Paylaş
Melbreeze yurtdışında yaşıyor, ABD’de. Türkiye’deyken herhangi bir şarkı ya da albüm kaydı yapmamıştı. Müziğe tutkusunu birkaç konserle açığa vurmuş, sonra da Los Angeles’a yerleşmiş ve bu işi orada, hem de ilk günlerinden itibaren çok sıkı tutmuştu.
ABD’de hemen hemen her günü stüdyolarda geçiyor sanatçının; o ve etrafında toplanmış yetkin müzisyen kadrosu, bitmek bilmez deneme seanslarıyla sanatçı için neyin doğru (ya da yanlış) olduğunu arıyor ve buluyor. Bu çalışmalar sonucunda çok sayıda albüm yayımlandı ve bunların bir kısmı (hem fiziken hem de dijital olarak) bizde de piyasaya sunuldu.
Melbreeze’in geçen ay içinde çıkan üç yeni şarkısının üçü de latin cazının geçmişinden üç popüler parça. Jimmy Haslip ve Scott Kinsey’in prodüktörlüğünü yaptığı bu üç şarkı Temmuz ayı içinde çıkarılacak albümün yapıtaşları. Haziran sonuna kadar sekiz şarkı çıkacak; ‘Animazonia’ olarak adlandırılmış ve toplam 13 şarkılık albümse temmuzun ilk haftası dinleyiciye sunulacak şekilde planlanmış. Tek tek şarkılar yalnızca dijital platformlarda yer alıyor. Albümün fiziki baskısı da olacak.
O eski günler
‘So Nice’, Astrud Gilberto’nun sesinden popüler hale gelmiş bir şarkı. İlk çıkışından yıllar sonra Jack Nicholson’ın o çok tatlı ve komik filmi ‘Something’s Gotta Give’de de kullanılmış bu melodik ve naif şarkıya, Melbreeze ve müzisyen kadronun kattıkları gayet yerinde. Melodi fazladan tekrarlarla daha da açığa çıkarılmış, işin naifliği de vokal biçimiyle cilalanmış.
Cazın bir başka dev ismi Sergio Mendes’in sesinden ünlenmiş ‘Like a Lover’da da durumun aynı olduğunu söylemek mümkün. Haslip ve Kinsey, kaç yıldır birlikte çalıştıkları Melbreeze’in hem gücünü hem de sınırlarını iyi biliyorlar. Yapıya kattıkları ya da ekledikleri her nota, hem vokali desteklemiş hem de şarkının görkemli geçmişini kollamış.
Latin cazının bir başka klasiği ‘One Note Samba’yı ise, başta Antonio Carlos Jobim olmak üzere, çok sayıda isim seslendirdi. Melbreeze’nin yorumu kendine özgü ve diğer iki şarkıyla örtüşür biçimde. Belli ki çıkacak albümün sound’u sıkı bir şekilde planlanmış/biçimlenmiş. Sonra gelecek şarkılar da bu ayarda olacak gibi gözüküyor.
Bu üç şarkıya ve sonra geleceklere, plak firması Blue Canoe Records’un sitesinden ulaşılabilir. Bir-iki dakikayı aşmayan bir süre içinde şarkıyı (1.29 dolar) satın alıyor, kapağıyla birlikte indiriyor ve dinlemeye başlıyorsunuz. Dijital çağ böyle bir şey; hızlı ve kolay.
Ruh sağlığı için
Ceren Türkmenoğlu (viyolonsel) ve rock alanımızın iyi isimlerinden Hakan Kurşun’un (gitar) grubu Biometrics’in ilk şarkısı ‘Intercontinental Express’ hem ses hem de (neredeyse masrafsız
çıkarılmış video) görüntüsüyle
huzur veriyor. Şarkıda sükûnet elle tutulur biçim ve açıklıkta. Aynı durum yeni çıkardıkları şarkıları ‘Island and Dreams’de de mevcut. Kurşun, “Daha çok yurt dışı için müzik yapacak bu grup” diyor ama içi ya da dışı fark etmez; huzur, dünyanın dört bir tarafında zor görülür/bulunur oldu. Görülmüş ve bulunmuşken de içine dahil olmak şart.
Paylaş