinizi yetiştirmeniz, duruşunuz, herkese saygılı kişiliğiniz, efendiliğiniz, benim de gözlediğim, çok önemli özellikleriniz. Ama, demek ki yetmiyor...*Hayal kırıklığı yarattınız. En azından ben böyle düşünüyorum. Neden mi? Sanıyorum hemen, "Biliyorum" diye yanıtlayacaksınız. Evet, hayal kırıklığımın nedeni, Göcek’e giderken, İzmir-Aydın Otoyolu’ndaki Selatin Tüneli’ndeki kaza. Direksiyonunda sizin oturduğunuz, eşiniz ve iki çocuğunuzun bulunduğu cipin, tünelin duvarlarına vurması. Ve, şükür ki, çok ucuz atlatılan kaza.*Sayın Özgener, siz sıradan birisi değilsiniz. "Altay Kulübü Başkanlığı, Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanlığı, Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkan Vekilliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekilliği, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı..." Hepsi üstlendiğiniz görevler. Aileniz, İzmir’in unutulmaz başkanlarından Osman Kibar’ın torunu olmanız da cabası. Son yerel seçimde, iktidar partisinden büyükşehir belediye başkan adayı olacağınız da sürekli gündemde tutuldu. *Evet, siz sürekli gözönünde olanlardan, izlenenlerdensiniz. Kabul ediyorum işiniz zor, ama sorumluluklarınız çok. Her şeyden önce örnek olmak zorundasınız. Bu yüzden, kazaya çok içerledim. Çünkü Mahmut Özgener’in, hız sınırı 80 kilometre olan Selatin Tüneli’ne, kimine göre 165, kimine göre 150 kilometreyle girme hakkı yoktur. Hem de, içinde eşi ve iki çocuğunun bulunduğu araçla. Mahmut Özgener’in, haberi duyanların yüreğini kaldırmaya hiç hakkı yoktur. Mahmut Özgener, kendisini, eşini, çocuklarını sevenleri korkutamaz. Hele hele eşinin annesi, okul arkadaşım Müjde ve babası, saygın, değerli dost Kemal Çolakoğlu’nu asla.*Sevgili Özgener, bu satırları içimden gelerek ve haberi duyduğumda yüreğim kalktığı için yazdım. Amacım tabii ki azarlamak, ders vermek, falan değil. Ama dedim ya, içimden geldi. Ve, "Bir ağabey olarak içimi dökmek hakkımdır" diye düşündüm herhalde.