KIYILAR HERKESE AÇIKMIŞ
Yasal olmayan kumsal kullanımları hakkında Jandarma Komutanlığı ve Zabıta Müdürlüğü’nce çalışma yürütülmüş, sabit şezlong ve şemsiye sahiplerine bölgenin kamusal alan olduğu, halkın kullanımına açık olduğu bilgisi verilip, kaldırmaları yönünde uyarılarda bulunulmuştur. Ardından bahse konu şezlong ve şemsiye sabitleyici vb. malzemelerine kaldırma işlemi uygulanmıştır. Kıyı Kanunu Madde 5 – Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.”
‘BEACH’ GELDİ AKLIMA
ŞANSLIYIZ, NEDEN Mİ?
Şanslıyız, geçen yıl İzmir’in kurtuluşunun ve cumhuriyete giden yolun açılmasının 100’ncü yılını yaşadık... Şanslıyız 29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü yılı kutlamalarına tanık olacağız... Ve gelelim 14 Mayıs’a... Cumhur İttifakı, TBMM’de (Türkiye Büyük Millet Meclisi) çoğunluğu sağladı... 28 Mayıs’ta yine sandığa gidip 13’ncü cumhurbaşkanını seçmek için oy kullanacağız...”
ERDOĞAN YİNE CUMHURBAŞKANI
Evet, 14 Mayıs’ta Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı’nın adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gerekli çoğunluğu sağlayamadı. İki haftalık zorlu süreçten sonra 28 Mayıs’a gelindi, demokrasinin gereği yerine geldi, son sözü seçmen söyledi, Recep Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Hayırlı olsun...
HERKES HİZMET BEKLER
KÜSME HAKKI, LÜKSÜ OLAMAZ
Görüşü ne olursa olsun, cumhurbaşkanı adaylarından hangisini severse sevsin, her seçmen gidip tercihini yapıp oy kullanmak zorundadır. Kimsenin sandığa küsme hakkı, lüksü olamaz, olmamalı... Yineliyorum, bu bir anayasal haktır, yükümlülüktür, yurttaşlık gereğidir...
ŞÖLEN HAVASINDA GEÇMELİ
Bu arada yurtdışında oy kullananların sayısının 14 Mayıs’a göre arttığını da unutmayalım. “Bir oydan ne olur” diyenleri vicdanlara havale ediyorum. Oy vermeyenin seçim sonuçları konusunda değil konuşma, ağzını açma hakkı bile yoktur. Bugün mutlaka sandığa gidip oyunuzu kullanın. Seçim demokrasi sınavıdır, bir kazananı olacaktır, sonuç sindirilecektir. Seçimin demokrasi şöleni havasında geçeceğine inanıyorum, ülkemize iyilik, güzellik, mutluluk, barış, esenlik, umut, mutluluk getirmesini diliyorum.
BİR ETKİNLİK
GÖÇ BASKISI ALTINDA
“Muğla, önce kovid salgını, sonrasında hepimizi yasa düşüren deprem felaketleri ile yoğun göç baskısı altında. Yoğun kentleşme ile bölge çok büyük tehlike altında. Tarih, turizm ve tarım açısından çok popüler olan bölge; turistik aktivitelerin yetersiz yönetimi, zayıf alt yapı, nitelikli tarım arazilerinin azalması ve bilinçsiz kullanılmasıyla büyük sorunlarla karşılaşacak.
TARIM ALANLARI AZALIYOR
Uzun yıllardır planların yapılamaması, yapılanların uygulanamaması sonucu kaçak kullanımın artması bölgenin doğal yapısını kaybetmesine sebep olmuştur. Bu da başta doğal afetler olmak üzere iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuz etkenlere karşı da Muğla’yı korumasız ve dirençsiz bırakmaktadır. Bölge yangın, sel ve kuraklık tehlikesi ile karşı karşıyadır. Denizlerde su kalitesi, göllerinde su seviyesi düşmekte, tarımsal alanlarında azalma görülmektedir.
DOĞA VE KÜLTÜR KORUNMALI
Bölgenin doğasının, kültürünün ve peyzajının korunması, tarımsal kalkınma ve nitelikli turizm için çok önemlidir. Bozulan ekosistemlerin eski haline dönüştürülmesi ise maddi kaynak ve zaman kaybına neden olacaktır. Doğası ve yapısı korunmuş alanlar, ekosistemlere güvenilir ev sahipliğinin yanında temiz su temini, karbonun depolanması, toprağın dengelenmesi, doğal afetlerin etkilerinin azaltılması gibi hayati katkılar sunmaktadır.
OLUMSUZLUKLARI GİDERMEK
SAHİLLER VE YOLLAR KAPALI
“Değerli vatandaşlarımız; Aldığımız bilgiye göre 28 Mayıs günü şiddetli poyraz beklendiğinden sahillerimiz, eşsiz manzaramızın seyir alanları ve kuvvetli yağışlardan dolayı tarihi kent sokaklarımız kapalıdır. Sizleri çok seviyoruz ama aynı gün ikinci turda ülkemizde doğacak güneşin keyfini ikamet adreslerinizde çıkarmanızı tavsiye ederiz.29 Mayıs’tan itibaren hepinizi bekleriz. Çünkü biz Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, hayatımızın hiçbir anında karamsarlık nedir, tanımadık...”
