Kural tanımaz magandalar
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 93 yıl önce bugün kuruldu. Herkese kutlu olsun.
BU görüntüler çok taze. Dün sabah çekildi. Hani benim çok sık kullandığım, “Fazla söze gerek yok” ya da “Sözün bittiği an” türünden. Görüntüyü çekenin ağzından yaşananları aktarıyorum:
“Yıllardır Bornova’dan Alsancak’taki işyerime gidip gelirken Ankara yolunu kullanırım. Sabah saatlerinde Egemak karşısındaki viyadük öncesi ve sonrası trafik içler acısıdır. Hep düşündüm, “neden bu yola bir çare bulunmaz” diye. Yaklaşık bir aydır Ankara yolunun trafik yoğunluğuna çare aranıyor. Önce tabela yönlendirmesiyle Ankara yönünden yan yola geçiş sağlandı. Trafik cezalarına rağmen sürücüler buna uymadığı için hem kazalar, hem de yoğunluk arttı. Sonra plastik bariyerlerle geçiş yan yoldan Ankara yoluna verildi. Bu uygulama da yoğunluğu artırdı.
Doğru bulundu ama
Ve sonunda araçlar ana yoldan yan yola plastik bariyerlerle yönlendirildi. Sürücü ve vatandaş olarak kesinlikle son derece doğru olan bu uygulamada kalınması gerektiği kanaatindeyim. Buraya kadar her şey güzel, yol rahatladı. Fakat şimdi de kural tanımaz sürücüler yine kolayını bulmuş, konulan plastik bariyerlerin üzerinden geçerek Ankara yolunun sağ şeridinde giden sürücülerle burun buruna geliyor. Bu da kaza riskini artıyor.
Plastik bariyerlerle olmayacağı resimlerde de gözüküyor. Bu uygulamanın sağlıklı olması için kesinlikle beton bariyer gerekiyor.
Emeği geçenlere, doğruyu bulanlara teşekkür ederken, kural tanımaz trafik magandalarına diyecek bir şey bulamıyorum.
Murat GÖKERTİ
Mersin’den bir hoşgörü mozaiği
SABRİ Çolakoğlu, geçenlerde bir elektronik posta gönderdi. Sevgili Çolakoğlu’nun fotoğraf da iliştirdiği notu şöyle:
“Geçen hafta sonlarından birinde Mersin’deydim. Oradaki dostlarım mezarlıkta Müslüman-Hıristiyan ayrımı yapılmadan herkesin ebedi uykusunda beraber olduğundan söz edince görmek istedim. Gidip fotoğraf çektim. Bakar mısınız? İşte medeniyet, işte hoşgörü.... Bireyi insan yapan, insanlık değil de nedir? Çok etkilendim, paylaşmak istedim. Son bir not: İzmir’de oturmuyor olsam, birinci tercihim bu güzel ve sakin Mersin olurdu.”
Teşekkürler sevgili Sabri Çolakoğlu
Mithatpaşa’daki esnafa müşteri otoparkı önerisi
MİTHATPAŞA Caddesi’nde araçlar yolun iki yanına da bırakılabiliyor. Daha doğrusu caddenin iki yanı artık otopark. Uyarı, “Flaşörler açık beş dakika araç bırakılabilir” gibi kısıtlı izin levhalarına pek aldırış eden yok. Bu işin bir gerçeği. Bir de başka taraftan bakalım. Madem bu araçlar yol kenarına bırakılıyor. Dileyen esnafın, bir-iki araçlık otopark yeri kiralamasına olanak tanınsın. Büyükşehir’in belirleyeceği bedeli ödeyenlerin müşterileri, alışveriş süresi kadar, araçlarını bırakabilsin. Aksi halde park yeri olmadığı için müşteri Balçova’daki AVM’lere kaçıyor. Böylelikle esnafa da biraz soluk aldırılabilir.
Gizem BERK-GÖZTEPE
Kordon’dan artk kaçmayı düşünüyorum
DOĞMA büyüme Kordon’da yaşamaktayım. Yazdığınız sorunlar, devede kulak. Siz hiç sabah 04.00’e kadar canlı müzik çalan bir barın üstünde uyudunuz mu? Sehpanın üzerine koyduğunuz su titrediği için (bas sesinden) deprem oluyor sanıp, evden fırladınız mı? Ya da evlatlarınızı içkiden, sigaradan ve kötü alışkanlıklardan korumak isterken apartmanınızın girişinde bunları görerek büyümelerine seyirci kaldınız mı? Ya bu diyardan gitmeli, ya deveyi gütmeli ruh haliyle yaşıyoruz. Dağdan gelip bağdakini kovdular. Ses, gürültü için bir yasak getirilemez mi? Alaçatı ki, turizmin gözbebeği, eğlence merkezi. Gece 01.00’de barların sesi kısılıyor. Kordon’da canlı müzik yapan mekanlar ne ses kısıyor, ne de ses izolasyonu için bir zorunluluk getiriliyor. 49 yaşındayım ve semtimi terketmeyi içime sığdıramamama rağmen başka yere gitmek, dededen kalan evimi (bu şartlarda ederinin yarısına) satarak canımı kurtarmayı düşünmekteyim.
Bu neyin cezası, neyin bedelini ödemekteyim?
Deniz Nencan UMUTER
