Paylaş
Çiçeğin bir de film yapsan yapılır, sevip de kavuşamayan iki aşığa dayanan öyküsü olsun. Zeynep ile Mehmet. Çiçek de âşıklar da gerçek. Yerli-yabancı, hayal-gerçek nice aşkları biliriz de, bu âşıkların mezarları bile belliyken, kendilerini bilmeyiz. Aşıklar, birbirlerine doyamadan hayata veda etmişler ve gölün iki kıyıcığına gömülmüşler. Mezarlarının çevresi kıpkırmızı, pırıldayan çiçeklerle dolmuş. Sürüler otlamaya, çobanlar basmaya kıyamamış. Bir süre sonra bir söylenti çıkmış. Çiçeklerin şap veya şarbon gibi hastalıklara şifa olduğuna inanılmış. Bir gelenek olmuş, çobanlar sürülerini buraya yılda en az bir kez getirmeye başlamış. Cumhuriyetle gelen ilim ve bilimle hastalıkların tedavisi mümkün olmuş, çobanların da sürüleriyle ziyaretleri kesilmiş.
Kesip, söküp kesme çiçek olarak çiçekçide, sokakta satmak; yetiştiği alanlara yol, bina yapmak, tarla açmak artık olmaması gerekenler ve zaten yasaklanmış. Zararlıları ilaçlayayım derken bu nadide çiçeği de yok etmek de başka konu. Çiçeği yazan, çizen, fotoğraflayan ve seven dostlar; Yalçın Ergir, Abdullah Şahin, Timur Özkan, Mutlu Kader ve Doğan Bayrak ile Gölbaşı Belediyesi’nin kapısını çaldık. Belediye Başkanı Fatih Duruay, Park-Bahçeler Müdürü Hakan Göçer ve ilgililerle buluştuk. İçimize bir ümit ışığı doğdu. İki çok özel tarlaya gittik. Sevgi çiçekleri açmaya başlamıştı. Bayıldık. Çiçek dile geldi;
“Sadece yer bırakın bize, işte böyle görsel şölen sunalım size” dedi. Çiçek şair olmuştu, hepimiz fotoğrafçı olduk! İncitmeden, eğildik, çömeldik, fotoğraflarını çektik. Yazıdaki fotoğraflar Sevgili Mutlu’ya ait. Sosyal medyada paylaştık. İlgi gördü. Dost meclisinde bir kişi tanıdığını söyledi. Kimi, “İlk kez gördüm”, kimi “Bilirim bu çiçeği, gelincik” dedi. Tanımayanlar hayıflandı, korunmasını diledi tüm dostlar.
Hulusi Gürpınar’la tanıştık. İçimizdeki ümit ışığı ışıl ışıl parıldamaya başladı. Geçen hafta İngiltere taraflarına gitmiş, bir valiz dolusu tohumla dönmüş. O derece çiçek sevdalısı yani. “Gönlümde sevgi çiçeğinin yeri ayrı” diyor. Yıllardır çiçeği tanıtmak, yaşatmak için herkese anlatıyormuş. Bahçesinde bin bir çiçekle birlikte, özel bir köşede yetiştiriyor. Çiçeğe kitap da yazmış. Çiçeğin babası olmuş bence. Çiçeği çizerek imzaladı kitabını. Heyecanla anlattı, anlattıkça heyecanlandı. Bizi de çok duygulandırdı. Sanırım birkaç kez sarıldık! Evinin bahçesinde yetiştiriyor. Yetmemiş bahçesinin karşısındaki arsayı bu çiçeği yetiştirmek için çitle çevirtmiş. Geçen sene Başkan Duruay’la birlikte ekmiş, sulamışlar. Gezimizde gördük, Sevgi Çiçeği ilgiye hemen yanıt vermiş. Bu bahçede, çiçeğe emek verenler ile birlikte gezi grubunun fotoğrafı güzel bir anı oldu.
Prof. Dr. Ayşe Boşgelmez’i göldeki sivrisinek sorunuyla ilgili çalışırken bulduğunu anlattı. O buluşmanın çiçek için dönüm noktası olduğunu söylüyor. İki ciltlik dev bir eser ve anlatılamaz, harika işler yapmış Ayşe hoca. Çiçeğin adını da birlikte koymuşlar. Ayşe hoca bayrağı Prof.Dr. Yeşim Okay’a devretmiş. O da gezimizde olmak istedi ama gelemedi. Kendisiyle yazının çıkışına dek görüştük. Bir de Prof. Dr. Mümtaz Demirkalp var. Demirkalp, demiri hamur gibi yoğuran bir sanatçı olarak, andezitten Sevgi Çiçeği heykeli yapmış. Heykel, bugün çiçeğe giden yolu gösterir gibi yol ayrımında, Gölbaşı’nın girişinde duruyor. Kaidesi biraz gömülmüş, önüne bir pano koyulmuştu ama Başkan Duruay ilgileneceklerini belirtti. Yazı hazırlanırken pano kalkmıştı, kaidenin de eskisi gibi yükseltileceğine eminim.
Viyana’da, ‘Dünya Endemikler Kraliçesi’ seçilen çiçeğin rengi kırmızıdan başlıyor, mor ve pembeye kadar değişiyor. Bilimsel adı Centaurea tchihatcheffii. Türkçesi nadirliğine inat pek bol; yanardöner, gelin düğmesi, türbe çiçeği, kırmızı peygamber çiçeği veya hasırcı çiçeği deniliyor. Son uğraşıp, didinenlerin koyduğu adını hak edercesine 23 Nisan, 19 Mayıs, anne-baba günleri, hıdırellez, nevruz, bahar, işçi bayramlarında; insan ve doğa sevgisini kutsarcasına açıyor. Gezideki dostlardan Ergir’in sözleriyle;
“Daha güzel bir yarın, bugün harcanan emekten oluşuyorsa; yaşamın bütün tarlalarında sevginin yayılabilmesi için bugünden kollar sıvanmalı–sıvanmış tüm kollara sevgi ve saygıyla destek olunmalıdır.” Çiçeği görmek, sıvanmış kolların yanında olmak, nadir çiçek fotoğrafçısı olmak, bu çiçeğe onu sevdiğinizi fısıldamak veya başka ulvi nedenlerle gitmek isterseniz, sizi onlara götürecek Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün numarası 485 52 70.
Her endemiğin bir Hulusi babası olması dileklerimizle, emeği geçen herkese saygıyla, minnetle; haftaya “korunanlar ve korunmayanları” konuşmak üzere buluşma ümidiyle, çiçekler de siz de sevgiyle kalın.
Paylaş