Paylaş
MAVİLEŞELİM DEDİK
GİDEREK KIZARDIK
Bu aybaşında da uzun süre beklenen oldu. İller 100 bin kişide görünen vaka oranına göre renklere ayrıldı. En kritikler kırmızı, sonrası aşama aşama turuncu, sarı ve en iyi olan maviye boyandı. Yeme-içme yerleri önlem almak ve belirlenen kurallara, saat kısıtlamasına uymak koşuluyla açıldı. Hafta sonu sokağa çıkma yasağı, illerin durumuna göre tamamen, ya da bir gün kaldırıldı. Tüm illerde amaç maviye boyanmak, yani en az vakaya ulaşmaktı. Sonra vurduk kendimizi dışarı. Akın ettik restoran, kafe gibi yerlere. Ve anında endişeler, uyarılar geldi. “Boş verin maviyi, harita giderek kızarıyor” denildi.
BU OLUMSUZ GİDİŞTEN
KENDİMİZ SORUMLUYUZ
Daha son gevşeme rakamları haritalara yansımadan, yeni sıkı önlemlerden söz edilmeye başlandı. Şimdi yine rakamlara, hangi ilin hani renge boyandığına bakılarak yeni önlem, kısıtlama, yasaklar konusunda karar verilecekmiş. Ben bu endişeli gidişte yeme-içme yerlerinin pek rolü olduğunu sanmıyorum. Bilinçli olanlar, her önlemi alıyor. Bu yüzden her kentin sahilinde, meydanında, caddelerinde, parklarında, piknik yerlerinde miting benzeri toplanmaları sorumlu tutmak gerek.
KENDİMİZİ EN İYİ
KENDİMİZ KORURUZ
Ve de kötü tabloya “dur” demek için, kendimizi en iyi kendimizin koruyacağını unutmamalıyız. Üç M’i (maske, mesafe, musluk) mutlaka uygulamalıyız. Her türlü kalabalıktan uzak durmalı, yeme-içme yerlerindeki kurallara, önlemlere uymalıyız. Herkes sosyalleşmeyi, sohbetleri, dışarıda yeme-içmeyi elbette özledi. Ancak unutmamalıyız, bugüne kadar 29 bini aşkın can aldı bu illet... Ve işler daha olumsuz giderse, yeniden kapanmalar, kısıtlamalar gelir ki, bu kez herhalde bedel daha ağır olur. Dilerim gerçekleşmez. Zor ama, iyimser son söz: Tüm iller masmavi olsun, bahar-yaz aylarını daha özgür ve sağlıklı karşılayalım. Aman dikkat!
BİR SORU
Sağlıkçıda yarınki
bayram gücü kaldı mı
EFENDİM, salgın illeti denilince önce sağlıkçılar geliyor akıllara. Hastalara derman olmak için var güçleriyle çalışan, bu yolda şehit veren sağlıkçılar. Salgının başında akşamları balkonlara, pencerelere çıkıp alkışladığımız sağlıkçılar. Canla başla çabalarken kendilerini bilmezlerden şiddet gören sağlıkçılar. Salgın illetiyle savaşta ön saflarda olan, genelde uzun süre çoluklarına, çocuklarına hasret kalan sağlıkçılar. Yarın 14 Mart Tıp Bayramı. Bayramınız kutlu olsun (mu)..
BİR GİRİŞİM BİR BURUKLUK
En sonunda yıllardır
geciken vefa adımı
“ALAÇATI’ya hayat veren Leyla Figen’in adı ölümsüzleşecek” başlıklı bir haberden alıntı: “1995 yılında geldiği Alaçatı’ya aşık olan ve eşi Şevki Figen’i ikna ederek aldığı evi, taş ustalarıyla restore eden Leyla Figen, daha sonra Alaçatı’nın ilk turistik restoranı Agrilia’yı açtı. Leyla Figen’in ilkleri hayata geçirmesiyle Alaçatı, Türk turizminin gözbebeği haline geldi. Eşi Şevki Figen ile Alaçatı’yı Koruma ve Güzelleştirme Derneği’ni de kuran Leyla Figen, 2002 yılında gözlerini yaşama yumdu.”
ADI MEYDANA VERİLECEK
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Leyla Figen için buluşma düzenlenmiş. Leyla Figen tabelası, Alavya duvarına asılmış. Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran da, önerge vererek Leyla Figen’in adının Alaçatı Kemalpaşa Caddesi’ndeki yeni meydana verilmesini isteyecekmiş. Önerge kabul edilirse Leyla Figen’in adı ölümsüzleşecek. Peki bu vefa için geç kalınmadı mı? 19 yılda böyle bir adım atılamaz mıydı? Başkan Oran, bir adım atmış. Ama ne başkanlar, yöneticiler geçti... Bende gecikme kaynaklı burukluk oluştu. Önemli olan Leyla Figen adının yaşatılması, gençlere da anlatılmasıdır. Sanırım Alaçatı’da bu işi yapacak çok gönüllü vardır!
Paylaş