PaylaÅŸ
Koca bir, ‘Günaydın’ çektim. O da ne? Nejat (Bekmen) kararmıştı. Adnan (Kaya) telefonda birisiyle konuşuyordu. ‘Kaza, ölüm’ gibi bir şeyler duydum. Nejat’a baktım, konuşamıyordu. Adnan’a döndüm, telefonu eliyle kapattı ve o haberi verdi: ‘İbrahim Abi’nin (Irmak) büyük oğlu dün gece kazada yaşamını yitirdi.’
* * *
Çağlayan’dan söz ediyordu. 246 11 12 numaralı telefonu çevirdiğimde, arada karşıma çıkıp, ‘Irmak Su buyurun’ diyen Çağlayan’dan. Sesimi duyduktan sonra, ‘Ne haber Nedim Abi, nasılsın’ diyen, ‘İyiyim senden ne haber, her şey yolunda mı, anne, baba nasıl’ karşılığını verdiğim Çağlayan’dan... Yıllardır birlikte çalıştığım, acı, tatlı bir çok şey paylaştığımız, ‘çevreciiirmak’ diye sataştığımız, bizim İbrahim Irmak’ın büyük oğlu Çağlayan’dan. Aynı telefonu çevirdiğimde yine arada karşıma çıkan, bizim ailenin tek tek hatırını sorup selamlar ileten Füsun’un büyük oğlu Çağlayan’dan. Ve bir ara birlikte çalıştığımız bizim deli dolu Tolga’nın ağabeyi Çağlayan’dan.
* * *
Bu yazıyı haberi duyduktan bir saat kadar sonra yazıyorum. Bir şeyler takılıyor boğazıma. Yutkunuyorum. Mete Tamer (Omur) gözucuyla bakıyor bana. Ergül (Satıç) solumda. Melih (Tözün) ile Bulut (Pişirici) arada dolanıyor. Kimse göz göze gelmek istemiyor. Hava çok ağır. Diğer servislerden gelip başsağlığı dileyenler var. Daha dün okudum bir gazetede. ‘Ağlamak duyguların işemesidir’ diyordu. Ama olmuyor.
* * *
Füsun’la İbrahim’in, Tolga’nın yerine kimseyi koymak istemiyorum. Daha da hiç birini görmedim. Görünce ne olacağını da bilemiyorum. Dün saat 00.04’te Nejat aramış beni cep telefonundan. Haber vermek için. Ama kimbilir nerelere koymuştum telefonu. Duymadım. Gece eve gitmişler. Füsun’la İbo’yu anlattılar. Yaş kalmamış gözlerinde. Akşama kadar birliktelermiş Çağlayan’la. Arkadaşlarıyla ayrılmış. Sonra da şok haber. Dilerim kimse yaşamaz böyle bir acıyı. Katlanmak kolay değil. Alışılır mı Çağlayan’ın yokluğuna? Çok zor.
* * *
Ve Çağlayan... Her zaman mahçup gibi. Sürekli gülen. Çevresine olumlu hava estiren. Gencecik. Fidan. Yaşamının baharında. Askerliğinde, babasına hep, ‘Nasıl gidiyor’ diye sorup, ‘İyi çok şükür’ yanıtı aldığımız. Çağlayan Irmak. Bir pazar gecesi, talihsiz bir kazada çağlayarak yaşama veda etti. Işıklar içinde yatsın. Füsun’a, İbo’ya, Tolga’ya sabırlar diliyorum. Sözün bittiği zamandır.
NOT: Aynı kazada yaÅŸamını yitiren Seyhan Terzi’ye de rahmet, ailesine, yakınlarına, sabır diliyorum.      Â
PaylaÅŸ