Paylaş
Sözüyle, müziğiyle, havası, atmosferiyle şarkılarını tamamıyla kendi doğru (ya da iyi) bildiğince kuran Sıla, işin yaratıcılık tarafında da gayet iyi ve üretken olmasına rağmen, “Madem yazabiliyorum, her zaman kendi şarkılarımı söyleyeceğim” diye ayak dirememiş ve kendisine uyan her müzisyen ya da şarkı yazarıyla dirsek temasına girişmekten kaçınmamış bir sanatçıdır.
Yeni şarkılardan ‘Karanfil’in sözlerinde Umut Yaşar Sarıkaya’yla birlikte onun da imzası var (beste ise Umut Yaşar Sarıkaya ile Efe Bahadır’a ait). Sıla’dan dinlemeye hep alıştığımız şarkılardan biri bu. “Heder etti keyfe keder, beni kafesledi kuş oldum” gibi dizelerle örülü bu şarkı, televizyon dizilerindeki sıradan repliklerden bezmiş dinleyiciyi yüreğinden yakalayabilir (şiirin hasıyla büyümüş 60 ve 70’li kuşağa ise yavan gelebilir ama bu ayrı bir konudur).
‘Haytalar Dükkânı’ndaysa söz Sıla’nın. Besteyiyse Efe Bahadır’la birlikte yapmış. Çoktandır görülmemiş, haberleşilmemiş eski bir dostun gıyabında söylenen bu şarkı; hem söz, hem beste hem de düzenlemenin güçlendirdiği hüzün havasıyla çok etkileyici, hatta sarsıcı.
Sezen Aksu farkı
EP’nin üçüncü şarkısı ‘Zeybek’ Sezen Aksu’ya ait. Ancak onun yazabileceği ya da onun kalbinden süzülüp çıktığında çok etkili olabilecek, esprisi yerini bulabilecek bu şarkı, ‘Meşk’e mükemmelen dahil olmuş. Sıla ve Aksu’nun işbirliği bir süre önce başlamıştı. Devam ediyor oluşu iyi ve yerinde bir karar. Sıla’nın, Doğulu kardeşlerden Kenan ile yaptığı ‘...dan Sonra’ ve Ozan ile yaptığı ‘Alain Delon’ hariç, sonrasında yaptığı her şarkının -bazen gizli, bazen de açık- kahramanıdır Sezen Aksu. Bir taklit, boş bir öykünme değildir bu. Tam aksine; 70’lerin ortasından itibaren hayatımızın tam ortasına yerleşmiş ve o günden bu güne kadar bizi etkilemiş, her yaptığıyla bizi dönüştürmeye çalışmış bir ozanın macerasını, yeni zamanlarda da sürdürmek ve elden gelirse daha ileriye taşımak niyetiyle yapılmış bir şeydir bu. Başardı mı? Kısmen evet. Kısmen hayır ama bunun için çalışmaktan vazgeçmiş değil. Yeni üç şarkı da bu uğurda atılmış sağlam bir adım. Sıla’nın inanç ve direnci bunu eninde sonunda başaracağına işaret ediyor. Azmin, üstelik akılla desteklenmişinin elinden hiçbir şey kurtulamamıştır.
Yola devam
İlk albümünü (‘Yesterday’) 2010 yılında çıkarmıştı Gökcan Sanlıman. İngilizce albümde; Şebnem Ferah, Göksel, Teoman gibi popüler ve güçlü konuklarına rağmen, bir ilk albümün taşıyabileceği bütün eksiklikleri ve yanlışları barındırdığı için fazla ses getirmemişti. Ama hiç işe yaramadı da değil. Genç müzisyen adını duyurdu ve pop-rock kategorisinde geleceği olabilecek bir isim olarak kabul gördü.
İki yıl sonra (bu sefer Türkçe) ikinci albüm (‘Yaşım Tutmuyor Mutluluğa’) geldi. Biraz daha rahat (ya da serbest) bir formdaydı bu albüm. Genç şarkıcının vokali de daha durmuş/oturmuş ve ilk albümdeki heyecan fazlalığının yol açtığı falsoları asgariye indirmişti.
Sonrasında hiç durmadı ya da ara vermedi. Albümler ve single’lar devam etti. ‘Aramızda’ bu maceranın yeni bir halkası. Sözü ve müziği genç şarkıcıya ait. Cazip ve gençlerin ağızlarına yapışıp kalacak bir girişle/tekrarla açılıyor. Esprili ve keyifli ilerliyor. Mirkelamvari sloganlar da (“Her gece film olsun” gibi) mevcut. Sonrası nasıl gelir bilinmez ama bu şarkı fazlasıyla pop; Sanlıman seçimini bu yönde yapmış gibi, rock artık kenarlarda duruyor. Her durumda gençliğin sesini soluğunu açık saçıklığa vardırmadan bünyesine dahil edebilmiş bir şarkı.
Paylaş