Paylaş
Aralıklı olarak şarkı yapıyor Zeynep Casalini. Hiç ara vermedi ama şarkılarının arasındaki süre giderek artıyor, açılıyor. İstanbul dışında yaşıyor epeydir ve bu da zaten, başlı başına bir uzaklık sebebi, en azından piyasadan.
Casalini gibi güçlü ve farklı bir ses daha fazla, daha sık şarkı yapsa elbette daha iyi olurdu ama bu şartlarda bu da iyidir; tamamıyla vazgeçmesinden çok daha iyidir. Son şarkı ‘Ben Böyle’, sanatçının söylemeyi sevdiği türden bir şarkı. Yavaşça, sakince, aşkı/ayrılığı bağırıp çağırmadan ve daha mühimi, bu zamanlarda rastlanmadık biçimde, ağlamadan/inlemeden dile getiriyor. Klip de öyle; sakin ve sade.
Casalini’nin bir yorumcu olarak, bildiğimiz/alıştığımız genel ‘profil’le en ufak bir alakası yok. O, şarkı söylemeyi çok seviyor ama bunun bütün hayatını abluka altına almasını da hiçbir zaman istemiyor. Bu nedenle belki, aralıklı olarak yaptığı ve hayatla müziği kesintisizce/keskince birleştiren şarkıları herkesten farklı ve etkileyici oluyor.
Hissettirmenin en yalın hali
Rüya (ya da masal) sesli Jehan Barbur, bu sefer de türkülerle ele geçiriyor bizi. Ne söylerse söylesin, hep kendince söyleyen ve her nasıl başarıyorsa, işin duygu kısmını da -ne eksik ne fazla- mükemmelen şarkıların her anından geçiren sanatçı, bu sefer bambaşka bir albüm yapmış. Söylemek için türküleri seçmiş ve her biri alanında başa oynayan müzisyenlerin katkısıyla, bu türkülere ‘bambaşka’ bir kılık çizmiş. Yeni kılığın ana çizgisi caz ama vura/kıra, döve/sopalaya bir caz değil. Tam da türkülerin ihtiyaç duyabileceği kendiliğinden, sessiz ve sakin bir caz.
‘Manastırın Ortasında’ ve ‘Hış Hışı Hançer’ gibi bu kılığa sokabilmenin imkânsız olduğu, yapabildim sanırken ellerin arasından kaçtığı türküler başta olmak üzere, bu albümün tamamı bir derya. ‘Ürkerek Söylerim’ demiş Barbur; belki de karar verirken, türküleri seçerken ürktü ya da hafiften korktu. Ama netice, yol açıcı bir albüm olmuş.
(5 üzerinden 4 yıldız)
Paylaş