Paylaş
“İsmim Yalçın Paslı, Tezmaksan Makine Sanayi AŞ’de koordinatör olarak görev yapmaktayım. İstanbul’da çalışıyor olmama rağmen, işim dolayısıyla çok fazla seyahat etmekte olup İzmir’e yaptığım seyahatte Hürriyet Gazetesi’ndeki yazınızı okudum. Sektörün içinde birisi olarak çalışmalarımızdan kısaca bilgi vermek, Türkiye’nin geleceğinin en büyük sorunu olan bu konu başlığını bugüne kadar dile getirmeye çalıştığımız platformlara ilave, sizinle de paylaşmak istiyorum.
EĞİTİMLE İLGİLİ İŞ İSTEMİYORLAR
Meslek liselerindeki öğrenci sayısı ve niteliği azalmakta olup, okula devam edenlerin büyük çoğunluğu da okul sonrasında aldığı eğitimle ilgili bir işte çalışmak istememektedir. Birkaç meslek lisesinde mezun olan öğrencilerin nerede istihdam edildiğini araştırabilirseniz zaten durumu görebilirsiniz.
NİTELİKLİ ELEMAN SORUNU
Türkiye’nin her tarafındaki, her ölçekli sanayi kuruluşu ile çalışmakta olup ziyaret ettiğimiz müşteriler, firmalarla konuştuğumuz ana sorunumuz ‘nitelikli eleman’ , ‘ara eleman’ olup, bu sorun her yıl giderek artmaktadır.
Sanayi bölgelerindeki hemen hemen her fabrika veya kuruluşun duvarlarında ‘eleman aranıyor’ ilanlarını rahatlıkla görebilirsiniz. Yani bir tarafta sanayinin ‘ara eleman’ , ‘nitelikli eleman’ ihtiyacını gidermek için kurulan meslek liseleri, diğer taraftan bu okullardan mezun olan gençlerimizi istihdam etmeye hazır sanayicimiz olmasına rağmen bu iki taraf gittikçe birbirinden uzaklaşmaktadır.
KÖTÜ GİDİŞİN FARKINDA OLAN AZ
Türkiye’nin GSMH’nin büyümesi için üretmesine, üretebilmesi için de başlıca üç önemli kritere ihtiyaç vardır. Teknoloji, sermaye (finansman), insan kaynağı. Teknoloji ve sermayeye erişim konusunda çok fazla sıkıntı yok, bir şekilde erişebiliyorsunuz. Ancak ‘insan kaynağı’ dediğiniz zaman, bugünden planlamasını yaptığınız taktirde ancak on yıl sonra meyvelerini alabilirsiniz, maalesef bu kötü gidişatın çok az kişi, platform farkında.
TORNA İLE ŞEKİLLENEN HAYATLAR
Milli otomobilimiz, milli uçaklarımızın üretebilmesi için teknoloji ve sermaye var, ya insan kaynağı? Bu sorunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gördüğümde, kendi çapımda bir şeyler yapmaya karar verdim. İşimizin gereği Türkiye’nin birçok yerinde ziyaret ettiğim firmaların zaman zaman kurucularıyla tanışma ve sohbet imkanım oluyor. Bazı sanayicilerimizin hayat hikayelerini ‘Torna ile Şekillenen Hayatlar’ adlı kitapta yazmaya karar verdim ve 2016 yılında kitabı yayınladık. Kaynak kitap olmasının yanı sıra özellikle meslek liseleri ve üniversitelerden mezun olan gençlerimize rol model olabilecek Beyçelik, Ermetal, İnoksan, Dirinler Makine, Silverline, Estaş gibi birbirinden değerli 25 firmanın hayat hikâyesini kaleme aldım. Kitabın devamında 100’den fazla meslek lisesi ve üniversitede 10 bine yakın gencimizle buluşarak kimi zaman kitaptaki sanayicilerimiz, kimi zamanda diğer sanayicilerimizle birlikte ‘Torna İle Şekillenen Hayatlar’ adlı seminerler verilerek , gençlerimize okul sonrasında imalat sektöründe çalışmaları ve iş fırsatları hakkında bilgilendirmeler yapmaya devam ediyoruz.