Bu paylaşım 2019’daki iptal edilip yinelenen İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini anımsattı. 23 Haziran’daki ikinci seçim öncesi de turistik ve kıyı belediyeler, ilginç duyurularla İstanbullu seçmene seslenmişti:
KÖPEKBALIKLARINA YEM OLMAYIN
* Çanakkale Belediyesi: 23 Haziran’dan sonra peynir helvasıyla tüm İstanbulluları iskelede karşılayacağız.
Bu arada art arda gelen üç güne göz atmakta da yarar var... 13 Mayıs: 301 can yitirdiğimiz Soma maden faciasının yıldönümüydü... 14 Mayıs: Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi... 1950’de çok partili siyasal yaşama geçişin yıldönümü, Anneler Günü, Dünya Çiftçiler Günü, Eczacılık Günü... 15 Mayıs: İzmir’in işgalinin ve Gazeteci Hasan Tahsin’in ilk kurşunu sıkarak şehit olmasının, ulusal direnişin ateşinin yakılmasının 104’ncü yıldönümü...
HAK ETTİĞİNİ - DİLEDİĞİNİ SEÇTİ
Devam edelim... Şanslıyız, geçen yıl İzmir’in kurtuluşunun ve cumhuriyete giden yolun açılmasının 100’ncü yılını yaşadık... Şanslıyız 29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü yılı kutlamalarına tanık olacağız... Ve gelelim 14 Mayıs’a... Vatandaş sandıkta son sözünü söyledi, cumhurbaşkanı seçimi 28 Mayıs’ta yinelenecek... Cumhur İttifakı, TBMM’de (Türkiye Büyük Millet Meclisi) çoğunluğu sağladı... 28 Mayıs’ta yine yurttaşlık görevimiz gereği, sandığa gidip 13’ncü cumhurbaşkanını seçmek için oy kullanacağız...
Sonuç ne olursa olsun, demokrasinin gereği yerine gelecek... Vatandaş hak ettiği yönetimi ve yöneticileri oylarıyla belirledi/ belirleyecek. “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” sözünü anımsatıyor, 14 ve 28 Mayıs seçim sonuçlarının ülkemize iyilik, sağlık, barış, kardeşlik, umut getirmesini umuyor ve diliyorum... Yaşasın cumhuriyet, yaşasın demokrasi... Hepimize kolay gelsin!
ANAYASAL HAK AMA YÜKÜMLÜLÜK
Görüşü ne olursa olsun, cumhurbaşkanı adaylarından hangisini severse sevsin, hangi siyasal partiyi, ya da ittifakı kendisine yakın bulursa bulsun, her seçmen gidip seçimini yapıp, oy kullanmak zorundadır. Yineliyorum, bu bir anayasal haktır, yükümlülüktür, yurttaşlık gereğidir...
DEPREMZEDELER ÖRNEK ALINMALI
6 Şubat depreminden etkilenen 11 kentteki seçmenleri düşünün. Çoğu, felaket sonrası savruldukları yerlerden olanaklarını zorlayarak seçim için daha önce oy kullandıkları yerlere dönmeye çabaladı. Ya da gittikleri yerlerde kayıt yaptırdı. Büyük felakette yakınlarını, evini, barkını yitirmişlerin de aralarında bulunduğu, bu insanlar herkese örnek olmalı.
HER YIL YİNELENİR
Oysa işin özü böyle değil. Her yıl yinelenen bu haberler çok lüks yerlerdeki fiyatlardan söz eder. Yine benzer başlıklar atılır, eleştiriler, yorumlar birbirini izler. Ama sonuç olarak kime nedir… Önemli olan, Bodrum’da günün koşullarına uygun fiyata lahmacun yenilecek yerlerin de olmasıdır elbette... Mutlaka makul paraya karın doyurulacak yerler de vardı... Bodrum Otelciler Derneği Başkanı Ömer Faruk Dengiz de konuşmuş bu konuda:
20 LİRAYA DA VAR
“Bodrum’un pahalı olduğunu belirten kafa karışıklığını kaldırmamız gerekiyor. Bodrum sadece özel plaj işletmeleri ve lahmacundan ibaret değil. Bodrum’da her şey var. 20 liraya da lahmacun var, daha popüler olan bir bölgede bu fiyat 450 liraya çıkıyor. Lahmacunu 450 liraya alan bir kişi partilerden, eğlencelerden ve diğer birçok şeyden yararlanabiliyor.”
YE AMA SONRA AĞLAŞMA
“Dileyen 450 liraya, hatta daha da pahalı, lahmacunu yesin... Sindirebilirse sindirsin, birçok şeyden yararlansın, havasını da atsın. Kime ne? Ama sonradan, ‘Bu kadara da lahmacun olur mu? Fiyatlar uçmuş... Buralarda bir şey yenmez’ diye kasa fişi paylaşıp ağlaşmasın” diyorum... Afiyet olsun, dileyen daha da çok yesin!
----------