KİTAP GELİRİ GENÇLERE
Bu yıl ‘Torna İle Şekillenen Hayatlar’ın devamının yanı sıra meslek liselerinde ve üniversitelerde okumakta olan kız öğrencilerimiz için ‘Kadın Sanayici Olmaz mı Dediniz?’ isimli iki kitabı da yazmakta olup, temmuz ayı gibi basımı yapılacaktır. Kitapla ilgili gelirlerin tamamının, Tezmaksan Akademi’de teknik eğitim almakta olan gençlerimize harcanmakta olduğunu da paylaşmak istiyorum. (Yalçın PASLI)”
Yalçın Paslı’ya teşekkür ediyor, sevgili Selami Özpoyraz’dan bu konuda atılacak adımlardan haber bekliyorum. Kolay gelsin...
BİR ANIMSATMA
Nargile bilmecesi
SITKI Şükürer önceki gün bir yazı yazmış, “İnciraltı okaliptüslü yol üzerinde bir takım garip isimli mekanlar peydah oldu. Pek öyle derme çatma yerler değiller. Hatta bazılarında (kırmızı kadifeli) iskemleler bile var (!) Anladığım, nargile içilen mekanlar bunlar. Nargile dediysek de tömbeki değil, bir takım kimyasallarla takviyelenmiş, meyveli denilen muhtemelen kanserojen tütünler servis ediliyor. Toplumumuz, sanki zor zamanlardan geçiyor ve bir tuhaf kimliksizlik halleri artan ölçüde gençliğimizi sarıyor” demiş.
SİGARA YASAK O ÖZGÜR
O tür yerler o yolla sınırlı değil... Geçen yılın eylül ayındaki bir yazımı anımsattı bu. Sonra da yazdım ama herhangi bir etkili ya da yetkiliden yanıt alamadım:
“Sigaranın kamuya açık yerlerde yasaklanması, içiminin kısıtlanması bana göre en olumlu kararlardan. Bu yasak iş kolları da yarattı. Kafeterya, lokanta gibi yerlerde sigara içenler dışarıda oturduğu için ısıtıcılar geliştirildi, sandalyelere şallar koyuldu... İşletmeler yanları, üzerleri açılır kapanır bölümler oluşturdu. Hatta bu yasağın daha da sertleşeceği bir cam bile bulunan yerlerde sigara içilemeyeceği söyleniyor. (Bu da biraz abartılı gibi)
HER YERDE AÇILIYOR
Benim konum bu değil. Sigaraya bu denli dikkat edilirken her yerde nargilecilerin açılması dikkatimi çekiyor. ‘Kafe, salon, ev’ adı altında açılan açılana... Gidin Bostanlı’ya, Bornova’da Büyük Park, Küçük Park civarına, Güzelyalı- Göztepe sahiline... Nargilecilerin gençlerle dolu olduğunu görürsünüz.
KURALLARA UYGUNSA LAF YOK
Nargilelerde tütün mü sunuluyor, yoksa meyve aromalı başka şey mi bilemiyorum. Nargileciler sıkı denetleniyor mu, onun da bilgisi yok bende. Zaten denetleniyor ve her şey kurallara uygunsa lafım yok. Ama dedim ya, her yer nargileci doluyor. (Tabii ki iş sahası da yaratılmış oluyor, ona da eyvallah. Ben yalnızca gençlerin sağlığının korunmasına dikkat çekmek istiyorum.)”
BİR ÖNEMLİ RESİM
Selam olsun
İZMİR Medyası’nın üç önemli foto muhabirini, üstadını, ayrılmaz dostunu anmak istedim nedense... Onları bilenler bilir... Celal Yılmaz, Gazanfer Karpat ve Ergun Ulcay... Yukarıdan bize bakıp gülümsüyorlardır herhalde... Selam olsun...
BİR ALINTI
Emine Kantarcı’dan: Çağımızın en büyük sorunu: Akıllılar hep kuşku içindeyken, aptallar küstahça kendinden emindir. (Bertrand Russell)
Paylaş